C) Cennetler Sadece Erkeklerin Zevkine ve Şelwetine Uygun ve Fakat Kadınlar İçin Üzüntü ve Azab, Ya Da En Azından Sıkıntı Yeri Olmak Üzere Düşünülmüştür.
Kur'an'daki cennet anlatımları kadar müslüman erkeğini büyüle- yen bir başka şey yoktur: Yeşil ırmaklar», «Koyu gölgelikler», «Nar ve hurma ağaçları», «Her türlü meyvelers ve since ipek ve parlak at- lastan yataklar», vs. Fakat bütün bunlardan gayrı asıl cezbeden şey emsalsiz güzellikte ve «Memeleri yeni sertleşmiş kızları, Bakışlarını yalnız erkeklerine çevirmiş ceylan gözlü hatunlara, Daha önce ne in- san ve ne de cinlerin dokunmadığı bakire yaratıklar, «Elinde kåseler ve kadehler ve kuş etleriyle dolaşan ve kulağında küpe taşıyan ölümsüz delikanlılar, va... (55 Rahman 46-78, 38 Sad 49-52, va), gibi şeh vet kabartıcı va'd'lerdir.
El-Kisäi'nin Ibn Abbas'tan bildirdiğine göre Muhammed bu cen- netlerin sayısının altı olduğunu ve bunların en muhteşeminin yedinci kat göklerde bulunan ve sakınanların, mali ve canı ile Tanrı yolun da savaşanların, namazlarını kılanların ve sabırlı olanlarım girecek leri «Illiyûn» cenneti olduğunu söylemiştir. Diğerlerinin de Tanrı ta rafından Adn Cenneti», «Naim Cenneti», «Firdevs Cenneti», «Yüce Cennet, vs. diye adlandırılmış olduğunu bildirmiştir.
Bu cennetlerin her birisi, şehvetine ve midesine düşkün her müs lüman erkeğinin başını döndürecek ve ağzından sular getirtecek em- salsizliktedir. Örneğin Rahman süresinin 46-78. Ayetlerinde, Tanrı- dan çekinen kimselere, ikişerden iki çift cennet vaad edilmiştir ki şöy ledir:
Bu iki cennet türü ağaçlarla doludur... Bu cennetlerde akan iki kaynak vardır... Her türlü meyveden çift çift vardır... Orada örtü- leri parlak atlastan yataklara yaslanırlar... İki cennetin meyve- lerini de kolayca toplarlar... Orada bakışlarını yalnız erkeklerine çevirmiş, daha önce ne insan ve ne de cinlerin dokunmuş olduğu eşler vardır... Onlar yakut ve mercân gibidirler... Bu iki cennet- ten başka iki cennet daha vardır... Renkleri yemyeşildir... İkisin- de de fışkıran iki kaynak vardır... İkisinde de türlü meyveler, hur- malıklar ve nar ağaçları vardır... Oralarda iyi huylu güzel kadın- lar
vardır... Çadırlar içinde ceylan gözlüler vardır... Onlara daha önce insan ya da cin de dokunmamıştır... Cennetlikler orada ye- şil yastıklara ve harikülade işlemeli döşeklere yaslanırlar.... (55 Rahman 46-78).
süreden anlaşılmaktadır ki burası Naim cennetleridir, altımlaris. mucevherlerle donatılmış ve skara gözlü hurileries doldurulmuştur ....Onlardır mabutlarına yaklaştırılanlar... Näim cennetlerinde
Altınlarla, mücevherlerle bezenmiş tahtiarda otururlar. Onlara yaslanırlar birbirlerine karşı... thtiparlamayan delikanlı hizmetçi ler dolaşır etraflarında... kaynağından doldurulmuş paraplarla dolu taslarla ve tbriklerle ve kadehlerle... o paraptan başları da ağrımaz ve sarhoş da olmazlar... Beğendikleri meyvelenten, istedikleri kuş etierinden sunulur onlara... Ve onlara kara gözlü huriler de var dır ki... sanki haznelerde saklanmış inciler... dikensiz sedir ağaç tartyla... ve meyveleri birbirlerine yastanıp istiflenmiş mμε άφας larıyla dolu bir yerdedir onlar... ve uzayıp giden bir gölgelik ve çağlaya çağlaya akan sular... Ve bir çok meyveler... ne biter, za manları geçer, ne yiyene yeme denir, yeter... ve yüksek döşekter... Şüphe yok ki Biz onların eşlerini de yeniden yarattık... onları, kız oğlan kız olarak halkettik... cilvell, şirin sözlü, eşlerine apk ve on- larla yaşıt kıldık... (56 Vakia, 11-38).
