Gönderi

M.G.: Olay örgüsü açsından romana göz atacak olursak, karakterimiz bir edebiyat öğretmeni olan Elias Rukla; lisede Norveç dili ve edebiyatı öğretiyor. Bölümde en çok İbsen okutuluyor. Derste okutulan eser Yaban Ördeği isimli oyunu. Rukla bu eseri yirmi beş yıldır okutuyor. Ve biz özellikle de onun yirmi beşinci yılının herhangi bir gününde o dersi anlatırken iç düşüncelerini, İbsen'in metinleriyle kurduğu ilişkiyi ve öğrencilerle yaşadığı gerilimi okuyoruz. Öğrencilerin ne düşündüğünü objektif olarak bilemiyoruz ama gerilim yaratacak bir şey yapmıyorlar. Gerilimin Rulka'nın zihninin içinde olduğunu görüyoruz. Tam anlamıyla Rulka'nın perspektifinden bakıyoruz olaya. Rulka'nın dramı sadece bir dersi anlatırken öğrencilerin sıkılmasından dolayı stres olması değil. Yirmi beş senedir Yaban Ördeği'ni anlatıyor ve ilk kez o gün Doktor Relling denilen karakterin bambaşka bir işlevi olabileceğini seziyor, kendisinin bunu bulduğunu düşünüyor. Yani edebiyat eleştirisi anlamında bir düşünsel adım atarak, keşifte bulunuyor. Doktor Relling'i bunca yıl İbsen'in kendi sesi olarak okuduğunu, değerlendirdiğini düşünüyor. Oradaki hikâyeden de biraz bahsetmek gerekirse; bir aile ve on beş yaşlarında kör olmak üzere olan bir kızları var. Bir gün eve babanın eski bir arkadaşı geliyor ve aileyi karıştırıyor. Babanın kızın gerçek babası olmadığı ortaya çıkıyor. Sonunda da kız babası zannettiği kişinin yüzünü görmek istemiyor ve babasının sevgisini tekrar kazanması için çok önemsediği yaralı yaban ördeğini vurması gerektiğini öğreniyor. Çünkü en sevdiği şeyi öldürürse babasının da gerçekten kendisini sevdiğine inanacağı gibi garip bir hikâye var orada. Buna karşılık olarak, kız yaban ördeğini değil kendini vuruyor. Bunun üzerine birçok Freudyen literatür var. Ama Rukla, Doktor Relling'in bunun kazayla bir ölüm olmadığını kızın kendini bilerek vurduğunu teşhis edecek birisine ihtiyaç olduğu için yaratılmış bir karakter olduğunu, onu en baştan kurguya dahil edip ısındırması gerektiğini düşünüyor. Bu karakterin başından sonuna kadar aslında İbsen'in antaginisti olarak çalıştığını keşfediyor. Yani İbsen'in kurmaya çalıştığı dramayı sürekli yıkan, onları aşağılayan, büyüyü bozan bir karakter. Bunu öğrencileriyle paylaşmak istiyor ve hiç kimsenin onu anlamadığından yakınıyor. Ve burada bir kriz başlıyor. Bu bana aynı zamanda yazarında hakiki krizleriymiş gibi geliyor. • Sayfa 123, 124, 128, 129
Can YayınlarıKitabı okudu
·
50 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.