Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Ebedî ve anlamlı bir saadetten yoksunluk
"... (güzel) sonuç, takvâ sahiplerinindir."(Araf Suresi 128.Ayet) Saadeti, mutluluğu aramak, insan tabiatının önemli bir yanı dır. Hepimiz mutlu olmak isteriz - 'mutluluk' nasıl tarif edilir. tam olarak bilemesek de. Bu yüzden herhangi birine neden iyi bir iş sahibi olmak istediğini sorduğunuzda muhtemelen, "rahat bir hayat için yeterince kazanmak amacıyla" cevabını alırsınız. Eğer biraz daha ileri gidip neden rahatça bir hayat sürmek istediklerini sorarsanız muhtemelen, "çünkü mutlu olmak istiyorum" cevabını alırsınız. Bu cevapla tıkanır kalırlar çünkü mutluluk bir neticedir, vasıta-araç değildir. Son duraktır, fakat yolculuğun kendisi değildir. Hepimiz mutlu olmak istiyoruz ve mutluluğun kendisi dışında mutlu olmamızı gerektirecek bir sebebimiz de yok ortada. İşte bu yüzden bıkmadan, usanmadan, o nihai mutluluk haline ulaşmak için çabalar dururuz. Her insanın hikayesi kendine hastır. Kimileri ömür boyunca unvan peşinde koşar. Kimileri mükemmel bir bedene sahip olmak için spor salonlarında yorgunluk nedir bilmeden çalışır. Ailesinin sevgisini tercih edenler eşlerine ve çocuklarına bakmak için hayatlarını feda ederken, bazıları bitmez tükenmez iş döngüsünden kaçmak için hafta sonlarını arkadaşlarıyla parti yaparak geçirir. Listenin sonu yok. Fakat şöyle bir soru var: Gerçek ve anlamlı olan mutluluk nedir? Bu sualin cevabını daha rahat verebilmek için şöyle bir misal ortaya koyalım: Düşünün ki bu satırları okurken birdenbire uyutuldunuz ve uyandığınızda kendinizi bir uçakta buldunuz. Birinci sınıf kısmındasınız. Yemekler harika. Sizin en rahat bir biçimde seyahat etmeniz için tasarlanmış, yatak gibi bir koltuktasınız. İkramlar, hizmetler fevkalade. Size sunulan o bütün mükemmel hizmetlerden istifade etmeye başlıyorsunuz. Zaman tükenmeye başlıyor. Şimdi bir anlığına düşünün ve kendinize sorun: Mutlu olmalı mıyım? Nasıl olabilirsiniz ki? Öncelikle bazı soruların cevabını bulmanız gerekir. Sizi en başta kim uyuttu? Uçağa nasıl bindi. niz? Bu seyahatin gayesi nedir? Eğer bütün bu sorular cevap sız kalacaksa nasıl mutlu olabilirsiniz? Size sunulan bütün lüks hizmetlerden istifade etseniz de nihayetinde gerçek, anlamlı bir mutluluğa ulaşmanız mümkün olmazdı. Size ikram edilen o mükemmel tatlılar, sorularınızın önüne geçebilir miydi? Hayır, bütün bu ciddi soruları kasten yok sayarak ulaşılan ve sadece bir aldanmadan ibaret, geçici, sahte bir mutluluk olurdu. Şimdi ise bunu kendi hayatınız üzerinden düşünün ve kendinize sorun, mutlu muyum? Bizim varlığa gelişimiz, varoluşumuz, uyutulup bir uçağa atılmaktan hiç de farklı değil. Doğmayı, dünyaya gelmeyi, anne-babamızı veya nereden geldiğimizi biz tercih etmedik. Bazılarımız yine de bizi nihai mutluluğa götürecek cevapları aramıyor veya soruları sormuyor. Gerçek, anlamlı mutluluk nerededir? Bir önceki örneğimiz üzerinden düşündüğümüzde, mutluluğun, varlığımız hakkındaki birtakım kilit sorulara verilen cevapların ardında yattığını görürüz. Hayatın anlamı-gayesi nedir? Ölümden sonra nereye gideceğim? gibi sorular. Öyleyse mutluluğumuz, daha çok iç dünyamızda, kendimizi tanımakta ve bazı ciddi soruların cevaplarında gizlidir. Eğer mutlu olduğumuzu iddia ediyor ve aynı zamanda bu soruları sormamış veya herhangi bir cevap bulmamış isek, pek de anlamlı bir mutluluğa sahip değiliz demektir. Durumumuz, sarhoş birinin dünyanın bütün dertlerini geçici bir süreliğine unuttuktan sonra mutlu görünmesi gibidir. Hayvanların aksine, içgüdülerimizin bizi yönlendirdiği üzere hareket ederek tatmin olamayız. Hormonlarımıza ve salt fiziki ihtiyaçlarımıza itaat etmek, bahsettiğimiz sorulari cevaplamaz ve bize mutluluk bahşetmez. Bunun nedenini anlayabilmek için şu misal üzerine düşününüz: Diyelim ki kapısı olmayan küçük bir odada kilitli kalan 50 kişiden birisiniz. Elinizde sadece 10 somun ekmek var ve 100 gün boyunca yiyecek başka bir şeyiniz yok. Ne yapardınız? Eğer hayvani hislerinizi takip edecek olursanız kan dökülür. Fakat eğer hepimiz birlikte nasıl hayatta kalabiliriz? diye sorarsanız muhtemelen hayatta kalırsınız, çünkü hayatta kalmak için planlar yaparsınız. Bu misali kendi hayatınız üzerinden düşünün. Hayatımızda neredeyse sonsuz neticelere varabilecek birçok değişken var. Buna rağmen bazılarımız şehevî hislerin ve ihtiyaçların peşinden gidiyor. Gireceğimiz işler, bir doktora veya farklı bir ehliyet gerektiriyor olabilir ve arkadaşlarımızla yiyip içebilir, eğlenebiliriz. Fakat bunların hepsi salt hayatta kalma ve üreme içgüdülerine indirgenmiş durumdadır. Anlamlı bir mutluluğa gerçekte kim olduğumuzu anlamadan ve hayatın ciddi sorularıyla yüzleşmeden ulaşamayız.
Sayfa 61 - EKİN YAYINLARIKitabı okudu
·
39 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.