Görülüyor ki bu cennette, ceylan gözlü dilberler ve kara gös huriler yanında bir de ölümsüz delikanlılar ve küpeli oğlan- lar (gılman'lar) bulunmaktadır ki ellerinde içki dolu käseter, Ilirik- ler, kadehler ile dolaşmakta ve mümin erkeklere meyveler ve arzu layacakları kuş etleri sunmaktadırlar (Bk. 56 Väkia 17-21).
Cennet konularıyla ilgili olarak Kur'an'a koyduğu bu hususlar yanında Muhammed bir de hadis kaynağını kullanmıştır. Sayısız ör neklerden biri olarak Ebu Hüreyre'den rivayet olunan şu hadisi oku- yalım:
....Ehl-i cennetten her birinin iki kadını vardır ki vücudunun le- täfetinden iki (baldırı kemiğinin) iliği etinin üstünden güril
Beyzavi ve Gazali gibi İslâm bilirlerinin yorumlarına göre yukar- daki hükümlerde sözü geçen «hüriler, gözünün akı son derece ak. karası son derece siyah ve geniş gözlü dilberlerdir. Yine bu hüküm lerde geçen: ... Yüksek döşekler üzerinde oturanlar şeklindeki deyim- ler de mümin erkekler için kullanılmış olup Tanrı'nın yumuşak dö şekler üzerinde Bizim yarattığımız ceylan gözlülerden yararlanırlar şeklindeki sözlerine muhataptırlar.
Ayet'de geçen ölümsüz gençler sözlerine gelince, bunun da cen note giren mümin erkeklerin etrafında iş görecek olan küpeli oğlan lars (yani gılmanlar) anlamına alınması gerekmektedir
Bütün bunlar göstermektedir ki cennet denilen yerler, müslüman erkeğinin ve özellikle çöl bedevisinin, Arap fellahının gelecek dünya da mutluluğunu yaratacak tarzda düşünülmüştür. Kızgın çöllerde aç ve susuz yaşayan, şehvet azgınlığı içerisinde kıvranan Arap'ın haya lini yeşil ırmaklar, gölgelikler, atlas yataklar, çeşitli meyvalar, şarap lar, hele güzel ve bakire kızlar kadar cezbedecek ne vardır ki? Ve müs lüman erkeği, memeleri yeni sertleşmiş, baldırının iligi etinin ustan den görünen beyaz tenli kara gözlü yakut ve mercan bakışlı, göz lerini erkeğine çevirmiş bakireler ve güzel hürilerle dolu böylesine harikulāde bir cennete gitmek için neler yapmaz ki?
Ve nihayet sadece erkeklerin zevkine, keyfine ve şehvetine uygun böyle bir cennette müslüman kadının azab ya da sıkıntı duymaktan başka yapacağı ne vardır ki?
Kür'åndaki cennet açıklamalarını okuduktan sonra şunu inkar mümkün değildir ki KADIN, ister «nnas olarak, ister iyi ve yararh bir karı olarak, ya da Ister evde kalmış kız olarak cennete girmiş
olsun kendi bakımından cennetin cazib ve mutluluk saglayabilecek
hiç bir yönünü bulamayacaktır.
Çünkü cennet, biraz önce gördüğümüz gibi, beyaz tenli, mis ko- kulu, memeleri yeni sertleşmiş, yakut gözlü, va... ve el değmemiş ba- kires hürilerle doldurulmuş olarak erkekleri beklemektedir.
→Mümin erkekler orada, emsali görülmemiş bu güzel bakirelerle ebedi mutluluğa erişeceklerdir. Her birinin her gece yüzlerce dilberle cinsi münasebette bulunacağı ve her bir cinsi münasebetin yetmiş yıl uzayacagı Muhammed tarafından onlara esasen açıklanmıştır