Gönderi

104 syf.
8/10 puan verdi
Vurucu bir ismi var kitabın. İnsanın dramatik tarafını suistimal edecek gibi duran ama bu durumun farkında olan birinin bile hayır diyemeyeceği bir isim. Fakat gelin görün ki içerik hiç de öyle değil. Sosyolojik çıkarımlarda bulunan, sorular soran bir eser. Kişisel deneyimden bahsettiği anlarda bile nesnellik ön planda. Ölmek yaşamaktan bağımsız düşünülemez ama yine de birbirine çok uzak uçlarda gibi görünüler. Fakat yazar ölümü yaşamanın üzerine çok güzel yaymış. Asıl konusu olan “ölmekte olanların yalnızlığı”nı anlatmak için birçok farklı konuya, asıl meseleden uzaklaşmadan kısa ziyaretler gerçekleştirmiş. Yaşamak da uğradığı bu adreslerden biri. Ziyaretlere kısa dedim ama nitelik açısından çok yoğunlar. Şöyle bir örnek vereyim: Schopenhauer’un
Yaşam Bilgeliği Üzerine Aforizmalar
Yaşam Bilgeliği Üzerine Aforizmalar
’ını okumuştum. Yaşamanın nasıl olması gerektiğine dair net laflar ediyordu. Benim de bu konuda hali hazırda içine çekildiğim bir girdap vardı.
Yaşam Bilgeliği Üzerine Aforizmalar
Yaşam Bilgeliği Üzerine Aforizmalar
’ı okuyunca ben de girdabın gözüne doğru kulaçlamaya başladım. Çünkü çok kötü bir huyum var: Pek çok açıdan eğitilmemiş, beceriksiz bir beyne sahip olduğum için ne okusam inanıyor, söylenenler doğruymuş gibi kabul ediyorum. Hem girdap beni çeker hem ben göze doğru yüzerken bir yandan da düşünüyordum “Ulan acaba şu Schopenhauer’a cevap niteliğinde konuşan biri var mıdır? Karşısına çıkan bir beyin. Çünkü ben kendim yapamıyorum. Hal böyleyken de gidişim gidiş değil.” Norbert Elias’ın, asıl konuyu açıklığa kavuşturmak adına gerçekleştirdiği kısa ziyaretlerden bir tanesi (yaşamak üzerine olan) öylesine yoğun ve saftı ki bu arayışıma çare oldu. Öncesi ile şimdiyi kıyaslamak büyük bir yer tutuyor kitapta. Çünkü yazarın birkaç kere tekrarladığına göre içinde yaşadığımız toplumun mevcut durumunu değerlendirmek için gerekli. Haklı, kabul. Şimdiyi anlamak için yaptığımız bu geri dönüşler asıl amacınım dışında da ayrı bir tat veriyor. Bu kitapta sadece ölen kişilerin yalnızlığı üzerinden yapılan bu kıyaslama, yazarın
Uygarlık Süreci - Cilt 1
Uygarlık Süreci - Cilt 1
kitabında çok daha geniş bir yelpazede ele alınıyor sanırım. Okuyacağım. Kitabın sonunda bahsi geçen “evinde ölmek” meselesine hayatın içinde de tanık oldum ama onları net olarak hatırlamıyorum. Mina Urgan’ın
Bir Dinozorun Anıları
Bir Dinozorun Anıları
adlı kitabında annesinin ölümünü anlatması ise gayet berrak bir şekilde belirdi zihnimde. Bir diğer çağrışım da
Oyunlarla Yaşayanlar
Oyunlarla Yaşayanlar
’ın ana karakterinin ölümü unutmamak üzere mezarlıkların şehrin içine yapılması gerektiğini söylemesi ile yazarın uzunca üzerinde durduğu, gelişmiş toplumlarda ölümün perde arkasına atılıyor olması arasında gerçekleşti. Bir tane de kurgu kitap önerisi çıkardım kendime. 100 sayfa bir kitap düşün dünyamı etkilemesi ve gelecek okumalar adına fikir vermesi açısından ancak bu kadar verimli olabilirdi sanırım.
Ölmekte Olanların Yalnızlığı Üzerine
Ölmekte Olanların Yalnızlığı ÜzerineNorbert Elias · İletişim Yayınları · 202385 okunma
·
65 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.