Tacı yok, sarayı çok; çökmüş münhal makama;
Öğretmen ve doktor perişan bekler atama,
Hakkımızı verin diye kalksalar kıyama;
Adalet yok, yasa çok; çökmüş münhal makama.
Muhalefet olmak inan ki büyük iktidar;
Halkın gömleği geniş, giyenlerin kafa dar,
Bir araya gelmişse üç-beş ayyaş,kafadar;
Ayran yok, şampanya çok; girmiş münhal makama.
Dağda mevzu bahis edelim bir Kürt sorunu;
Çözüm mecliste diye düşünmesin sonunu,
Çakalın önüne atalım halim koyunu;
Adak yok, kurbanlık çok; dalmış münhal makama.
Hani nerde kızıl elma ve de nizam-ı âlem;
Fitne, fesat menbâı oldu sizde birkaç adem,
Laiklik hem kaleniz sancağınızdı madem
Turan yok, pusula çok; göçmüş münhal makama.
Bırak halk kıvransın doğacak tekeden oğlak;
Uzaya çıktık dünya köşe değil yuvarlak,
Köşe oldu, keseyi doldurdu birkaç salak
Kanat yok, ayağı çok; uçmuş münhal makama.
Öztürk'üm halin arz etmeye vardı makama;
Suratsızca altı yüz el yapıştı yakama,
Derdi neymiş diyerek götürdüler makama;
Derman yok, dert yoktan çok, vardım münhal makama.
GUSSANÂK