Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

328 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
Sel, pek çok hayatı sona erdirmişti. Hayatta kalanlardaysa tsunami etkisi yaratmıştı. Selin alıp götürdükleri mi ağırdı? Ortaya çıkardıkları mı? Eden, Calder ve Xander felaketten kurtulmuşlardı kurtulmasına ama, birbirlerini kaybettikleri için, Calder ve Xander Eden’in, Eden’se Calder’in hayatta olduğunu bilmiyordu. Eden, şanslıydı. Kader karşısına Felix adında bir koruyucu melek çıkarmış, Felix, hem Eden’in hayata tutunmasını sağlamış, hem de geçmişini aydınlatmıştı. Diğer tarafta Xander, hâlâ şokta olmasına rağmen, Eden’le geçirdikleri son anların ve kaybının acısını atlatamamış, kelimenin tam anlamıyla kendini kaybetmiş olan Calder’a destek olmak için elinden gelenin fazlasını yapmıştı can dostu olarak. Eden, çevresindekilerden, Xander ve Calder’sa birbirlerinden destek alarak hayatlarına devam etmişlerdi. Ve nihayet kader, çok ağır şeyler yaşamıs ve bir şekilde yollarına devam etmiş olan üçlümüzü, hiç ummadıkları bir anda bir araya getirmişti üc yıl sonra. Ama, bu bir son değil, asıl mücadelelerinin başlangıcı olmuştu. Yaşadıklarının ve ayrı düşmelerinin psikolojileri üzerinde yarattığı travmanın boyutunu, birlikte yaşadıkça, Arkadya ile ilgili, orada yaşayanlarla ilgili haberlere maruz kaldıkça fark ediyorlardı. Başlangıçta hasret gidermişler, kavuşmanın şokunu atlattıktan sonra da, travmanın etkilerini atlatma konusunda birbirlerine destek olmaya çalışmışlardı. Arkadya’da yaşadıkları çağ dışı yaşam koşullarından modern yaşam koşullarına geçiş süreci, sancılı da olsa tamamlanmıştı bu üç yılda. Ama hiçbiri polise gitmediği için bir kimlikleri bile yoktu. Bir araya gelmelerinden sonra, Eden ve Calder’in birbirlerine karşı olan hislerinin değişip değişmediğinden emin olma, Hector ve kendilerinin geçmişini aydınlatma çabalarını okuduk kitabın bundan sonrasında. Bu süreç duygusal olarak çok yıpratıcıydı hem Calder, hem Eden, hem de okuyucu için. Travmaların etkisiyle, olaylar karşısındaki hissettiklerinin ve olaylara verdikleri tepkilerin dozunun artmasıyla, aslında yaşadıklarının ağırlığının, tüm bu olanların onların psikolojileri ve yaşamlarında bıraktığı etkinin büyüklüğünün görünenden ve düşünülenden daha ötesinde olduğu ortaya çıktı. Kitabın bu kısımlarını okurken, bir çok yerinde gözlerim doldu. Onlarla birlikte ben de duygudan duyguya geçiş yaptım ve aynı şeyleri hissettim sanki. Olaylara baktığımda Eden’in güçlü duruşuna, aşkına sahip çıkmasına ve sadakatine hayran oldum. Calder ise hislerinde kaybolmuş, bazı noktalarda kendini suçlu hissettiği için daha yaralı olarak çıkmıştı bu süreçten. Bu nedenle de olaylara daha aşırı verdiği tepkiler veriyordu. Bu kadar incinmesine üzülsem de Madison konusunda Calder’a kızgınım şahsen. Bunu Eden’e ve yere göğe sığdıramadığı aşkına yapmamalıydı bence. Ama her şeye rağmen, bu dünyada kendilerini en iyi anlayacak kişinin birbirleri olduğunun bilincinde olmalarından olsa gerek, birbirlerinden destek alarak devam ettiler yolculuklarına. Daha sonrasında yaşadıkları şeyler ve açığa çıkan gerçekler bazı yerlerde oldukça şaşırtıcı ve aşırı dramatikti. Onlarla birlikte duygulanarak okudum tüm bunları ve çok sevdim öyküyü. Ayrılık, hasret, aşk, sadakat, kayıp geçmiş konularını, bu sırada kahramanların hissettikleri duyguları okuyucuya bu kadar güzel hissettiren, akıcı diliyle rahat bir şekilde okunan bu kitabı ve seriyi çok beğenerek okudum kısacası. Bu nedenle de, son söz olarak, sizler de benim gibi romantik, dramatik kitapları okumayı seviyorsanız, 18 yaşın üstündeyseniz, bu seriye şans vermelisiniz diyor, keyifli okumalar diliyorum hepinize. Kitaplarla kalın.
Eden’ın Kaderi
Eden’ın KaderiMia Sheridan · Yabancı Yayınları · 202170 okunma
·
26 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.