Gönderi

216 syf.
10/10 puan verdi
“Slovenya nerededir?”
Slovenya ne alaka kardeşim? Bize ne? diyebilirsiniz. Aslında intihar edene kadar Veronika’nın da umrunda değildi. Kitap Veronika’nın kiraladığı bir manastır odasında dört kutu ilaç içip intihar etmesiyle başlıyor. Ne zaman öleceğini bilemediğinden yanındaki bir dergiyi okumaya başlıyor ve bu soruyu görüyor. Bu soru kitaptaki bütün hengâmenin başladığı soru. Çünkü bu Veronika’nın ülkesi! Bu sorudan itibaren varoluştan aşka her konuda sorgular başlıyor. Bu kitabı alırken ‘herhalde intihar etmeden öncesini okuyacağım veya Veronika ölüp ayrı bir dünyaya geçecek veya intihar edecek ve pişman olacak’ dedim. Bu tahminlerden sadece sonuncusu asıl konuya yaklaştı. Evet, Veronika o sırada ölmüyor, ülkenin en ünlü akıl hastanelerinden biri olan Villete’e yatırılıyor. Bunun da üstüne bu ölüm girişiminden dolayı kalbinin büyük hasar aldığını ve 5-6 gün içinde duracağını öğreniyor. Kitabın büyük kısmı da bu hastanede ‘yaşamalı mı, yoksa ölmeli mi?’ sorgusu arasında geçiyor. “insan okuyacak abim bunu!” dedirtecek türden bir kitaptı. Dikkat! Eğer akıl sağlığınız yerindeyse bu kitabı okumayınız! Eğer tedavi görüyor ve iyileşmeye çalışıyorsanız yine bu kitabı okumayınız! Kitap size bir sağdan bir soldan vuruyor, siz de birini atlatamadan diğer taraftan yediğiniz yumruğu atlatmaya çalışıyorsunuz. Kitabın ilk sayfasını okurken dersteydim ve kitabı bırakmak istedim. Daha ilk sayfadan yere serildim çünkü. Kitap kısa aslında rahat rahat iki günde biter diyorsanız yanılıyorsunuz! Çünkü ilk gün zar zor seksen sayfa okuduktan sonra kitabı iki hafta açamadım, sonrasındaki bir haftada da kitabı çok zor bir şekilde ağlama krizleriyle bitirdim. Sonrası büyük bir reading slump… İlk iki bölüm tamamen insanı yere serecek, en hayat dolu insanı bile intihar ettirecek kadar depresifti fakat ilk iki bölümden sonra size yaşam aşkından bahsetmiş. Elbette ki bu depresif kısım klasik ‘ölmek istiyorum’lar gibi değildi. Kitap hep o ölüm ve yaşam arasındaki acıdan bahsetmiş. Mesela daha ilk sayfada Veronika intihar ederken ilaçları kendisini yaşama bağlayacak, onu ölümden kurtaracak bir şey olması veya aklına gelmesi için ilaçları teker teker yutuyor veya hastanede gözünü açmaya çalışırken eski yaşamına dönebileceği, çoluk çocuk sahibi olabileceği üzerine hayaller kuruyor ve hemen umutlar üretmeye başlıyor. Ve yine bir tane başka örnek; Veronika hastanede her yaşama isteği uyandıracak bir şeyle karşılaştığında bundan suçluluk duyuyor ve zaten öleceği için bu isteği kabullenmek istemiyor. Özellikle ilk kısım çok ağır geldi bana… Psikiyatristim bana “en çok ölmek isteyenler aslında delicesine yaşamak isteyenlerdir. Onları hayata bağlayacak iplere uzanabilirler ama bazısı yakalayamazlar. Birileri veya bir şeyler onlara yardım etsin diye beklerler” demişti, bunu hatırladım. Yazar yukarıda bahsettiğim gibi her konuyu sorgulama, bir anlam arama üzerinde okuyucunun ve Veronika’nın düşündüklerinin tam zıttını da vermiş. Mesela bir Ateistsiniz ve tanrının varlığına inanmıyorsunuz. Kitap size ‘sen inanmıyorsun ama ya varsa?’ diyor. Okurken filozofa dönüşüyorsunuz yani… Ayrıca eskiden kullanılan tedavi yöntemlerini de kitaptan okuyabiliyorsunuz. Yazar hastanenin başhekiminin kızından bu olayı nasıl duyduğunu da yazmış, ayrıca kendini de kitaba bir karakter olarak eklemiş. MÜKEMMLEDİ! Kitabı istemsizce Nazan Arısoy’un yazdığı ‘Sonsuzluğun Hüzünlü Kraliçesi: Virginia Woolf’ kitabıyla karşılaştırdım ve iki kitaba da ayrı ayrı hayran kalmama rağmen bu kitabın ayrı bir mükemmellikte olduğunu gördüm. Ne desem az, yaz yaz bitmez!
Veronika Ölmek İstiyor
Veronika Ölmek İstiyorPaulo Coelho · Can Yayınları · 202077.9k okunma
·
51 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.