Gönderi

Ah bir Kendini Bilsen!
Sen sinede gizli olduğun halde ben bundan gafil imişim. Gözde gören sen iken ben bundan da gafil imişim. Yaşadığım müddetçe cihanda senin nişanını aradım. Bütün cihan sen iken ben gafil imişim. Bu mısralar Abdurrahman Camî'ye ait. Artık eskisi gibi irtibat kurmak şansımızın pek kalmadığı bir dünyanın ustalarından Abdur­rahman Câmî'ye. Mahrum olduklarımızdan bî-haber öylesine yaşayıp gidiyoruz. Aramasak yine iyi; biz neyi aradığımızı bile bilmeden yaşıyoruz. Kaybettiklerimizi bilmeden... Sahip olduklarımızla avunarak... yal­dızlı mamüllerin karşısında onlara ulaşamadığımız için kendi ken­dimize öykünerek... Sadece arıyoruz, neyi aradığımızı bilmeden; üstelik bulsak, bulduğumuzda aradığımızın kendisi olup olmadığını asla bilemeyeceğimiz şeylerin hakikatinden gafil bir halde arıyoruz. Sesimiz eskisi gibi gür değil, çünkü sesimiz artık kendi sesimiz değil. Bulduklarıyla sevinenler, aramakla meşgul olanlarımızı da o tiz megafonik sesleriyle bir çırpıda boğuverdiler. Gençlerimiz aramak için yola çıkmıyorlar eskisi gibi. Çünkü zaten aramaları gerekeni bulmuş olarak yola çıkıyorlar; yola çıktıklarında da yolun başında yoldan çıkıyorlar. Hep taşrada dolaşıyorlar, hem de taşrada bulu­nacak bir şey olmadığından gafil bir sûrette. Kendilerini kendilerine başkaları anlatsın istiyorlar; kendileri hakkında söz söyleyenlere, sırf kendilerini söz söylemeye değer buldukları için değer veriyorlar. Kendiliklerinin farkına varmaları gerekenlerin kendileri olduğunu bilmeksizin değil, umursamaksızın taşranın yapma çiçeklerinden bal devşirebileceklerini sanıp glikoz kazanlarında kaynamakla övü­nüyorlar. Kendi sesimizi taşrada bulamayız; taşrada sesimizin aksini de bulamayız. Akif merhumun dediği gibi, "Bizim o mütemeddin akvamın arazisinde bir karış toprağımız yok. Bize orada ne ektirirler ne de biçtirirler. Lâf anlayan beri gelsin!" diyeceğim ama bir türlü diyemi­yorum. Giden gelmiyor ki! Sesimiz eskisi gibi gür değil, çünkü sesimiz artık kendi sesimiz değil! Yapmacık, montaj bir ses. Kendini bilmeyen, haddini bilme­yen, bilmediğini de bilmeyen bir ses. Kendi sesinizi mi arıyorsunuz? Abdülkadir Geylanî hazretlerinin Vesile adlı manzûmesinden bir kısmını aşağıya aktardığım mısraları okumayı deneyiniz. Kim bilir belki, taşrada asla duyamayacağınız bu sesi bir yerlerden tanırsınız. Cenab-ı Aşk-Düccane Cündioğlu ...
·
38 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.