Gönderi

6 ŞUBAT' TA BİR ÇOCUK MASALI
Bu cümleden ne anlarsınız bilmiyorum ama her şey olması gerektiği gibiydi. Farklı, olağanüstü, olmaması gereken, eksik ya da yanlış tek bir şey yoktu. Şubat soğuk bir aydır. Hem de çok soğuk. Ama buna rağmen biz çocuklar çok severiz bu ayı. Çünkü kış, kar getirir biz çocuklara; kar da eğlence, oyun, mutluluk. Bir de okul tatili de bu aya denk gelir. Hem tatil hem karlı günler bulunmaz bir mutluluk kaynağıdır bizim için. Büyük tepeler vardır bizim orda. Upuzun, ta yükseklerde. Yazın tam bir işkencedir bu tepelerden inip çıkması. Hele de elimizde yük varsa daha büyük işkence olur. Ter damlaları alnımızın iki yanından göğüslerimize kadar kayar durur ardı ardınca. Su ne büyük ihtiyaçtır o an ama sıcağın verdiği bitkinlikten onu bile taşıyamaz hale geliriz. Ancak kışları, hele de şubatta öyle mi? Çıkması elbet yine zordur o tepeleri ancak inmesi pek zevklidir. İnmesi dediğim kayması tabii. Poşetle, lastikle o an elimize geçen ilk şeyle öyle güzel öyle mutlu kayarız ki o tepelerden inanamazsınız. Soğuğa hiç aldırmayız yeter ki keyfimizi bölmesin. O tepelerden öyle büyük mutlulukla kayarız ki tepeyi çıkarken de hiç yorulmayız. Heyecanımız, gözlerimizin ışıltısı unutturur bize bacaklarımızın ağrısını. O an tek bir düşüncemiz vardır: bir an önce en tepeye çıkıp bir an önce kendimizi aşağı bırakmak. Kayarken yüzümüze çarpan o soğuk rüzgarı en içimize kadar hissetmek ve bununla mutlu olmak. Sonra atletimize kadar ıslanmış şekilde ama yine de gülerek gözlerimiz ışıldayarak evimize dönmek. Annemizin sıcak ve sevgi dolu kollarında ısınmak. Tatlı, küçük kızmalar ve endişeli söylemlere de maruz kalsak huzurlu olmak. Şubat ayı demek işte bunlar demektir bizim memleketimizde. Alabildiğine mutluluk, güven ve huzur. Dışarısı soğuk da olsa evimizin içinde sıcacık bir yuva. Ne büyük iç ferahlığı, ne büyük gönül rahatlığı değil mi? Bu sefer öyle olmadı biliyor musunuz? Ben ve arkadaşlarım bahsettiğim güzel anların hayaliyle uyuduğumuz bir şubat gecesinin sabahında uyanamadı. Bazılarımız uykumuzdan, bazılarımız kabusumuzdan uyanamadık. 5 şubat o kadar normal bir gündü ki inanamazsınız. İnsanlar, hayvanlar, çiçekler, ağaçlar... Her şey ama her şey çok normal, çok güzeldi. Çok soğuk bir gündü ama tam olarak bahsettiğim gibi bir gün değildi. Çünkü o gün tatilin son günüydü. Ertesi gün okula gidecektik. Kaymaya gittiğimiz bir gün değildi, ertesi gün kayacağız hayaliyle de uyumamıştık. Tekrar kaymak için sonunu bekleyeceğimiz haftanın başlangıcıydı ama inanın bu bile o kadar heyecan verici bir şeydi ki bizim için. Geri sayıma başlayacaktık. Ama bilmiyorduk ki hiçbir zaman sayamayacaktık. Ertesi gün başka bir dünyada buldum kendimi sanki. Zaman durdu, hayat durdu, değer verdiğimiz her şey bir anda yitip gitti sanki hiç olmamış gibi. İnsanlar öldü ama daha kötüsü ne biliyor musunuz insanlık öldü, umutlar kayboldu ama daha kötüsü ne biliyor musunuz umut etmeye değer bir şeyler olacağına dair inancımız kayboldu. Herkes gitti gidilecek hiçbir yer olmamasına rağmen; herkes sustu tam da konuşulması gerekirken. O gün çok kar yağdı. Ben hayatımda ilk defa kar yağarken heyecanlanmadım, kar yağdı diye mutlu olmadım; sadece ağladım.
·
1 plus 1
·
53 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.