Gönderi

96 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
1984vari Absürt Bir Tiyatro Eseri: Largo Desolato
Zeki Demirkubuz’un bir söyleşisinde baskıcı bir toplumda ‘’insanın yabancılaşması’’ konusu üzerinden örnek verirken bahsettiği bir tiyatro metni
Largo Desolato - Buruk Ezgi
Largo Desolato - Buruk Ezgi
. Ben de duyar duymaz bu baskısı tükenmiş eseri bir sahaftan edindim hemen.
Václav Havel
Václav Havel
, Çek Cumhuriyeti’nin ilk cumhurbaşkanı ve dünyaca ünlü bir yazar ve aktivisttir. 1936’da Prag’da doğdu ve 2011’de orada öldü. 1968’deki Prag Baharı sırasında Çekoslovakya’nın demokratikleşmesi için mücadele etti ve 1977’de Charta 77 (77 Bildirgesi) adlı insan hakları hareketinin kurucularından biri oldu. 1989’daki Kadife Devrimi sonrasında Çekoslovakya’nın cumhurbaşkanı seçildi ve 1993’te Çek Cumhuriyeti’nin cumhurbaşkanı oldu. Eserleri, genellikle baskı altındaki insanların yaşadığı çelişkileri, korkuları, umutları ve direnişleri anlatır. Nobel Barış Ödülü adayı olan Havel, dünyanın en saygın edebiyatçılarından biri olarak kabul edilir. Havel'in 1984 yılında kaleme aldığı tiyatro eseri, toplumsal ve psikolojik süreçlerdeki mekanizmaları irdeleyerek modern dünyada insanın nasıl güdülendiğini sorgulayan muazzam bir baskı yönetimi eleştirisi. Metin, baskıcı bir ortamda yaşayan bir aydının kendi iç dünyasına ve çevresine yabancılaşmasını, kimlik arayışındaki çıkmazlarını, korku ve kaygının insanı nasıl zehirlediğini vurgulayarak alaycı bir dilde anlatıyor. Ana karakter Doktor Leopold Kopriva, kendi yazdığı metin yüzünden baskı altında olan bir akademisyen, yazar ve düşünür. Psikolojik baskıya ek olarak, dostlarının ve hayranlarının beklentileri de onun üzerinde ağır bir yük oluşturmuş; bu da yaşadığı sarsıntıyı, güvensizliği, paranoyayı ve alkol bağımlılığını tetiklemiş ve kendini sürekli olarak yeniden üreten bir kısır döngüye sürüklemiştir. Artık yazamaz hale gelmiş, hatta yazamamanın ötesinde, evinden dışarı çıkamaz duruma gelmiştir. Normal bir yaşam sürdürememekte ve çevresindeki insanların sürekli olarak farklı yönlerde çekiştirmesi, onun benlik algısını, yönünü ve yolunu kaybetmesine neden olur. Özünden kopuk, içi boşalmış, hiçliğe dönüşmüş bir varoluşun sembolü olan aydın karakterimiz hiç de yabancı gelmiyor aslında insana. Yaşadığımız toplumdaki entelijansiyanın ne kadarı gerçekleri konuşma cüretini gösterebiliyor? Daha uzaklara gitmeden, özele indirerek kendi penceremizden de bakabiliriz bu soruya. Aman o ne der, bu ne der diye diye gerçek benliğimizi bile topluma göre şekillendirmiyor muyuz? “Son zamanlarda içimde bir şeylerin yıkıldığı, sanki beni ayakta tutan bir direğin kırıldığı, ayağımın altından toprağın kaydığı, içimde bir şeylerin felç olduğu duygusundan kurtaramıyorum kendimi. Bana öyle geliyor ki, bazen kendim olmaktan çok kendimi oynuyorum.” Leopold’ün şu etkileyici cümlelerii en az bir kez gizliden gizleye kendimize fısıldamadık mı? İşte bu noktada bazı şeyleri sorgulayacak cesareti gösterip o göz yakan ışığı kabullenmemiz gerekiyor. Nev'i şahsına münhasır bir absürt tiyatro örneği Largo Desolato. 1984’ün absürt tiyatro uyarlaması yakıştırması bile yapılabilir. Samul Beckett, Eugène Ionesco, Harold Pinter gibi yazarların eserlerini ve tarzını beğendiyseniz bu kitabı da beğeneceğinizi düşünüyorum. Dilerim bir gün sahnede izleme şansını da yakalarım.
Largo Desolato - Buruk Ezgi
Largo Desolato - Buruk EzgiVáclav Havel · Can Yayınları · 199049 okunma
··
363 görüntüleme
Furkan okurunun profil resmi
Yine harika bir inceleme yazısı. Büyük bir keyifle okudum. Dilerim sürekliliği olsun! :)
Kayaberk İpek okurunun profil resmi
Teşekkür ederim Furkan. Çölde bir vaha niteliğindeki böylesi eserlere denk gelince bir iki kelam edesi geliyor insanın.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.