Gönderi

Vehhabi Faysal Bin Abdülaziz Kadar Olamadınız.
Gazzeli bir adamın Twitter'i: "Türkiye, Ürdün ve Mısır gibi kara koridorunda ortak ülkeler Gazze'lilerin açlıktan öldüğünü ve hayvan yemi yediğini gördüklerinde en azından İsrail'e ihracatı durdurma tehdidinde bulunabilirlerdi. Ama bunu yapmadılar. Allah sizi affetmesin!"‌‌ Geçmişe Dair Anekdot: Kral Faysal, 5-10 Haziran 1967'de 'Altı Gün Savaşları' adıyla tarihe geçen İsrail ile Arap ülkeleri arasındaki savaşta, Arapların büyük bir yenilgi almaları ve Kudüs'ün işgal edilmesinden derin bir şekilde etkilendi. Petrolü, İsrail'i destekleyen ülkelere karşı bir silah olarak kullanmak amacıyla, 9 Ocak 1968'de Beyrut'ta, dünya petrol rezervlerinin yüzde 60'ına sahip; Cezayir, Bahreyn, Irak, Kuveyt, Libya, Suudi Arabistan, Suriye, Tunus, Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır ve Katar'ı anlaştırarak, Petrol İhraç Eden Arap ülkeleri OAPEC'in (Organization of Arab Petroleum Exporting Countries) kurulmasını sağladı. 1969'da Fas'ın başkenti Rabat'ta, ilk İslam Ülkeleri Zirve Toplantısı'nın yapılması ve daha sonra İslam Konferansı Örgütü'nün kurulmasına öncülük etti. Dünyanın dört bir tarafından Muhammed Esed, Malcolm X, Muhammed Ali Clay, Muhammed Kutub gibi Müslüman şahsiyetleri ülkesine davet ederek, destekledi. Mısır'da Seyyid Kutub'un idam edilmesinden sonra yurt dışına çıkmak zorunda kalan İhvan-ı Müslimin (Müslüman Kardeşler) mensuplarını himaye ederek Suudi Arabistan'a kabul etti, bir çoğuna üniversite ve okullarda görev verdi. Ortadoğu'da, 5-10 Haziran 1967’de yaşanan Altı Gün Savaşı'nın yol açtığı yıkım ve büyük acılar devam ederken; 21 Ağustos 1969’da Mescid-i Aksa’nın bir Yahudi tarafından yakılması üzerine tüm Müslümanlara 'Cihat' çağrısında bulunarak, tarihe geçen bir konuşma yaptı: Kardeşlerim! Neden bekliyoruz? Dünyanın vicdana gelmesini mi bekliyoruz? Nerededir ki dünyanın vicdanı? Mukaddes Kuds-ü Şerif sizi çağırıyor. Kendisini kurtarmanızı bekliyor. Neden korkuyoruz? Ölümden mi korkuyoruz? Allah yolunda cihad ederek ölmekten şerefli ve daha faziletli bir ölüm var mı? Ey kardeşlerim bizim istediğimiz İslam milliyeti ve İslami uyanıştır. Arzumuz milliyetçilik, ırkçılık veya bloklaşmalar değildir. Çağrımız İslami çağrıdır. Allah yolunda cihad etmeyedir. Dinimiz, inancımız, mukaddesatımız ve harimi İslâm içindir çağrımız. Ne zaman, Haremi Şerifimiz’in (Kudüs'ün), mukaddesatımızın işgal ve tecavüz altında aşağılanmakta olduğunu ve orada günahla Allah’a isyan ve ahlaksızlıklar sergilendiğini hatırlasam; Allah’a halisane yalvarıyorum: Eğer bana cihad etmek ve mukaddes topraklarımızı kurtarmak nasip olmayacaksa, beni bu dünyada bir an bile yaşatma. 6 Ekim 1973’te, Mısır ve Suriye orduları, Yahudilerin Yom Kipur Bayramı günü İsrail’e saldırdı. Hiç beklemediği bir anda saldırıya uğrayan İsrail, tarihinde ilk olarak yenilgiye uğradı, Sina yarımadası İsrail işgalinden kurtarıldı. Her zaman olduğu gibi; “ABD ve Batılı ülkeler, yine İsrail’in yanında” yer aldılar. Akdeniz'deki ABD savaş gemileri harekete geçerek savaşı durdurdu. İsrail'in daha ağır bir darbe yemesi engellendi. Kral Faysal, İsrail’i destekleyen Batılı ülkeleri protesto etti. Petrol İhraç Eden Arap Ülkeleri Birliği (OAPEC)’in İsrail yanlısı ülkelere petrol ambargosu uygulaması çağrısında bulundu, çağrısı üzerine bu ülkelere petrol satışı durduruldu. 