Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

200 syf.
·
Puan vermedi
Kitabın giriş bölümü içeriği anlamam açısından korkutsa da yazar Hawking'in kalemi, ele aldığı yerler oldukça açıklayıcı ve netti. Bu açıdan yazarın anlatımını gayet yerinde ve anlaşılır buldum. Bir bilim adamı kitabı olmasına rağmen daha çok felsefe ve kişisel gelişim kitabı gibi hissettirmedi değil. Özellikle hangi konuyu çok vurguluyor diye soran olsa şüphesiz tek cevabım; 'merak' etmenin elden bırakılmaması. İnsana, dünyaya ve evrene daima meraklı gözlerle bakılmasını tavsiye ediyor yazar. Tabi buralara kadar bir sıkıntı yok. Benim açımdan ele alınması gerekecek mevzular birinci soru 'Tanrı Var Mı?' ve ikinci soru 'Her Şey Nasıl Başladı?'. Bu sorulara verilen cevaplardaki bazı noktaların neden bana anlamsız geldiğini anlatmaya çalışacağım. İlki din-bilim çatışması üzerindeki birbirini yok sayıcı görüş; "geçmişte insanlar bilmedikleri için gök gürültüsünü Tanrı'nın işareti olarak gördüler, bu görüş yüzünden de gök gürültüsünün nasıl oluştuğunu bulamadılar. Bulamadıkları içinde bilimsel ilerleme oluşmadı. Eğer Tanrı'nın işareti olarak görülmeseydi bilimsel ilerleme çok daha kısa sürede olurdu yada daha absürdü; şimdi gök gürültüsünün nasıl oluştuğunu bulduğumuza göre Tanrı'ya atfetmeye gerek yok çünkü artık biliyoruz." Maalesef batılı ateistlerde en çok gördüğümüz bu bakış açısı tüm dinlere hatta tüm insanlara yorulmaktadır. Oysa tarih batıda aktığı gibi her yerde aynı akmamıştır. Örnek olarak müslüman ortaçağında gök gürültüsünün sebebi yine Tanrı'nın işareti olarak görülmüş ama gök gürültüsünün sebebi de araştırılmaya devam etmiştir. Bir yerde Tanrı'nın izini görmek onların gözünü kapatmamış hatta daha fazla şevke getirerek mevcudatı, Yaratıcı'yı tanıtan araç olarak görerek daha fazla araştırmaya koyulmuşlardır. Rasathanelerle belki görmekten en uzak oldukları gezegenleri bile Tanrı'nın salt varlığına atfetmek yerine devamlı sorgulanan ve ulaşılması gereken bilgi gözüyle bakılıyordu. Bu bence sadece İslam dinine özgü de değildi. Hind yarımadası, Mısır ve Yunan medeniyetlerindeki dinlerle barışık bir şekilde bilimsel faaliyetleri görmekteyiz. O yüzden bilim-din geriliminin analizini yapsak bu gerilimde olmayanların sayısı bu gerilimin içindeki kişilerden kat kat daha fazla çıkacaktır. Bu her halinde belli absürt tabloyu fazla uzatmaya gerek yok. Bir durumu Tanrı'ya atfetmek o durumun anlaşılmasının önündeki engel değildir, anlamayan kişinin kendine koyduğu yapay bir tavır şeklidir. Kendi beceriksizliğini paylaşmaya kalkışmasıdır. İnsanların bilime güvenmeme gibi bir seçeneğin üstünde bilim adamlarına güvenmeme ihtimallerinin olduğu konular da çoğunlukla bilim adamlarının bilim dışı görüşlerinin belirtildiği alanlardır. İkinci olarak Tanrı'nın yasalardan uzaklığı mevzusu; yasalar varsa Tanrı'ya gerek yoktur. Yasaların düzenliliği bir Tanrı'ya gerek olmadığını gösterir. Böyle bir bakış açısı yasaların Tanrı olmaktan öte taşımayan bir görüş olmasa gerek. Yasa yoksa Tanrı vardır anlamına gelecek "yasa var Tanrı yoktur" görüşü yasaları Tanrısallaştırmaktan öteye geçemez. Zira ihlal edilemeyen yasaların varlığı ihlal edilemeyen karşı gelinemeyen bir Tanrısal gücü akla getirmekten başka ne yapabilir? Hal böyle olunca bakış açısının yanlışlığı durumu anlatmaya gerek kalmadan bile ortaya çıkıyor. Kaldı ki yasaların işleyişinin ardındaki gücün sorgulanmadan geçilmesi çok garip. Bu gücü ve devamlılığı madde kendisi yönetebilir mi, enerji akışını sağlayabilir mi? Belki de bu sorunun benzerini akla geleceğini sezen Hawking pozitif-negatif enerji muhabbetiyle hiçliği devreye sokmaya çalışır. Hiçliğin devreye girmesiyle tüm sebepleri ortaya kaldırmaya çalışan yazar doğal olarak en büyük sebebi yani Tanrı'yı da yok saymaya çalışacaktır. Oysa masrafsız yemek dediği evren adeta Yaratıcı'nın masrafsız icadı olduğunu gösteriyor. En nihayetinde pozitif-negatif enerjinin varlığı ve devamlılığı enerjinin, Yaratıcı'nın kontrolünden ve icadından uzak olduğunu göstermez. Masrafsız hareket etmek istediğini gösterebilir. Ayrıca varılmak istenen zamansızlığın olduğu yerde sebeplerin olmayacağı sonucu zamansızlığı tecrübe edilmekten öte yaşanmamış bir sonucun varlığını kabullenmek olacağından sebep sonuç ilişkisini sadece zamanın içine atfetmek kısır bir yorum olarak kalabilir. Kaldı evrenin zamansız bir durumdan zamanlı bir duruma geçişi sebepsizliğe atfedilecek bir yargıdan öte bir tahmindir. Bu tahminin çıkmama olasılığı çıkma olasılığı kadar değerlendirmek gerekecektir. Kaldı ki İslam felsefesinde sebepler üstü bir Yaratıcı'nın varlığı, inkar nedeni olarak bile görülmemiş daha fazla tevhidi bakış açısına yakınlaştırıcı bir konu olarak ele alınmıştır. Son olarak insan zihninin kaldıraç noktasının belirlendiği yazarımızın bir sözüyle bitirelim; "Ancak sevdiğim ve beni seven insanlar olmasaydı boş bir evrende yaşıyor olurdum. Onlar olmadan tüm bu şeylere olan merakım yok olup giderdi." Sevgiyle bağlanmayı ve merakla sorgulamayı hislerimizde ve aklımızda var eden Allah'ın selamıyla..
Büyük Sorulara Kısa Yanıtlar
Büyük Sorulara Kısa YanıtlarStephen W. Hawking · Alfa Yayıncılık · 20182,064 okunma
·
85 görüntüleme
Yunus Emre Genç okurunun profil resmi
Kaleminize sağlık hocam.
Hasan Gök okurunun profil resmi
Eyvallah hocam.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.