Gönderi

296 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
10 günde okudu
20. yüzyıl Amerikan Edebiyatı'nın en ünlü roman yazarlarından biri olan William Faulkner, Kutsal Kitabı kendine rehber edindiği ve 1936'da yayımladığı eseri Abşalom Abşalom'da, Kral Davud ile oğlu Abşalom'un hikâyesine atıfta bulunarak Kitabı Mukaddes'ten Güney'in efsanesine, oradan da modern dünyanın karmaşasına uzanan bir roman yaratmıştır. Eski Ahit'e göre; Hz. Davud'un üçüncü oğlu, yakışıklılığı ve saçlarının güzelliği ile ünlü Abşalom'dur. Öz kız kardeşi Tamar'a tecavüz eden üvey ağabeyi Amnon'u öldürünce, babası tarafından sürgüne gönderilen Abşalom, bir süre sonra hatırlı kişilerin araya girmesi ile affedilir. Ancak, artık eski Abşalom değildir, hırs, öfke, nefret ve intikam doludur ve tek hedefi babasının yerine tahta geçmektir. Babasına karşı düşmanlarıyla birleşerek ayaklanan Abşalom, savaşta yenilip, kaçmaya çalışırken uzun saçları bir ağaca takılır ve Davut'un ordusuna komuta eden Yoab tarafından öldürülür. Oğlunun kanlara bulanmış güzelim saçlarını, eline dolayarak ağlayan babası Davud'un son nidası ise "Abşalom! Abşalom!" olur. Hikaye ile roman arasındaki bağlantıya daha sonra değineceğim ama ondan önce kitapla ilgili bir bilgi daha vermek istiyorum. Romanın 6. bölümünde yer alan ve toplam 1.288 kelime içererek "Edebiyattaki En Uzun Cümle" olma özelliğiyle 1983 Guinness Rekorlar Kitabı'na giren Abşalom Abşalom, Ses ve Öfke kitabıyla birlikte yazara Nobel Edebiyat Ödülü'nü de kazandırmıştır. 1897'de Mississippi'de doğan Faulkner, burada, Güney geleneğinden oldukça etkilendiği bir çocukluk geçirmiş ve daha sonra hayatının büyük bir bölümünü geçirdiği Oxford'daki Lafayette kasabasına taşınmıştır. Faulkner, doğduğu ve yaşadığı bu şehirlerden kendi Güney imgesini yaratarak hayali bir bölge kurmuş, kendi eliyle haritasını çizmiş ve bir çok eserinde de bu haritadaki yerleri kullanmıştır. Eserlerinde bahsettiği "Jefferson" Oxford'u, "Yoknapatawpha kasabası" ise Lafayette'i temsil etmektedir. Abşalom Abşalom'a konu olan olaylar da Yoknapatawpha bölgesindeki Jefferson kasabasında geçmektedir. Fakir ve dağlı bir ailede doğan, güçlü ve zengin biri olup soyunu devam ettirecek bir aile kurmak için herşeyi göze alan Thomas Sutpen'in, gizemli bir şekilde Jefferson kasabasına gelmesi ve burada bir çiftlik kurmasıyla birlikte yükselişi ve düşüşü anlatılmaktadır romanda. Sutpen, hükmedilen değil hükmeden olmak için, gücünün ve soyunun devamını sağlayacak en önemli iki şeyin (toprak ve oğul) peşine düşer. Chickasaw Kızılderilileri'nden aldığı ve roman boyunca da adı "Sutpen'in Yüzkilometrekaresi" olarak geçen çiftlik ile soylu bir ailenin kızıyla yapacağı bir evlilikten olan oğul onun en büyük hedefi ve planının bir parçasıdır. İşte Eski Ahit'teki hikayenin, romanla bağlantısı da bu noktada çıkar ve yazar bu gizemi de okuyucunun, parça parça ve sık sık verdiği tekrarlarla bulmasını sağlar. Faulkner, Sutpen'in hikayesinin yanısıra dönemin devam eden kölelik düzeni, kölelerin yaşadığı toplumsal sorunlar, beyazların kölelere karşı tutumu, ırkçılık (ama sadece beyazın siyaha olan üstünlüğü değil, beyazın beyaza karşı üstünlüğü de), sınıf ayrımı, Amerikan İç Savaşı, savaş sonrası bunalımlar gibi sorunlara değinirken Güney'in aile ve toplum yapısını da gözler serer. Çok katmanlı bir yapıya sahip olan hikaye, Sutpen ile doğrudan ya da dolaylı olarak ilişkili dört karakterin bakış açısından anlatılmakta bu yüzden de sık sık tekrarlar ve geri-dönüşler kullanılmaktadır. Bilinç akışı ve çoklu anlatıcı tekniği kullanılarak geçmiş ve şimdiki zaman arasında gezen eserde, Sutpen ailesinin hikayesi, önce Miss Rosa tarafından Quentin Compson’a anlatıldığı sıra, Quentin Compson’ın bilinci yoluyla bize parça parça sunulur. Sonra Quentin aynı öykünün diğer bölümlerini babasından dinler; daha sonra da Quentin, arkadaşı Shreve’e anlatmaya çalışır; en sonunda her ikisi de Sutpen'in hikayesinin bilinmeyen parçalarını kendi hayallerinde canlandırıp okuyucu da o anda onlarla birlikte bu işe dahil ederek farklı varyasyonlar geliştirirler. Eserde, düz bir kurgu olmadığı, her bölümde birkaç anlatıcı yer aldığı ve zamanda sıçramalarla olay örgüsü anlatıldığı için başta biraz okuyucuyu zorlasa da kurgu ortaya çıktıkça ve parçalar birleştikçe okuması da daha keyifli bir hal almaya başlıyor. Farklı anlatcılar, aynı olayları üst üste anlattığı için tekrarlar üzerine kuruluymuş sanısı yaratan romanda, aslında okuyucudan doğrunun eksik anlatımlarından geçerek, doğruyu daha derin bir biçimde kavraması sağlanıyor. Ayrıca kitabın sonunda verilmiş olan harita, kronoloji ve soy ağacı da eserin okunmasında oldukça faydalı oluyor. Eseri okumak isteyipte gözü korkanlara tavsiyem sabırla devam etmeleridir. Çünkü bitirdiğinizde iyi ki okumuşum diyeceğiniz eserler arasında yer alacaktır. Kitapla kalın...
Abşalom, Abşalom!
Abşalom, Abşalom!William Faulkner · Yapı Kredi Yayınları · 2021223 okunma
·
153 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.