Ölü Tanrı’nın Şarkısı Yorum
Mitoloji hayran yanın bu kitabı gerçekten sevdi. Miyoloji tarzı kitaplar bu zamana kadar çok fazla okumamıştım (içses: böyle kitap buldun da biz mi okumadık!)
Yazarın dili oldukça sade ve akıcı. kitap bir su misali okutuyor zaten kendini. 441 sayfadan oluşan kitabı ortalama iki veya üç günde bitirdim.
Yazar bu kitapta var olan mitolojik karakterler yeni bir bakış açısıyla yaklaşmış. Her bir Tanrı ve Tanrıça’nın bir ikizi var! Apollon’ndan tut Artemis’ne kadar… konusu bakımından oldukça farklı. Kadın başrolün hırslı, güçlü ve boyun eğmeyen bir karakter olmasına ba-yıl-dım. Güçlü kadın karakter okumaya bayılıyorum zaten. Lakin kitabın yarısından sonra Tanrı ve Tanrıça’ların ikizleri hakkında bilgi verirken aklımda tutmakta bir tık zorlanmadım değil. Yine de listelere eklenmeli diye düşünüyorum.
Kitabın konusu, uzun yıllar önce bir halkın Apollon tarafından kurtarılması ve bunun karşılığında her 17 yıl 17 ay ve 17 gün sonra ona bir gelin sunacak olması ile alakalı.
Hayatları boyunca Apollon’a gelin olmak için yetiştirilen üç kutsal bakirenin vakti geldiğini aralarından birisi Apollon’a bir kehanet karşılığında sunulmasıyla başlıyor. Güneş hangi kadının üzerine doğar ise o “Kutsal Gelin” olacaktır.
Gel görelim ki bu üç bakireden güneş tanırlara inanmayan ve seçilmek istemeyen, tek derdi sevdiği adam ile evlenmek olan Mara’nın üzerine doğar ve böylece Kutsal Gelin Mara olur. Lakin Mara hayal kırıklığı ile görevini yerine getirecek olsa da kendisini Apollon’a sunmak ve onun gelini olmak için tapınağa gittiğinde işler o noktada değişiyor.
Çünkü Mara Apollon çağırmak yerine yanlışlıkla onun ikizi olan diğer Kehanet Tanrı’sı Rae’yi çağırıyor! Bununla da kalmıyor Ölü Tanrı olarak bilinen Rae’ye kendisine bağlıyor ve olaylar bu noktadan sonra çığ gibi büyüyüp başlıyor. 
Ölü Tanrı'nın Şarkısı 
Dilara Özçelik
·
87 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.