Gönderi

320 syf.
7/10 puan verdi
·
Read in 12 days
Azınlık ve Yabancı okullarının yıkıcı faaliyetleri...
Osmanlı döneminde misyonerlerin açtığı okullarla propaganda yaptıklarını ve bunu Cumhuriyet döneminde de bazılarının devam ettirdiğini anlatıyor. Kitap konu açısından güzel, aktarma açısından ise deneme gibi. Araştırma yazılarını, kaynaklarını pragraf sonundaki parantezlerle belirterek ardarda sıraladığı için gereksiz bilgi tekrarı oluşmuş. Yarısına kadar aynı konuyu anlatıyor, yarısından sonra değişik birkaç bilgi ile karşılaşıyorsunuz. Bunların yanısıra bu alanda hiç böyle bir kitap okumadığım için ilgimi çekmedi değil. Dilinin basitliği beni kitaptan soğutmadı. Altını çizdiğim yerlerden, bazı Türk aydınlarının bu okullar ve öğrencileri hakkında yaptıkları değerlendirmeleri burada paylaşmak istiyorum; ***Azınlık ve yabancıların eğitim-öğretimleri yoluyla çevrelerinde ekonomik üstünlüğü nasıl ele geçirdiklerini, Türk okullarının ise, üretici insan yetiştirememesi ve cılız kalması yönünden bu okullara ilginin arttığını, Mutlakiyet dönemi başlarında İzmir Rüştiyesi'nde okuyan Halit Ziya Uşaklıgil'in ifadelerinde açıkça görülmektedir: "O dönemde İzmir'de Ermeniler'in ve Rumlar'ın lise derecesinde, Turk okullarından daha gösterişli mektepleri vardı. Ayrıca aynı mükemmellikte kız liseleri de vardı. Bu okullarda liyakatli öğretmenler ve Museviler'in de çok dikkate değer okulları mevcuttu. Museviler'in Allianca Israelite mektebi garip bir rastlantı ile tam Rüştiye mektebinin karşısındaydı. Böyle birisi ihtişamlı, öteki köhne yarı bırakılmış utangaç görünüşüyle karşı karşıya durur, birinde yüzlerce iyi giyinmiş Musevi çocuğu alay alay çıkarken, bizimkinde mevcudu yüze zor varan Türk çocukları seyrek kafilelerle dağılırdı. Bu zıtlık pek acı bir dille mevcut hali anlatırdı. Musevi mektebinin mükemmel laboratuarları, rasathaneleri, araç gereçleri, yurtdışında eğitimini tamamlamış öğretmenleri mevcuttu. Mesleklerine aşık, zekalarının ve milletine yararlı olma sevdasının kıvılcımlarıyla gözleri ışıldayan gençlerdi. Bu çeşit milletlerin mekteplerinde her yıl liseyi bitirip İzmir'in çalışma yerlerine atanan yüzlerce genç vardı. Bir yandan bankalarda, ticaret evlerinde, ailelerinin evlerinde, ailelerinin işlerinde hayat savaşı için ellerinde olan silahları denerken, bir yandan da deneme dersini geçirenler bu şehrin gürültülü ticaret alemini, içinde başka bir taraftan giriş imkanı bırakılmayan çelik bir ağ ile örerlerdi. Yalnız İzmir yetişmez, kasaba ve Aydın demiryolları bunlara bilgilerinin, tecrübelerinin ortaya konabileceği geniş ve rakipsiz kapılarını açardı. Bu gençler iş yapmak, para kazanmak, her an daha ileri gitmek için bir okuma sermayesi ile kuvvet almışlardı. Her şeyden önce, pratik hayat için ne lazımsa, onu öğrenmişlerdi. Bir kaç dili söylerler ve yazarlardı. İktisat ve Coğrafya bilgilerine katılan he sap kuvvetiyle iş alemine katılmak, onlar için pek kolay bir şeydi. Yalnız bir şey bilmezlerdi; Türkçe. Biraz bilseler bile, bilmiyorlar görünmek bir süs gibiydi. Ne lüzumu vardı? Madem ki iş arasında, karşılarında Türk bulmayacaklardı. Türkler, palamut, incir, üzüm işlenen yerlerde, bunların idaresi altında ve bunlara para kazandırmak için çalışacaklardı" (Uşaklıgil, 1969: 82-84). ***Osmanlı ekonomisinin azınlıklar eliyle yürütülmesine dayanamayan Namık Kemal'in şu sözleri, konuyu özet olarak gözler önüne sermektedir: "biz memurluk yaptık, Hıristiyanlar ise, sanat ve ticaretle uğraştılar. Biz fakir düştük, onlar zenginlediler. Daha da acısı, biz kul olduk, onlar efendi oldular" (Safa, 1964:93). Okuyunuz, Vesselam.
Kumpas Okulları
Kumpas OkullarıHalit Ertuğrul · Hayat Yayınları · 201911 okunma
·
1 plus 1
·
19 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.