Gönderi

184 syf.
9/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 18 days
Kaygı atom bombası gibidir...
Varoluşçu yazarların önde gelen isimlerinden biri olan Soren Kierkegaard, Kaygı Kavramı kitabıyla; insanlığın ilk varolduğu andan itibaren, kaygı sorunu/konusunu felsefi ve psikolojik düşünceler ışığında ortaya koymuştur. Kaygı, ilk insan olan Adem ve Havva 'nin cennetten kovulması ile başlamış, "Mevrus Günah"ile nesilden nesile aktarılmıştır. İnsanda iki türlü ( özsel ve nesnel) kaygının olduğu açıklanmış, kaygıyı; nasıl, neden ve niçin taşıması veya kullanılması gerektiği anlatılmıştır. Kaygı: - psikolojik durumlar sadece tek bir kişiye özgüdür. Kendi benliğine dönerek kendini tanımaya çalışan kişiye, hiç bir şey bu bilgiyi veremez. - Kaygı derinleştikce toplum da derinleşir. Kaygı bireysel yaşamda an'in kendisidir. - Kaygı günahtan önce gelen psikolojik durumdur. - Kaygı, özgürlük ile suç arasındaki ilişkidir. Kaygı insanda iki türlü demiştik. Öznel ve nesnel kaygı: Adem'den başlayarak kişide oluşan kaygı öznel kaygıdir. Kişi dışındaki oluşan kaygı da nesnel kaygıdir. Ne yitip gitmeyi, ne de kaygıya boyun eğmeden yaşamalıyız. Kaygılı olmayı öğrenen kişi, nihai noktayı da öğrenmiş demektir. İnsan, hayvan ya da melek türünden olsaydı kaygı içinde olmazdı. Çünkü insan sentez bir varlıktır. Kaygısı yükseldikçe kendisi de yükselir. Yasak ve ceza kaygıda kurulmuştur. İlk baştan çıkarılan kadındır. Kadın da erkeği baştan çıkarmıştır. Kaygı kadında daha fazla yer edinmiştir. Bu asla bir zayıflık değildir. Bunun nedeni kadının erkeğe göre daha fazla şehvet içermesidir. Kaygı özgürlüğün kendini kaybettiği kadınsı bir zayıflıktir. Masumiyet bir cehalettir. Kişinin ulaşmak isteği bir hedef değildir. Suçla her an bozulabilir. Ayrıca masumiyet insanın taşıyamayacağı bir yük de değildir. Masumiyet bir kaygı olarak hiçliğe gider. Düş gören tinin nitelik kazanmasıdır. Ve böylece psikolojideki yerini de edinmiş olur. Kaygı dediğimiz gibi insana yüklenmiş bir şeydir. Hayvanda bulunmaz çünkü tin yoktur. Tin sadece insanda vardır. İnsan kaygı içinde özlemini dile getirir. Utanç kaygıyı barındırır. Kişi utancı yüzünden ölebilir. Kaygı utanç yoluyla kendini uyandırıp hissettirir. Kaygı, İnsan doğasındaki mükemmelliğin bir ifadesidir. Çok kaygı daha çok şehveti getirir. Günah için duyulan kaygı günahı üretir. Günah doğuştan varolan bir olguysa, kişi hem suçlu hem de masumdur. Özgürlük, dünyada her istediğimizi yapmak değil, kendi içimize dönerek dahiligimizi kurmaktır. İnsanın kendi içinde dönerek kendini tanımaya çalışması bir " dâhi" liktir. İnsan kendini ne kadar çok tanirsa o kadar özgür olur. Tehlike altında sıradan insanlar çok korkar. Tehlike geçince korkuları da geçer. Ama dâhi olanlar tehlike anında daha güçlü davranır, tehlike geçtikten sonra da kaygısı devam eder. Suç kaygının nesnesidir ve aralarındaki ilişki muğlaktir. Suç söylediğinde kaygı ortadan kalkar ve tövbekarlik devreye girer. Bizler sonsuzluğu bilmek ve kavramak yerine, an'i, yani bu anı yeglemeye çalışarak hata yapıyoruz. Bu bizde korku yaratıyor. Ölümden korkuyoruz. Ebedilik suyunu bir defa içtiğimizde tadının enfes olduğunu göreceğiz. Sonlu şeyler için kaygı duyularak ebedilik treni kaçırılmaktadir. Zihinsel açıdan baktığımızda, özgürlüğün temeli doğruluktur. Doğruluk insanı özgür kılar. Yaşamını rasyonellik seviyesine çıkararak, hayatın daha fazla anlamı ortaya çıkar. Haz duygusu coklasir. Kitabın ana hedefi; insanın yaşamında kaygıyı tanıyarak efektif şekilde ve amaca uygun olarak yaşamak ve kullanabilmektir. Kitap felsefi bir eser olduğu için dili ağırdır. Ağır şekilde okunması, yeri geldiğinde cümle cümle okunmasinda fayda vardır. Beynimizin zorlanması için güzel bir eserdir. Kaygı hayatımızın vazgeçilmez bir unsurudur. Bunu tanımak ve daha ayrıntılı bilgi/düşünce tarzlarını merak eden okurlara öğrenmeleri için, tavsiye etmek istiyorum. Sağlıkla kalın...
Kaygı Kavramı
Kaygı KavramıSoren Kierkegaard · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2018636 okunma
··
98 views
Faruk okurunun profil resmi
Bu incelemede kendimi buldum...
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.