Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

376 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
İnanç ve toplumsal yaşam... Bazı durumlar için derler ya, hem bir mucize hem de bir lanet. İnsan yaşamındaki bu iki gerekliligin oynadığı rol için de geçerli bu durum bence. Kitabımız tam da bunu anlatıyor işte. Hector, tanrılarla konuştuğunu iddia ediyor. Tanrılar, kendisi aracılığıyla kurallarını iletiyorlar kendisinin bir araya getirdiği Arkadya topluluğu sakinlerine söylediğine göre. Hatta bu sözlerin bir araya getirildiği bir kutsal kitapları bile var. Hector’un ağzından çıkan sözler tanrıların emirleri. Topluluk bu sözlere uymak zorunda. Topluluk dışındaki herkes günahkar kabul ediliyor. Hector’un kehanetlerine göre, kendisi kutsanmış geliniyle evlenecek ve bu evlilikten bir süre sonra meydana gelecek bir sel felaketi tüm günahkarları cehenneme, kendisiyle birlikte olanları da ‘Cennet Bahçeleri’ne’ götürecek. Aslında gerçek hayatta da bu olayın benzerleri daha önce yaşanmış, şu anda yaşanıyor ve maalesef gelecekte de yaşanacak. Burada biraz Alamut kitabını hatırlattı bana cennet vaadiyle. Fakat sorun şu ki, Hector ve konsey üyeleri ile topluluğun kalan üyeleri iki farklı yaşam sürüyor. Hector ve konsey üyelerinin yaşamında yasaklar yok. Her türlü lüks, onlara serbest. Ama geri kalanlar eğitimi bile tam alamıyorlar. Sanat, elektrik, teknolojik aletler, su tesisatı bile yasak. Üstelik diğer topluluk sakinleriyle konsey üyeleri dip dibe ve tüm bunları kullanarak yaşıyorlar. Zaten en kötüsü de topluluk üyelerinin bu durumu hiç sorgulamaması. Hector, bir gün yanında yedi yaşlarında sarışın çok güzel bir kız çocuğuyla çıkıp geliyor, dış dünyaya yaptığı ziyaretlerden birinden. Bu kızın üzerinde tanrıların kendi kutsanmış gelininin taşıyacağını söyledikleri izi taşıdığını, kız onsekiz yaşını doldurduğunda onunla evleneceğini söylüyor topluluğa. Kızın adı da çok ilginç bir şekilde ‘Eden’ yani ‘cennet’. Topluluk üyelerinden Raynes ailesinin oğlu Calder ile Eden işte böyle karşılaşıyor. Dört kişilik Raynes ailesinin büyük çocuğu Maya, bedensel ve zihinsel engelli. Ailesi ve Calder her zaman Maya’nın üstüne titriyorlar doğal olarak. Abisi Calder’le da her zaman çok iyi anlaşıyor Maya. Calder topluluğun su taşıyıcısı küçüklüğünden beri. Çocukluk döneminde nadiren bir araya gelen Calder ve Eden, karşılıklı bir ilgi duyuyorlar birbirlerine. Yıllar geçtikçe cüssesi ve yakışıklılığıyla göze çarpan Calder ve güzelliği büyüdükçe daha da belirginleşen 16 yaşındaki Eden, uzaktan uzağa birbirini düşünüyor ve çekiliyorlar birbirlerine nedenini bilmeseler de. Gizli gizli buluşmaya başlıyorlar. Eden’in Hector’un kutsanmış gelini ve topluluğu cennet bahçelerine götürmek için seçilmiş kişi olması, suçluluk hissetmelerini neden oluyor. Ama, birbirlerini tanıdıkça daha da yoğunlaşan duygularını ve aralarındaki çekimi göz ardı edemiyorlar. İkisi de topluluk yaşamını, Hector’u ve kurallarını sorgulamaya, bunlardaki çelişkileri fark etmeye başlıyorlar aynı zamanda. Bu arada bu tip tarikatlardaki tarikat liderinin birden fazla eşi olması geleneği burada da bozulmuyor ne yazık ki. Hector’un zaten Miriam ve Hailey adında iki karısı ve çocukları var. İkisi de Eden’e göre yaşlılar tabii ki. Bir de Calder’ın yakın arkadaşı Xander var. Xander, topluluğun dış dünyayla bağlantılı işlerini yapıyor ve toplulukla ilgili aynı kuşkuları O da taşıyor. Ne kadar saklamaya çalışsalar da aynı ortamda bir araya geldiklerinde aralarındaki gerilimi, birbirlerine olan bakışlarını görmemek imkansız. Hector da zeki ve paranoyak bir adam. Bunları O da fark ediyor ve Eden’i daha çok kısıtlamaya, Calder’a bulduğu her fırsatta eziyet etmeye başlıyor. Ve bundan sonra Eden, Calder ve Xander’ın oradan kurtulmak için verdiğim mücadeleyi okuyoruz. Şu kadarını söyleyebilirim ki zorlu ve dramatik bir mücadele bekliyor onları. Konulu olarak iç karartıcı gelmiştir filmlerde tarikat teması bana. Burada da biraz kasvetli, romantik, dramatik ve aşklarının yasak olması nedeniyle gerilimli bir öyküydü okuduğumuz. İkisinin de güçlü duruşlarını ve masumiyetlerini sevdim. Calder’ın anne babası dahil diğer topluluk üyeleri, konsey üyeleri, Hector ve diğer eşleri ise ümitsiz vakaydı. Xander, Maya ve Willa Ana sevdiğim diğer karakterlerdi. Konu güzel işlenmişti. Dili de çok akıcıydı yazarın. Kitabı okurken insanların geçmişten ders almadıklarını, sanki doğan her yeni insanın geçmişte ya da bugünde ne kadar çok örneği olursa olsun bazı şeyleri kendisi yaşamadan öğrenemediklerini düşündüm. İlkel yaşam koşulları, ikinci sınıf insan muamelesi, etten kemikten herkes gibi birini ulvileştirmek, fanatizm maalesef her devirde belli bir kesimin yaşadığı bir kısırdöngüyü sanki. Bu duyguyla okuduğum bölümlerde kızdım o insanlara. Aslında klasik bir aşk öyküsünü güzel bir şekilde işlemişti yazar kısacası. Bu nedenle de, dilini, konusu ve karakterlerini beğenerek okuduğum bu kitabı, bu temada kitapları okumayı seven, 18 yaşın üstündeki tüm okurlara tavsiye ediyor, keyifli okumalar diliyorum herkese. Kitaplarla kalın. (alıntı) “Küçücük bir bilginin ne zaman işine yarayacağını bilemezsin ya da belki … belki de hayatını bile değiştirebileceğini. Benim fikrime göre mümkün olduğu kadar fazla şeyi öğrenmelisin. Eğer bilgi sahibi olmak istiyorsan kimsenin seni bundan alıkoymasına izin vermemelisin.”
Calder'in Umudu
Calder'in UmuduMia Sheridan · Yabancı · 202179 okunma
·
50 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.