Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

“Yavaş oğlum, düşeceksin” diyen annesini hiç umursamadan, okul çantasını kenara fırlatıp koltuğa, annesinin yanına tünedi Murathan. “ bak” dedi elindeki küçücük mavi çiçeği heyacanla göstererek. “Küçücük, anne” Neslişah okula yeni başlayan yedi yaşındaki oğlunun bu haline hafifçe gülüp alnına minik bir öpücük bıraktı. “ nereden buldun sen bunu” derken minik çiçeği nazikçe kendi avucuna aldı. “Burada yetişiyor muymuş bunlardan?” “Lojmanının arkasında bir sürü var” dedi Murathan hevesle. Annesi bu heyecanla kocaman bir gülümsemeyle karşılık verdi. “ adı ne bu çiçeğim biliyor musun sen?” “Ne?” “Unutmabeni çiçeği” “Unutmabeni mi” dedi Murathan şaşkın şaşkın. “Evet” dedi annesi elindeki küçük çiçeği kibarca okşayarak. “Neyi unutuyor ki” diye sordu Murathan. “ zaten küçücük.” “Sevenin,sevdiğini unutma ihtimali bu çiçek kadar küçük olduğu için öyle demişler, anneciğim.” Diye bir açıklama yaptı Neslişah. Murathan ciddiyetle kafa salladı. Oysa bir şey anlamamıştı. Onun aklında çok başka bir şey vardı. Çiçeği annesinin elinden hızla kaptı. Elindeki mavi çiçeğe hayret ve sevgi folu bir tebessümle baktı. “Aynı Pamuk’un gözleri gibi, değil mi anne?” Annesi gülüş, başını aşağı yukarı sallarken koltuktan aşağı hoplayıp evin çıkışına doğru koşmaya başlamıştı bile. “Gidip Pamuk’a göstereceğim.” “Oğlum, üstünü değiştir önce,” diye arkasından bağıran annesini umursamadık bile. Hemen evden çıktı. Acele bir şekilde annesinin çiçekli terliklerini giyip karşı daireye koştu. Heyacanla çaldı kapıyı. Kapı açılınca Leyla teyzesine, “pamuk nerede Leyla teyze?” Diye sordu. “Salonda” diyen Leyla teyzesini de umursamadan terliklerini sapa sola vurup içeri koştu. Dolaba girdiğinde Gökçen’i koltukta yayılmış “tinky winky, Dipsy, laa-laa, po” diye mırıldanırken buldu. “Pamuk” diyerek ona koştu. Gökçen umursamadı bile. Çizgi film izlemekle meşguldü. “Bak, sana ne getirdim.” Dedi hevesle. Gökçen bakışlarını ona çevirince elini açıp minik, mavi çiçeği uzattı. Gökçen bir şey söylemeden, öylece elindeki çiçeğe bakınca Murathan’ın aradığı tepki bu olmadığından omuzlarını hafifçe düşürdü. “Bu ne diye sorsana, kızım” dedi ters ters. Denileni yaptı gökçen “bu ne?” Dedi. Murathan tekrar sırıttı. İşte aradığı tepki buydu. “ unutmaneni çiçeği.” “Ne” Unutmabeni çiçeği” gökçen boş boş göz kırpıştırdı. Murathan ise hala oldukça hevesliydi. “Mavi ve küçücük” dedi tane tane. “Senin gibi” “Benim gibi mi?” “Hı hı” dedi Murathan aynı hevesle. Avcundaki çiçeği kıza doğru uzattı. “Al. Sende kalsın.” Gökçen avucunu açıp ona uzatılan çiçeği aldı. Bir süre bön bön baktı çiçeğe, Murathan yine hevesle ne yapacağını beklerken, kız birden elimdeki çiçeği ağzına atıp yutunca Murathan’ın bu hevesli bekleyişi yüzünde donup kaldı. “Pamuk, ne yaptın?” Dedi şok içinde. “Benim çiçeğim,” dedi gökçen güzel bir şey yapmış gibi gülerek. “Onun için mi verdim Gökçen ya! Niye yedin çiçeği?” Gökçen yine güldü. Murathan ise kapıya kaçamak bir bakış attı. “Sakın annene söyleme” dedi panikle. “Tamam mi? Sakın. Sır bu. Oyun. Teletabi sırrı. Sakın kimseye ‘Murathan bana çiçek verdi yedim,’ deme tamam mı?” “Timam” dedi Gökçen uslu uslu “teletabi sırrısı.” “Aynen o sırdan” dedi ters ters. Büyüdükçe başa bela olmaya devam ediyordu bu kız. Küçükken anlaşmak çok daha kolaydı oysa. Oflamadan edemedi. Birkaç dakika sonea Leyla teyzesinin odaya girdiği saniyede, Gökçen’in koca çenesinden çıkan, “anne, Muluta bana çiçek yedirdi!” Çığlığıyla teletabi sırrı Murathan’ın elinde patladı.
·
56 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.