5 Ekim 1973’te OAPEC, ABD ile birlikte savaşta İsrail’den yana tavır sergileyen ülkelere petrol ihraç etmeyeceğini ilan etti. Suudi Arabistan Kralı Faysal bin Abdülaziz, petrol ambargosunu tarihe geçen şu sözlerle başlattı: Biz ve atalarımız hurma ve deve sütüyle yaşadık; yine öyle yaşayacağız! Petrol ambargosuyla uluslararası çapta büyük bir enerji krizi baş gösterdi. Durumu fırsat bilen OPEC (Petrol İhraç Eden Ülkeler Birliği) üyesi ülkeler ise, dünya petrol fiyatlarını yükselterek, başka bir krize neden oldu. Ambargo nedeniyle varili 1,80 dolar olan normal petrol ile varili 2,17 dolar olan yüksek vasıflı Libya petrolünün varili 11,65 dolara yükseldi. Ani fiyat artışı Batı Avrupa ve Japonya’da paniğe sebep oldu. Gelişmiş ülke sanayilerinin petrole bağımlı olması ciddi sıkıntılara yol açtı, petrolsüz kalan Batı ülkelerinde hayat felce uğradı. Bisiklet satışlarında patlama oldu. Kral Faysal, Time dergisine kapak oldu ve aynı dergi tarafından yılın adamı seçildi. Batılılar tarafından Faysal'ın, Pan-İslamist politikaları engellenmeye çalışıldı. Petrol ambargosu üzerine, dönemin ABD Dışişleri Bakanı Henry Kissinger; Kral Faysal’ı kararından vazgeçirmek amacıyla Suudi Arabistan’a gitti. Yahudi kökenli ABD Dışişleri Bakanı Henry Kissinger, anılarında Suudi Arabistan ziyaretini ve Kral ile görüşmelerini ayrıntılı bir şekilde anlatmaktadır: Kral Faysal oldukça sinirli görünüyordu, aramızda bir diyalog başlayabilmesi ümidiyle esprili bir dille ona; ‘Uçağımın yakıtı bitti, uçağın deposunu doldurmak için emir verirseniz, uluslararası fiyatından ücretini vermeye hazırız’ dedim. Kral gülümsemedi, kafasını yukarıya kaldırarak sert bir şekilde bana şunları söyledi: ‘Ben yaşlı bir adamım, ölmeden önceki tek dileğim Mescid-i Aksâ’da iki rekât namaz kılmaktır! Sen bu konuda bana yardımcı olabilir misin? Tabii ki siyonist Kissinger hiçbir yardımda bulunmadı! Bundan sonraki enerjisini kendilerine baş kaldırarak meydan okuyan bu 'yaşlı adam'ı yok etmeye harcadı. Kral Faysal, 25 Mart 1975 tarihinde suikasta uğradı. Sarayında yaptığı bir halk görüşmesinde ABD’den yeni gelen yeğeni, kardeşi Musa'id'in 31 yaşındaki oğlu Faysal bin Musa'id, kutlama bahanesi ile yanına sokularak tabanca ile iki el ateş etti. Ağır yaralanan Kral Faysal hastaneye kaldırıldı, ancak tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı. İlk günlerde hükümet tarafından, katilin akli dengesinin bozuk olduğu yönünde açıklamalar yapıldı. Sonradan yapılan muayenelerde ise akli dengesinin bozuk olmadığı tespit edildi, idam cezasına çarptırıldı. Cezanın infazı 18 Haziran 1975'te Riyad meydanında gerçekleştirildi. Katil, olayın perde arkası ve azmettiricileri ortaya çıkarılmadan idam edildiğinden, olayın üstü örtüldü; bugüne kadar da bu konuda ciddi bir araştırma ve soruşturmaya izin verilmedi. Aslında herkes işin aslını biliyordu! Dünya egemenlerinin işlerini bozan aykırı bir ses susturulmuştu. Hem de bundan sonra bu yola gireceklere ibret olacak bir şekilde! Evinin içinde ve yeğeninin silahıyla ortadan kaldırılmıştı. Gerisi teferruattı!
·
48 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.