Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

392 syf.
·
Puan vermedi
·
17 günde okudu
-Spoiler içerir- Bildiğim hiçbir masala benzemeyen bir masaldı bu okuduğum Hayatım boyunca duyduğum en gerçek masaldı. Bir İstanbul masalı , bir Türkiye masalı ve hatta kocaman dünya içinde oynanan oyunların en gerçek masalı.. Masallar hepimizin bildiği haliyle bir nasihat ile biter, içerisinde büyük dersler taşır. Peki siz hiç yaşadığınız çağı bir masal formunda dinlediniz mi? Kitabı ilk sayfadan son sayfaya kadar okuyup bir kenara bıraktığımda "Türkiye'de geçmişimiz ve geleceğimizle büyülü bir masal dünyası içindeymişiz meğer." aydınlanması yaşadım. Yazar Kurt ve Boğa isimli iki krallığın birbiriyle olan temaslarını masal tadında işliyor sayfalara. Diğer kralcıklara hakim olma arzusuyla tüm toprak parçalarına göz koymuş olan Boğa Krallığı, hırsı ve sınır tanımazlığı ile adeta bir krallık sofrası gibi önünde serili olan harita üzerinde açlıktan akan salyalarıyla keyfince gezdirdiği parmağını Kurt Krallığı üzerinde durduruyor ve onu tek bir lokmada yemek için baştan çıkarıcı "büyüyü " yani manipülatif hamleyi devreye sokma planları yapıyor. Boyun eğdirmenin verdiği zevkle büyülenmiş halkların irade güçlerini kırıyordu. Ak olana kara, kara olana ak diyecek kadar gözlerine perde çekilen halklar, sefalet ve acizlikle yaşarken üstüne bir de zenginlik içinde yaşadıklarına da inandırılıyordu. Kurt Krallığı'nın "gerçeklere" bu denli kör kalmak istemesi karşısında havsalam şaştı. (Bu durum bana, yönetildikleri yöneticiler tarafından yüksek yaşam standartları içinde yaşadıklarına ikna edilmiş başka bir halkı daha hatırlatıyor :) ) Bu kitap, sunduğu masal atmosferi içinde aslında Boğa Krallığı'ndan hiçbir farkı olmayan günümüzün büyük güçlerini ve onların Kurt Krallığı yani Türkiye üzerindeki planlarını farklı bir kurguyla aktarıyor. Bu kurgunun içerisinde birçok gerçek unsur ve kişilikler bulunduğu gibi bir o kadar da fantastik motifler bulunmakta. Kahraman ve hâkim bakış açısıyla aktarılan olayları okurken Istanbul'un kültür zenginliği içime aktı durdu. İstanbul; tarihiyle ve günümüzdeki önemli pozisyonuyla dünyanın gözünü diktiği, ulaşılmak istenen cazibeli bir sevgili gibi tüm asaleti ve endamıyla yükseliyor anlatı içerisinde. Kimselere yüz vermeyen bu yüce sevgilinin kutsal nimetlerine ulaşmayı sağlayacak şifrelerin peşine düşmüş olan Erhan karakterinde, kendinizden birçok şey bulacaksınız. Sakin ve yalnız bir yaşam süren, aydınlatılmamış olanın sır perdeleri peşinde iz süren , araştırmalar yapan, gün yüzüne çıkardığı keşiflerini TV kanallarında tartışmalara açan bu karakterle bir maceraya atılmış hissediyorsunuz kendinizi. Onun zihnindeki düşüncelerden, yaptığı sorgulamalardan,kendisiyle giriştiği içsel hesaplaşmalardan bir parça bulacaksınız kendinizde. Istanbul'un farklı semtlerinde yaptığı uzun yürüyüşlerinin yanı sıra bir de zamanı ve mekânı aşarak yaptığı zamanlar arası yolculuklarına hayretle, heyecanla , merakla eşlik edeceksiniz. (Zamansal yolculuklar içerisinde en çok Mustafa Kemal Atatürk ile olan karşılaşma beni çok duygulandırmıştı.) Girdiği sahaf dükkânlarının tozunu onunla birlikte içinize çekip, boğazın serin sularında ilerleyen vapurlara onunla birlikte yetişmeye çalışacaksınız koşar adım. Ayasofya'yı görmek isteyecek, Erhan karakteri ve Masalcı'nın arkasına takılıp tüm düşman şövalyelerden kaçıp gizlice karanlık dehlizlerin içerisinde duvarlarla konuşup onlara kulak vermek isteyeceksiniz. Kutsal emanetlerin ve Istanbul'a dair tüm şifrelerin çözülme yolculuğuna surüklenerek, gerçekleşen tüm esrarengiz olaylar içerisinde Erhan karakteri ile aynı psikolojik duygulara kapılarak kendimi zaman zaman unuttuğum anlar çok oldu. Nefes alışverişlerim adeta karakterle bir oldu. Kimi zaman da yakıcı soluğunu ensemde hissettim şövalyelerin. Kitap zekice hazırlanmış bir kurgunun yanı sıra felsefî, tarihî, psikolojik, fantastik, dinî , kuantum fiziği gibi birçok alandan beslenerek yazılmış. Erhan karakteri ile masalcı arasında geçen diyaloglarda altı çizilebilecek anlam derinliği yüksek birçok cümleye rastladım... Bu diyalog bölümleri hayata dair , an'ların gerçekliğine dair farklı düşünme kapıları da açıyor. Bu kitabı bitirdikten sonra çok şeyi sorguladım: Tarihimizin, değerlerimizin, kültürel unsurlarımızın önünde geçit vermez güçlü bir kalkan olabilmek için neyi bekliyoruz ve bunca zaman neyi bekledik? Bu topraklardaki köklü geçmişimizin farkına varabiliyor muyuz? Bizi gelecekte neler bekliyor? Karşımızda aç kurtlar gibi pusuda bekleyen yutucu Boğalar karşısında duruşumuzun sağlamlığı ne derecedir? Dünyanın oynadığı oyun içinde bizim safımız neresi ve biz kendi çıkarlarımıza sahip çıkabiliyor muyuz? Kurtlar sofrasında korkudan titriyor muyuz yoksa kendimiz olabilme cesaretine zaten sahip miyiz? Kitabı herkesin okumasını gerçekten çok isterim. Ben yine epik müzikler eşliğinde yaptım okumamı. Film tadında bir masal yarattım kendime böylece . Kitabın 2.serisiyle devam edeceğim. Yazarın kalemine sağlık. Herkese iyi okumalar :) Kitapta beğenerek altını çizdiğim birkaç cümle: İnsanlar kolay olanı seçmiş ve kandırılmayı kabul etmişler. İnsanın acısı neredeyse canı oradadır. İyi ki çıktın karşıma .Kalbim bir lunapark şimdi. Ne eşsiz bir huzurmuş meğer yalnızlık! Tehlikeden habersiz olmanın mutluluğu eşsizdi. Cehalet gerçekten mutlulukmuş. Görmen gerekenleri zamanında görmezsen bir daha geriye döndüğünde onları bulman daha zor olur. Aslında her kitap kendi sahibini seçer.
Masalcı
MasalcıErhan Altunay · Destek Yayınları · 2016823 okunma
·
72 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.