Gönderi

192 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
Yaşamın Saçmalığı ve C. 'nin Baba Nefreti Hakkında (SPOILER!!!)
C.’nin çocukluk günlerinde geleceğe arızalarla taşınan anılarla biçimlenmiş baba nefreti, babaya benzeme korkusuyla beslenecek, ama olgunluk çağında kaçınılmaz biçimde babaya benzeme biçimine evrilecektir. C.’nin yaşamına kılavuzluk etmesi gereken babası, bu toplumsal ve psikolojik rolünü bütünlüklü olarak ihmal etmekle, aslında oğlunu yalnız sağ iken dahi ‘baba’sız bırakmamış, aynı zamanda kendi şahsında onda babalık kurumuna karşı topyekûn bir infial uyandırmıştır. Hem babasız kalmak, hem de ömür boyu baba gölgesinden kurtulamamak, C.’nin, romanın anlatı zamanında, yirmi sekiz yaşına değin yaşadığı trajedinin temel nedenini oluşturur. Bunun neticesinde babanın temsil ettiği, kendisinden olmasını istediği her şeye; adam olmaya, aile değerlerine, toplumda saygınlık kazanmaya, birikim sağlamaya karşı nefret geliştirir. Babasının tepkisini çekmek, öfkesinin muhatabı olmak için kişiliğinin bir parçası olmadığı halde, ev ve okulda saldırgan tutumlar içine girer, kavgalara karışır, okulda kavgalarla adını duyuran başarısız öğrenci olur, babasından öç almak niyetiyle, dayak yemeyi hak edecek davranışlar sergiler. Yatılı okul günlerinde kendisini nadiren ziyarete gelen babasıyla bir tür diyalogsuzluk yaşar, birlikte oldukları kısa süre bile onun kurtulması çok zor anlarından birine dönüşür. Aylak adamın, çocukluktan beri geliştirdiği ve yaşamının geri kalan kısmında da sürdürmesi beklenebilecek bu karşı duruşun, onu yaşamın anlamsızlığı düşüncesinde sabitleyeceği de muhakkaktır. C.’yi saçma olanla burun buruna getiren toplumsal eleştirileri, hep şimdi’ye yöneliktir ve geçmişine yapışık bir kara gölge gibi duran baba nefretinden beslenir. C.’nin, toplumun ‘şimdi’sinde geçerli yaşam biçimine eleştirileri acımasız bir dil içerir. Bu, hem onun insanların yaşam biçimini eleştirirken kullandığı nitelemelerden, hem kimi zaman bireysel ilişkilerinde saldırganlaşmasından hem de uğradığı saldırılar karşısında öç duygusuna kapılmasından anlaşılır. Sözgelimi kendisini vuranları takip eder, onlara benzeyen bütün insanlara karşı nefret geliştirir, yediği dayağı toplumun inşa biçimine karşı sürekli tahammülsüzlüğünün gerekçelerine dönüştürür. Bazen de uğradığı saldırılar karşısındaki tutumu, edilgenlik arz eder, söz gelimi kendisini vuran adamla ilgilenmez bile. Ama nihayetinde toplumun değerlerine karşı baba odaklı bir yabancılaşma, karşı duruş ve nefret türündeki tutumları her zaman etkindir. C.’nin, bu haline karşın, toplumda bir suçluya dönüşmesinin önündeki temel engel, onun eğitimli olması iken babasından kalan yüklü mirasın da bu engeli kuvvetlendirdiği söylenebilir. Kişisel gelişim çizgisine bakılırsa, sözü edilen miras ve eğitim durumu olmazsa, C.’nin potansiyel bir suçlu adayı olarak büyüdüğü öne sürülebilir. Belki ekonomik düzeyiyle uyarlı bir eğitim gördüğü söylenemez, ancak ilişki geliştirdiği kişilerle kimi zihinsel paylaşımları ve yaşamının rahatlığı, sıkıntı nedeni olabilecek izole edilmişlik durumunu bir anlamda iyileştirir, kendisine ya da başkalarına zarar vermesini önler. C.’nin, her ne kadar var oluşunu toplum karşıtı bir çizgide konumlandırmışsa da, karşısında yer aldığı toplumca kayda değer görüldüğü ya da umursandığı söylenemez. O, İstanbul sokaklarında zaman tüketen bir aylak ve çok seyrek de olsa gündelik gereksinimleri gereği ilişki içinde girdiği kimseler için belirsiz bir figürdür, görünüm ve kayboluşları, bu ilişkilerin işleyişinde belirginlik kazanmaz. Çok dar olan çevresi ile de bilinçli olarak kalıcı ilişkiler geliştirmez. Görünümleri zaten silik iken o, bu görünümün, daha doğrusu kentsel yabancılaşmışlık içindeki görünmezliğini bile isteye arttırır. Uzun süreli ilişkilerini bilerek kesintiye uğratır ki bunlar da çok kısa ömürlüdür. C.’yi trajik, yaşamını saçma kılan; onun hem sokakları dolduran kalabalıklardan farksızlığının, hem de ‘sürü’ dışında bir konumunun olmadığının bilincinde oluşudur. C., sokaktakiler gibi ayak bastığı yerlerde iz bırakmaz, yaşamı misafir edasında yaşar ve köklü ilişkilerden özellikle kaçınır. Bu bir yandan babasıyla olan bağına isyanından beslenirken, diğer yandan da ilkinin bir sonucu olarak toplumla alışverişini kilitlemişliğinden kaynaklanır. KAYNAK VE DAHA FAZLASI İÇİN: acikerisim.bartin.edu.tr/bitstream/handl...
Aylak Adam
Aylak AdamYusuf Atılgan · Can Yayınları · 201960.2k okunma
·
39 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.