Gönderi

128 syf.
·
Not rated
·
Read in 24 hours
Basım hatası var diye iade edilen o kitap…
Tabii ki yok… Ben bu kitabın varlığından Instagramda bir reels videosunu izledikten sonra haberdar oldum. (instagram.com/reel/C247TTptkH...) Nasıl yani dedim, basım hatası mı varmış kitapta? Sonradan anladım ki basım hatası değil, Ayfer Tunç’un zekice kurduğu bir basım şekliydi bu: Tek numaralı sayfalar bir kadının Çift numaralı sayfalar ise bir erkeğin günlüğü. Uzun zamandır bu kadar keyif aldığım bir kitap okumamıştım. Sayfaları heyecanla çevirdim, bir sonraki sahneyi merakla beklediğim bir filmi izler gibi okudum. Ve Ayfer Tunç’a bir kez daha hayran kaldım. Ben önce adamın yazdığı bir günü okudum, sonra aynı günü bulup kadının yazdıklarını. Günlüklerin sahiplerinin isimlerini yazmayacağım buraya, okuyunca öğrenirsiniz. Çünkü yazarsam kitabın bütün büyüsü bozulur gibi geliyor bana. Zira bu, kitabın büyüsünü kaçırmayan bir inceleme olacak. ‘’Ölüm, seninle bir anlaşma yapalım. Şu lanet olası defter dolduğunda bana gel. Bak kalan ömrüme ömür biçerek kafa tutuyorum sana - sen ki en tabii korkusun.’’ diye başlıyor adamın günlüğü. Sonrasında onunla ilgili birçok şeyi yavaş yavaş gün gün okudukça öğreneceksiniz. Kadının günlüğü ise '' 'Bir kadın birdenbire günlük tutmaya başlamışsa, ya âşık olmuştur ya terkedilmiştir’ demişti Suzan.’’ diye başlar. Kadının hikayesi adama göre biraz daha yaralıdır, zaten bence bu kitabın yol almasında kadının hikayesinin payı daha fazladır. Başlangıçta birbirinden çok farklı çizgide ilerleyen günlükler bir noktada düğümleniverir. Adam kendini eve kapatmış annesinden kalma evi satmak için gazeteye ilan vermiştir. Alıcılar birer ikişer gelmeye başlar ama adamın derdi konuşacak ve dinleyecek birini bulmaktır. Tam bu esnada kadın dahil olur adamın hikayesine. O da bir zamanlar kendini eve kapatmıştır. ...“Evimi sattığım filan yok,” dedi, “satılık ev ilanını dışarıdan içeriye birileri gelsin diye verdim. Anladım ki siz de içeriden dışarıya çıkmak için sebep arıyorsunuz.” Doğru. (syf. 51) Velhasıl ne adamın evi satma ne de kadının ev alma niyeti vardır ama ikisinin de geçmişleri ve hayat hikayeleri öylesine birbirine benzer ki bir anda sohbet ederken bulurlar kendilerini… ...Keşke yarın gene geleceğim deseydim. Gene geleceğim, çünkü sizi kendime benzettim. Sizi ve kendimi suda yüzen yağ damlasına benzettim. Kendine benzeyen bir damla arayan ve bir türlü suya karışamayan iki yağ damlası. Yüzüyoruz işte suda. Başıboş. Öyle parçalanmışız ki artık daha fazla parçalanmak ölmek demek. Ama yine de varız ve belli oluyoruz suyun üstünde. (syf. 37) Okurken bazen kafanız karışabilir. Çünkü her günlük olanı olduğu gibi yansıtmak zorunda değildir. Bazen de günlüğün yazarı olanı değil olmasını istediği şeyi olmuşçasına yazar. Buna ne engel olabilir ki? Ya da şöyle diyebiliriz önceleri hem adam hem de kadın günlüklerinde çekingen bir dille olayları farklı farklı aktarırken sayfalar ilerledikçe maskelerden arınıp olduğu gibi çıkmaya başlamıştır artık karşımıza. Hepsi mümkün. Her şey mümkün. Karşı kutbunu bulamamış aşklar, bulmuş da kavuşmak kısmet olmamış sevdalar, aşksız evlilikler, mutsuz kadınlar ve adamlar, ihanet, ihtilal, yeraltı dünyası, bütün bunların aileleri düşürdüğü haller. Bu ailelerde büyümüş belki de büyümek zorunda kalmış insanları okudum ben bu kitapta. Kitap hakkında söylenecek belki de en önemli şey Ayfer Tunç’un kalemi hakkındadır. Cümleler o kadar derin, anlatım o kadar güzel ki. Ben sanırım hayatla kavgası olan, hayata ve etrafındaki insanlara karşı okkalı cümleler savuran, kendi gerçekliğinin farkında olan kitap karakterlerini çok seviyorum. Bu kitapta günlüklerini okuduğum iki karakter de öyleydi. Cümlelerinde o kadar durup düşündüren, o kadar insanı büyüleyen bir hava var ki. Okuyunca ne dediğimi çok iyi anlayacaksınız. Ve bitirirken; Sen şimdi uçlarından kan damlayan kızıl saçlarının çevrelediği yüzün gözyaşlarınla ıslak, yatağına uzanmış, tavana bakıyorsundur Suzan. Sevmenin seni hâlâ yakıyor olmasına şaşıyorsundur. Ben de şaşıyorum.
Suzan Defter
Suzan DefterAyfer Tunç · Can Yayınları · 202213.1k okunma
··
67 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.