Gönderi

İnsan miraç merdiveninde yükselmeye başladığı andan itibaren, miracının merdivenine göre onun için ilahi bir tecelli gerçekleşir. Çün­kü Allah ehlinden her şahsın kendisine özgü bir merdiveni vardır ki, başkası onda yükselemez. Bir kimse başkasının merdiveninde yükselebilmiş olsaydı, peygamberlik çalışmayla elde edilebilir hale gelirdi. Çünkü her merdiven, özü gereği, kendisine yükselenlere özgü bir mertebeyi verir. Alimler de peygamberlerin merdiveninde yükseldiğine göre, o merdivende yükselmekle peygamberliğe de ulaşabilmeleri gerekirdi. Hâlbuki iş böyle değildir ve bir işin tekrarlanmasıyla ilahi genişlik kaybolur. Bize göre ise, ilahi katta tekrarın olmadığı sabittir. Şu var ki tüm manaların -peygamberler, veliler, resuller ve müminlerin- basamakları eşittir; hiçbir merdiven diğerinden bir basamak bile fazla değildir. İlk basamak, İslam’dır. İslam, boyun eğmek demektir. Son basamak ise, yükselişte fenâ (beşeri özelliklerin silinmesi), çıkışta ise bekâ’dır (Hakka ait özelliklerle bezenmek). Bunların arasında ise, diğer basamaklar vardır. Bunlar iman, ihsan, bilgi, takdis, tenzih, zenginlik, yoksunluk, horluk, izzet, değişme, değişmede temkin -çıkarken- fenâ, - mertebeye girmek söz konusuysa- bekâ’dır. Son dereceye varıncaya kadar, herhangi bir dereceden çıkarken, tecelli ilimleri kişinin zâhirinde arttığı ölçüde bâtınından eksilir. Mertebeden çıkanlardan isen ve son basamağa ulaşırsan, Hak senin değerine göre zâhirine bizzat zuhur eder ve yaratıkları içinde Hakkın mazharı olursun. Bâtınında ise, O’ndan asla bir şey kalmaz ve bâtının tecellileri bir anda senden silinir. Hak seni katına girmeye davet ederse, bu davet sana bâtınında tecelli ettiği ile tecellidir. Söz konusu tecelli, zâhirinde eksildiği ölçüde, bâtınında gerçekleşir. En sonunda, son dereceye ulaşırsın. Son dereceye ulaştığında, Hak zatıyla bâtınına zuhur eder ve artık zâhirinde tecelli kalmaz. Bunun nedeni, kul ve Rabden her birinin kendisine özgü varlığının yetkinliğinde bulunmasıdır. Binaenaleyh söz konusu artış ve eksilişe rağmen, kul her zaman kul, Rab her zaman Rab’dir. İşte bu, tecelli ilimlerinin zâhirde ve bâtında artışının sebebidir. Bunun nedeni ise, bileşimdir (terkip). Bu nedenle Allah’ın yaratmış olduğu ve dışta bileşik olarak meydana getirdiği her şeyin bir zahiri, bir bâtını vardır. Yalınlara dair senin duyduğun şey, onların dışta varlıkları bulunmayan akledilir şeyler olmalarıdır. Buna göre Allah’tan başka her varlık bileşiktir. Hiçbir kuşkunun bulunmadığı doğru keşfin bize verdi­ği bilgi budur! Allah’tan başka her şeye yoksunluğun eşlik etmesini zorunlu kılan da budur. Çünkü bu hal, onlar adına zatî (özünden kaynaklanan) bir niteliktir. Anlayabildiysen, sana yöntemi açıkladık ve senin için miracı (yükselişi) ortaya koyduk. Artık yola koyul ve yüksel ki, açıkladığımız şeyi gör ve müşahede et! Sana miraçların basamaklarını gösterdiğimize göre, Hz. Peygamberin bize emretmiş olduğu nasihatte senin için bir şey bırakmadık. Çünkü ürün ve neticeleri betimleyip onlara ulaştıran yolu belirtmeseydik, seni kendisine ulaştıran yolun bilinmediği çetin bir işe teşvik etmiş olurduk. Canımı elinde tutana yemin ederim ki O ’na ulaştıran yol, hiç kuşkusuz, miraçtır.
Muhyiddin İbn Arabi
Muhyiddin İbn Arabi
Fütuhat-ı Mekkiyye 2
Fütuhat-ı Mekkiyye 2
(sayfa 29)
·
359 görüntüleme
Rubin okurunun profil resmi
Miraç Kandilin Mübarek olsun
KÜBRA
KÜBRA
cım🌹
Muhyiddin İbn Arabi
Muhyiddin İbn Arabi
Hz' den güzel bir paylaşım olmuş, yüreğine sağlık 🌹
KÜBRA okurunun profil resmi
Teşekkür ederim Ablacım. Seninde kandilin mübarek olsun. Rabbim bu mübarek Miraç Kandilinde güzel kalbinden geçen tüm dualarını kabul eylesin 💜🪻
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.