Gönderi

74 syf.
·
Puan vermedi
·
5 günde okudu
Derin izler bırakan karamsar sonlar.
Zweig’in karamsar hikâyelerini topladığı bu kitapta, okuyucusunu her seferinde acı sonla, ruhunda derin izler bırakacak şekilde uğurluyor. Üslubunun akıcılığıyla birleşen sürükleyici kurguya sahip 5 farklı hayatta kendinizi unutacaksınız. Etkileyici finallerle uzun süre hafızalardan çıkmayacak bir etki yarattıysa da genel hatları unutmamak adına tüm hikâyelerin özetini aşağıya çıkarıyorum. - Ay Işığı Sokağı Kitaba ismini veren bu ilk hikâyede, yoksul ve gururlu bir kadınla evlenen bir adamın evlendikten sonra kadının gururunu incitip -istediği şeylerden mahrum bırakıp, daha çok yalvarmasını beklemesi- onu ezmekten zevk almasıyla pinti olarak nitelendirilip terk edilmesi sonucu yaşadığı sefalet süreci anlatılır. Kadın kötü yola düşmüştür, adamın hayatı boyunca yaşadığı pişmanlık kadının ahlaksızlıklarıyla dolu evinin kapısında ezik bir şekilde sürüp gitmektedir. Affedilmeyi beklemektedir fakat böyle bir şey olmayacaktır. - Leporella Kütükteki adı Crescentia olan Tirol bölgesi yerlisi 39 yaşındaki karakterimizin hayatı boyunca hizmetçilikle geçirdiği ömründe yaşadığı fiziksel ve ruhsal çöküntülerden bahsederek başlayan, kitabımızın en uzun öyküsü, onun bir Baron'un yanına hizmetçi olarak yerleştikten sonra kısmen değişen yaşamına değinir. Baron'un karısıyla yaşadığı çekişmelerle kötü giden evliliği onu macera arayışına yöneltir ve bu macera onun bu köylü kızına ilgi göstermesiyle şekillenir. Sahibine sadık köpek benzetmesiyle Baron'a sadakati ifade edilen karakterimiz, Baron'a kıskançlığından karısına düşmanca tavırlar sergilemeye başlar. Ev sahibimiz Baron'un bunalıp birkaç günlüğüne av seyahatine giderken dalga geçme amaçlı Leporella lakabını taktığı Crescentia'ya bu işten kurtulmalı cümlesini sarf etmesi, geldiğinde karısının ölü bulunmasıyla sonuçlanır. İntihar olarak nitelendirilen bu olayın gerçekleşmesinin asıl sebebini bir tek Baron bilmektedir. Efendisi Baronla yaşadığı duygusal yakınlık ile karakterinde ciddi değişimler görülen -daha neşeli, herkesle iletişim kuran biri hâline gelen - köylü kadınımız, Baron eve döndüğünde ondan uzak durmaya başlamasıyla eskisinden daha beter bir duruma gelir. Kızla iletişimi tamamen kesmek adına evine yeni aldığı uşak da kızın cinayete meyilli olduğunu söyleyince şüpheleri netleşen Baron, uşak aracılığıyla kadının işine son verdikten sonra polis raporunda intihar raporuna rastlar ve işten eve döndüğünde masasında kadına verdiği ufak tefek hediyeler ve verdiği maaşlardan biriktirdiği paraların bulunduğu küçük bir kutu bularak sarsılır ve öykümüz bu sarsıcı durumla sona erer. - Nişan İspanyollarla savaş hâlinde olan bir ordunun başındaki albayın yaşadıkları, kısa fakat etkileyici şekilde kaleme dökülmüş. Savaş boyunca İspanyol askerinin acımasızlığına sıklıkla denk gelen, yol arkadaşlarının canice öldürülmelerine şahit olan Fransız askeri konvoyu yaylım ateşine tutulunca kaçmak veya direnmenin mantıksız olacağını anlayan Albay, ağaçlıkların arasındaki karanlığa sığınır ve günler geçtikçe açlık ve susuzluğun yarattığı buhran ile aklına gelen çılgınca fikirleri uygulamaya koyar. Saklandığı yerin kıyısından geçerken öldürdüğü İspanyol askerinin üniformasını sırtına geçirerek yemek için kapı kapı dilenir. Birkaç gün içinde tekrar açlık ve susuzluk hissi kapısını çalar ve artık mantıklı düşünememektedir. Kendi ülkesinin askerlerinin kafile hâlinde geçtiklerini görünce sevinçten koşarak onlara atılır ve üniformanın azizliğine uğrayarak vahşice can verir. Kendi üniformasından kesip aldığı savaş nişanını elinde gören Fransız askeri bunu onuruna yediremez ve beynini parçalayarak tanımadıkları kendi albaylarını daha da tanınmaz hâle getirerek cesedini tarlaya savururlar. - Leman Gölü Kıyısında Olay Fransa’daki Rus birliğine bağlı firari bir askerin ailesine ulaşmak için gösterdiği mücadele anlatılıyor. Mücadelesine bir balıkçının onu çıplak olarak el yapımı bir sandalda bulmasıyla tanık oluyoruz. Dilini anlayan bir otel müdürü ile ailesine kavuşacağına dair umudu artan askerimizin tüm çabaları sonuçsuz kalır. Bu süreçte davranışlarıyla yöre halkını etkilemeyi başarır fakat savaş devam ederken yerleştirildiği otelden bir yere ayrılamaz. Artan özlemiyle birlikte kavuşamama umutsuzluğu onu bulunduğu yer olan göle tekrar sürükler ve orda yöre halkının verdiği kıyafetleri kıyıya çıkartmış bir hâlde ölü olarak bulunur. - Avare Lise 1’de sınıf tekrarı yapmış biri olarak bu hikâyedeki Liebmann karakterinde kendimi bulduğumu söyleyebilirim. Yaşadığı sene kayıplarıyla -2 sene- kendinden küçüklerle aynı sınıfta okumak zorunda kalan karakterimizin bu duruma düşmesini kendi içinde anlamlandırması konu ediliyor. Bundan öğretmenini sorumlu tutarak ona karşı kin besliyor ve içindeki kin bir gün taşıp öğretmenle sert münakaşaya sebep oluyor. Hayatının mahvolduğunu ve ailesine nasıl hesap vereceğini düşünen karakterimiz durumla başa çıkamıyor ve diğer hikâyelerdeki 3 karakter gibi intihar ediyor.
Ay Işığı Sokağı
Ay Işığı SokağıStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202167,7bin okunma
·
61 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.