Gönderi

250 syf.
7/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 9 days
Zorlanarak okuduğum kitaplar listesinde ilk sıralarda rahatlıkla yer alabilecek bir eser Thomas Pnychon’un bu kısa romanı. Öyle bir roman ki, bunca zorlu okuma sürecinden sonra bittiğinde, bu eziyetin sona erdiğine sevindim mi, yoksa tam da yeni yeni anlamaya başladığım ve hafiften içine girebiliyor gibi hissettiğim hikayeden kopuşuma üzüldüm mü, onu bile bilmiyorum. Amerika’nın son dönem dahi yazarlarından biri olarak kabul ediliyor Pynchon. Toplum karşısına çıkmayı reddederek esrarını koruyan bu ilginç yazar, postmodern edebiyatın en önemli temsilcilerinden biri sayılıyor, eserleri hakkında tezler yazılıyor, sembollerle yüklü anlatımı ve dili kullanma ustalığı ile Nobel’e aday gösterilmesi bekleniyor. Öncelikle, Nobel’e aday gösterilmemesini dileyerek başlamak istiyorum incelemeye! Bunun sebebi, kendisini anlamamış olmam -ki anlamadım gerçekten de- değil. Geçmişe ve güne dair olaylar, bilimsel gelişmeler, gazete küpürleri, siyaset, sanat, popüler konular, espriler, atasözleri ve deyimlerle iyice içinden çıkılmaz hale getirdiği bir kurguyu, zorlu bir matematik problemi çözüyormuşçasına başarılı şekilde, aksamadan birbirine bağlayabilen bir yazar, tabii ki birçok ödülü hak ediyordur. Benim itirazım, kendisini “fazla Amerikan“ bulmam nedeniyle, Nobel gibi uluslararası bir ödüle aday gösterilmesine. Zira Pnychon’u biz “Amerikalı olmayan“lar için bu kadar zor ve gizemli kılan bence bu: Sarkastik diliyle ele aldığı konuların büyük kısmı Amerikan tarihi, kültürü ve şehirleri ile ilişkili olduğundan o ince esprilere ve kinayelere boş boş bakıyor, ya da anlayabilmek için romandan daha fazla okuma yapmak zorunda kalıyoruz. Bu nokta, “49 Numaralı Parçanın Nidası“nı çeviren Feride Evren Sezer için de eleştirimin temelini oluşturuyor. Okuyucunun böyle bir eseri anlayabilmesi için bahsi geçen konuların dipnotlarla, ya da en azından detaylı bir sunuş yazısı ile okuyucuya açıklanması gerek. Aksi takdirde, bu kitapta olduğu gibi, hırs yapıp başka kaynaklardan anlatılanları anlamayı başarsanız bile, bu kadar bölük pörçük ilerleyen bir okuma macerasından keyif alamıyorsunuz. Genç, hoş bir kadın olan Oedipa’nın, eski sevgilisi, emlak milyarderi Pierce Inverarity’den kendine kalan mirası almak için yaptığı seyahati anlatıyor roman. Bu seyahatinde miras işlemleri ile ilgilenen avukat Metzger ile sevişiyor, garip bir rock grubu olan Paranoyaklar ile tanışıyor; bir tuvalet duvarında gördüğü sembol üzerinden iki dev posta şirketi arasındaki mafya çekişmesine dahil oluyor; bu mafya ilişkileri sırasında 2. Dünya Savaşı’nda ölen askerlerin kemiklerinin kömür olarak kullanılmak üzere satıldığını öğreniyor; bir gay barda tanıştığı adamdan, sembolün posta üzerinden garip bir ilişki sürdüren kırık kalpli insanlarca kullanıldığını duyuyor, artık aklını kaçırmaya başladığını düşünüp psikiyatrını arıyor ama onun da, aynı kocası gibi, LSD bağımlılığı nedeniyle aklını kaybetmek üzere olduğunu farkediyor. En son sahnede, kendine kalan mirasın bir parçası olan pul koleksiyonunu satmak için müzayedede beklemekte ve pul koleksiyonunu alacak kişinin kendisini bu esrarengiz örgüte bağlayacağını düşünmektedir. İşte böyle. Arka planda Çanakkale Savaşı’ndan 2. Dünya Savaşı’na, Kuzey-Güney savaşına, Soğuk savaş dönemine, ABD’de komünizm karşıtı baskıya, Sheakspeare trajedilerine, Amerikan sinemasına, soğuk Amerikan esprilerine, Beatles’a, Radiohead’e, Termodinamik yasalarına ne ararsanız var. Sarkastik espri anlayışından hepsi nasibini alıyor. Ben, en çok Termodinamiğin 2. Yasası’na ilişkin uzun tartışmasını beğeniyorum -ya da en rahat onu takip edebiliyorum-. İlginç bir okuma deneyimi sunuyor Pynchon. Kendisi bu romanını, sonrasında yazdıklarına kıyasla basit bulduğundan pek de beğenmiyormuş. Halbuki bana fazla bile geliyor ve kendimden şüphe etmeme neden oluyor! Okuyacak cesurlara, öncesinde romanla ilgili araştırma yapmalarını, hatta roman hakkındaki araştırma tezleri arasında epeyce gezinmelerini şiddetle öneririm.
49 Numaralı Parçanın Nidası
49 Numaralı Parçanın NidasıThomas Pynchon · İthaki Yayınları · 2014230 okunma
·
131 views
mesut bahtiyar okurunun profil resmi
yol gösterici incelemeniz için teşekkürler. kütüphanemde bekliyordu okunmayı, beklemeye devam edecek efenim. :))
AkilliBidik okurunun profil resmi
Hay Allah! Sizi demotive etmek istemezdim efem. Yine de okumanıza engel olmayayım, belki siz benden daha iyi vakıf olursunuz bu esere...
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.