Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Bir deneme
"değişmeyen tek şey değişimin kendisidir" -Herakleitos 21. yy'ın ilk çeyreğine üç sene kala düşünce selini mağlup edip durumumuzu şöyle bir özetledim; Sabah kalktığımızda ne görmek isteriz ? Mutlu bir eş, Güzel bir aş ,Yoksa sevdiğimiz işe giden yolu mu ? Cevap ne olursa olsun her daim elzem olan sabah kalkmak istememizdir , çünkü umudumuz yoksa yarına dair birşeyi ne görmek nede duymak isteriz. Peki ne oldu da umudumuz tükendi ? Fakirin ekmeği umuttur ama sanki birşeyler ekmeğimizi bayatlattı. X kuşağı ve ilk rejenerasyon Z kuşağı şimdiki gençler gibi travmatik bir gelecek kaygısı yaşamadı, peki sorun nerede ? Net görünen üç sav şu şekilde ; 1- Global bir durumla karşı karşıyayız. 2- Başarısız politikaların pençesindeyiz. 3- Bu kötü koşullar bize miras bırakıldı. Argümanlarımızın çok bariz mutluluk faktörleri ile ilgili yani ; sağlık , barınma , beslenme genel olarak 'yaşam koşulları çatısı' üzerine olması gerekir, peki ne oldu? 2019 un sonunda küresel bir pandemiyle tanışmak zoruna olmamız dışında.  Pandemi ülke ekonomilerine ağır bir darbe indirdi. Kültürel mirasımızın ve ayrıca doğal güzellikleri bakımından eşsiz bir yere sahip olan ülkemiz turizmde başarılı bir döneme girmiştik aslında. UNESCO tarafindan "2019 göbeklitepe yılı" ilan edilmesi gibi birçok güzel haberi sizde duymuşsunuzdur. Turizmde tam sıçrama yaşamamız gereken yerde Covid-19 la tanıştık ve olduğumuz yerde afalladık. Bunun yanı sıra küresel iş kollarının da buradan nasibini alması söz konusu bile değildi. Karantina altına alınan insanlar ve salgın yüzünden olucak ki uzun süre boyunca sıfır araç üretilemedi , piyasada arz talep dengesi karşılanamadı ve ikinci el araçlarda anormal fiyat artışları gözlemlendi. Şuan birinci sav ile paralel ilerliyoruz ama başarısız politika ve politikacıları da es geçmemek gerekiyor. Maalesef aramızda kan emici vampirler gibi gezinen bazı yöneticiler var. Bu insanlar görünüşte vatan evladı gibi görünebilir buna sakın aldanmayın yozlaşma virüs gibi yayılıyor , örneğin geliri bir pasta olarak düşünürsek gelir piramidinin en üst basamağındaki kişiler dilimini büyütmek isterse geri kalanlara daha az pasta kalır. Her basamaktaki biraz daha fazla pasta alayım derken pasta halka ulaştığında ya ortada dilim kalmıyor yada kalan dilim yetmeyeceği için esnaf ve hizmet sektörü fiyat artışına gidiyor. dolaylı olarak enflasyon büyüyor. Tabiki fırsatçıları da unutmayalım onlar da köpekbalığı gibi kan kokusunu alır almaz harekete geçiyor. ... "İnsan ne kadar az düşünürse,o kadar çok konuşur"                     -Montesquieu Ekim ayında zincir marketlere haksız fiyat artışı ve müşteriyi madur etme gibi suçlardan toplam 2 milyar 671 milyon lira idari para cezası kesildi. Sorunlarımızı tespit edip buna göre çözüm yolu bulmalıyız. Mesela; eğer hasta şikayetinin sebebini öğrenmezse buna uygun tedaviyi de alamaz. Görmediğimiz düşmanlardan korkun görebildiklerimizden değil. Ülkede zincirleme olaylar silsilesi şeklinde gelişen bu fiyat artışı çok bariz halkın ilk önceliğinin para olması için katkıda bulunmuş oldu. Yani herkes kendi derdine düştü. Eş, dost, akraba ve aile ilişkileri ikinci plana itilmiş oldu. Zaten salgının getirdiği kapanma yüzünden bunalan halk geleneklerimizde sıklıkla yaptığımız aile ziyaretlerini yapamayınca, özünden uzaklaşıp asosyallik duvarına bir tuğla daha ekledi. Psikolojik boyutta ; mesaiye kalmak zorunda olan sağlık çalışanlarından tutun işinden atılan insanlara hatta okuldaki arkadaşlarından uzak düşen çocuklara kadar herkes olağan bir şekilde etkilendi. Okula yeni başlayan çocuklar örneğindeki gibi kişisel gelişimine henüz başlamayanlar ve yarıda bırakanlar belkide hayatları boyunca sosyal beceri eksikliği yaşayabilir. Pandemi öncesine göre aile ilişkilerinin ne ölçüde değiştiği sorulduğunda %63,5'i değişmediğini, %25,7'si iyileştiğini ve %10,8'i kötüleştiğini ifade etmiştir ( Uluslararası Toplum ve Kültür Çalışmaları Dergisi )v Bu durumu iyileştirmek isteyen bazı siyasiler seçim kampanyalarına aile piskoloğu diye bir hizmet bile ekledi. Süreci biraz daha anlamamız için yola bir tanımla devam edicem. OKB( Obsesif-kompulsif Bozukluk ) Sahibi bireyler bulundukları ortamda tehlike oluşturabilecek bir durum olmasa da abartılmış bir tehdit algısına sahip olma eğiliminde olabilirler. Örneğin dışarıdan eve gelen biri acaba virüs bulaşmış mıdır diye tedirginleşebilir. Peki OKB'li biri mi böyle düşünür yoksa böyle düşünen biri OKB'li midir ?                                                 ... "Teknoloji hem yararlı bir hizmetçi hem de tehlikeli bir ustadır" -Christian Louise Lange Hayatımızı idame ettirmemiz için gereken şeyler yavaş bir şekilde değişiyor. 14.yy 'da Veba ( Yersinia Pestis bakterisinin neden olduğu enfeksiyonel bir hastalık ) yüzünde Avrupa nüfusunun üç'te biri yaşamını yitirdi. 20.yy'da ise İspanyol Gribi Olarak Bilinen ( H1N1 virüsü ) 18 ay içinde 50 milyon insanın ölümüne sebep olarak insanlık tarihinin en büyük salgınlardan biri olmuştur.  'Garip gagalı veba doktoru' Günümüzde ise Corona Virüs ( covid -19 ) hayatımızın ayrılmaz bir parçası oldu salgının şuan dünyada 250 milyon kişiye bulaştığı biliniyor ve artması da bekleniyor. İnsanlık önüne gelen her engeli yok etmesini başarmıştır, muhakkak birgün korona virüs'te yok olacaktır. Şuan aktif olarak kullanılan aşı türleri arasına bir yenisi de eklenerek insanlığın eli güçlendirmiş gibi görünüyor. ABD’de bir aşının uygulanmaya başlanması için önce Gıda ve İlaç Dairesi’nden (FDA) onay alınması gerekiyor. Bu onay için de aşıların binlerce kişi üzerinde denenmesi şart koyuluyor. Normalde bu sürecin sonunda bir aşıya onay verilmesi 10 yılı alabiliyor. Ancak hükümet, kamu sağlığını ciddi şekilde tehdit eden ve ABD’de 250 binden fazla kişinin ölümüne neden olan Corona virüs aşılarının hızla kullanılabilmesi için birçok yöntem kullanarak onay aşamasını hızlandırmaya çalışıyor. Peki bu hızlandırma sürecinde eksik ... "Hayatta olmanın tüm amacı, olmanız amaçlanan eksiksiz kişiye dönüşmektir." -Oprah Winfrey Yaşamlarımız değişiyor, değişen koşullara adapte olup bu düzene ayak uydurmak zorundayız çünkü aksi durumda çağın gerekliliklerini karşılayamayız ve yapay seçilim bizi yokluğa mahkum eder. İnsan artık gelişimini farklı bir boyuta taşımak üzere. Yapay zeka ve nöral teknolojilerin de yardımıyla hayallerimizin ötesinde bir güce ulaşmanın eşiğindeyiz. Bu artık eve girdiğimizde düşünce ile ışıkları açıp kombinin ayarını yükseltmek ile de kalmayacak, artık konuşmak için ağzımızı açmaya ihtiyaç duymayacağımız zamanlar ufukta gibi. Homo sapiens yeni bir tür olma yolculuğunda. Bu yolda onu bekleyen birçok soru var. Gücünü ne için kullanacak? İstanbul'dan Afrika'da ulaşım olmayan bir yerde yaşayan bir kalp hastasına damar yolu açmak için kullanılacak olan nanobotları mı gönderecek. Yoksa insansız kullanılabilen savaş robotlarımı üretecek? Bu sorulara etik cevaplar vermemiz gerekiyor. Bir robota öldürmesini kodlayabilirsiniz , teröristleri öldürmesini istediğiniz robota teröristin kim olduğunu da açıklamanız gerekicek ve akıllara terörist kimdir sorusu gelicek. Yıllardır mücadele verdiğimiz Terör örgütünü terör listesine almayan bir ülke robotun algoritmasına o grubu da ekleyecek mi, Peki eğlenmek için ne yapacağız? Herkesin kendine ait bir MetaEvreni'ni olabilir. Yada bazı gruplar çok büyük bir sanal platform örgütleyebilir. Burada çalışıp para kazanabilirsiniz , ki günümüzde CsGo benzeri oyunlarda bu tür sistemler mevcut , Tek fark orada yaşayacağınız deneyimlerin farklılığı olucak. ... Kurtuluş " Herkes kaçabilir ama savaşamaz " Bu bölüme kadar kısa bir şekilde bulunduğumuz tarihi konumu değerlendirdik. Tam bir kırılma noktasında olduğumuz aşikar, büyük bir sıçrama yaşamak ve kaosun içinde kaynamak arasında savruluyoruz. Halen milliyetçi bir ruhla düşündüğümüz için sorunlara da milli görüşle paralel çözümler arıyoruz bu kısmen doğru çünkü dünden bugüne elimizdeki herşey buna bağlıydı. 21. Yüzyılın düşünme biçimini henüz öğrenemedik , alınan siyasi kararların politik yönü tartışılabilir , teknolojik veya iklimle ilgili olan kısımları henüz yeni yeni gündeme giriyor. Temel eğitime araştırma ve bilinçlenme yetilerini kazandıracak eğitimler eklememiz, önce fertleri ve bireylere farkındalık kazandırmamız lazım. Karar mercileri görevini yaparken dünyayı okumasını bilmeli aksi takdirde karar verme görevi algoritmaların eline geçebilir. Pi ... -Dönüşüm Denemesi
·
171 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.