Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

160 syf.
·
Puan vermedi
·
8 saatte okudu
uykuya daldığımızda nereye gideriz?
London, tarihin en karanlık dönemlerinden şu ana getiriyor okuru. Bunu yaparken sahip olduğu bilgi birikimiyle beni ne kadar şaşırttığını kelimelerle ifade edemiyorum. Roman veya öykülerini kısaca incelerken gözümü korkutan, acaba okurken zorlanır mıyım hissiyle baş ederken, kitaba başladığımda son derece akıcı, bilgi yüklü ve ve rahat bir iç huzurla romanı sonlandırdığımı fark ediyorum. Sanki cümleler yalnızca ona aitmiş ve onlara istediği şekli verirmiş gibi müthiş bir rahatlıkla kullanıyor kalemini. Adem'den Önce romanı da aynı hisle başladığım ve bambaşka hislerle bitirdiğim bir kitap oldu. İnsanın ilk atalarına dair bilgi birikimi her geçen gün artmakta ve London'ın döneminde edindiği bilgiler şu ana kıyasla bir hayli yetersiz. Ancak o bu duruma karşı geniş hayal gücünü ve sahip olduğu bilgilerle toplayarak bizlere Adem'den Önce'yi veriyor. Buna değinirken insan doğasının yaşama, doğayı kendi ihtiyaçları için şekillendirme ve öldürme içgüdüsüne dayanarak yapıyor. Temelde baktığımızda canımızı yakan bir duruma karşı pek çoğumuzun yapacağı şey, o zarara karşı bir savunma mekanizması geliştirmektir. Günümüzde devletler bunu biyolojik silahlar, emniyet kuruluşları vb. ile hallederken bireysel silahlandırma da kişinin kendini ve çevresini koruması için edindiği bir tedbir olarak karşımıza çıkıyor. Peki atalarımız bunların hiçbirine sahip değilken, daha konuşma yetileri bile gelişmemişken yüzyıllar sonrasına ne kadarını aktarabildi? Şu anda bir nesneyi tutuyor oluşum, bir nesne üzerine kelimelerle kendimi ifade şeklim, yüzyıllar öncesinden gelen bir gereksinim olarak ne kadar benzer? Bu gibi binlerce ihtiyacımız, basit bedensel ve şekilsel hareketlerimiz üzerine düşününce derinlerde yatan daha farklı, anlatılması daha karmaşık olan durumlar ortaya çıkıyor. London, bu sorulara bir cevap olarak, ne kadarını doğru karşılayacağı tartışılır olsa da, yazdığı romanda, kurgusal bir olay yaratarak tarih çizelgesinde insanın doğma ve yaratma aşamalarını kaydediyor. Yazarın büyüdüğü çevreye, birlikte zaman geçirdiği insanlara karşı son derece duyarlı olduğunu hepimiz biliyoruz. Tanıştığı insanlara bakarken ne düşündüğünü çok merak ediyorum. Kurguladığı karakterlerden kaçını hayatına almış, hangisini gerçek bir insanın duygularına benzetmiş veya düşüncelerini kimin gözünden şekillendirip okura sunmuş; bunlar içimde hep bir merak konusu. Maddi açıdan zor zamanlar geçirip çalıştığı her işte belli zorluklar yaşayarak bunu yazın hayatında da bizlere sade, temiz bir dille aktarıyor oluşu belki de okurların ona olan ilgisini de açıklar nitelikte. Çünkü eminim ki insanın 'insanı' anlayacak ve anlatacak şeyleri görmeye ihtiyacı vardır. İş hayatının zorluğu veya sevdiği bir şey uğruna mücadele verme yetisi, bir insan için konuşmakta zorlandığı meseleler olabilir ancak bunu doğru bir yazardan okuduğumuzda yalnız olmadığımızı, tek başımıza bu hislerle mücadele etmediğimizi görür ve bir sürede olsa nefes alırız. Aldığımız nefesi anlayacak ve her tonunu, tınısına kadar görecek birilerinin olduğunu biliriz. London, benim için bu öngörülere sahip, insanı insandan tanıyan ve en ücra köşelerinde biriken hislerine dokunan dahi bir yazardır.
Âdem’den Önce
Âdem’den ÖnceJack London · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202118,8bin okunma
·
30 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.