Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

126 syf.
·
Puan vermedi
·
21 saatte okudu
“Onu göreceğim! Ve o an bütün gün yapmak istediğim başka bir şey gelmiyor aklıma. Her şey, her şey bu ümitle iç içe geçiyor.” Kitabın başlarına aşık oldummm. Werther’in insanlık, toplum, sevgi, yaşam, hüzün anlamında dile getirdikleri... Muhteşemmmm. Bu yüzdendir ki kısa bir kitap olmasına rağmen bu kitapla alakalı bir milyon alıntı paylaştım. Çizdiğim yerleri toplasam bu kitap kadar yapar, hatta kendim de eklemeler yapıp onların da altını çizdim dermişim :d İşte bu şekilde psikolojik, düşünsel, çıkarımsal, durumsal olguları çok seviyorum. Wertherin hem melankolik hem romantik hem de rasyonelist yanını da çok sevdim. Tabii burda bir denge kurabilmek gerekiyor, karakterimiz aslında her şeyin farkında birisi olarak kendisinin bu durumunun farkına varamamış. Neticede düşünceleri ve hisleri altında boğuluyor, talihsiz bir durum. Onun elinden tutup psikolojik destek almaya götürmeyi çok isterdim (tabii o zaman Werther, Werther olmaktan çıkardı, biz de bundan bu şekilde etkilenemezdik) ama kitabın yazıldığı o dönemden bahsediyoruz tabii ki -kitap yazıldıktan sonra yasaklanmış bile, çünkü insanlar Werther karakteri gibi mavi ceket, sarı yelek, sarı pantolon giyip sokaklarda dolaşıyormuş ve intihar vakaları artmış- Neyse işte bu kısımlar çok güzeldi ve şiddetle de okumanızı tavsiye ederim. İllaki kendinizden bir şeyler bulacaksınızdır çünkü, kaçınılmaz. Ama olay örgüsünü çok içselleştirebildiğimi söylemem. Kitabın beni ağlatmasını geçtim, üzmedi bile. Tövbeler haşa bir kalbim yok mu yoksa :d Yani Werther’in Lotte’ye aşık falan olduğunu düşünmüyorum. Başlarda etkilendi ve bu etki sonradan derinleşti de haklı olarak fakat sonrasında olay aşk olmaktan çıkıyor ve tamamen bir saplantıya dönüşüyor. (Çünkü Lotte’nin düşüncelerine de saygı duymuyor ve onu da tehlikeye atıyor, hoş Lotte’nin de Werther’e aşık olduğunu düşünüyorum) Bunun için kendi canına kıyacak kadar!!! İşte gerçek aşk budur dediğinizi duyar gibiyim :d Nihai sonuç değişmeseydi de bu kurgunun daha uzun ve dallanıp budaklandırılıp işlenmesini isterdim, o zaman çok etkilenirdim. Psikolojik tahliller çok güzeldi evet fakat olay kurgusu için kanımca tabii ki aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Ama bi başlayayım diye elime aldım ve bitti orası ayrı :d Lotte’nin ona silahı uzatma sahnesi…. orda bi yaktım. “Senin ellerine değdi bu silah, tozlarını almışsın, onları bin kez öptüm, çünkü sen onlara dokundun! Ve sen göksel varlık, kararımı onaylıyorsun ve sen Lotte, ölümümün elinden olmasını istediğim sen, bana silahları yolluyorsun, ben de alıyorum ah! Öleceğim. Ah, uşağımı sorguya çektim. Silahları ona verirken titremişsin, ama bir veda sözcüğü bile etmemişsin!” “Ruh sükuneti muhteşem bir şey, kendinden hoşnut olmak da aynı şekilde. Sevgili dostum, keşke çok değerli bir mücevher olan bu duygu, güzel ve paha biçilemez olduğu kadar kırılgan da olmasa” “İnsanın doğası” diye sürdürdüm konuşmamı, “sınırlı: Sevinç, üzüntü, acıya belli bir dereceye kadar katlanabiliyor ve bunun üstüne çıkınca mahvoluyorlar. Burada sorun birinin zayıf ya da güçlü olması değil, ister psikolojik ister fiziksel olsun, duyduğu üzüntünün miktarına tahammül edebilmesi ya da edememesi. Bana göre yüksek ateşten ölen birine korkak demek ne kadar uygunsuzsa, yaşamına son veren biri korkaktır demek de bir o kadar tuhaf.”
Genç Werther'in Acıları
Genç Werther'in AcılarıJohann Wolfgang Von Goethe · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2021120,5bin okunma
·
1 artı 1'leme
·
28 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.