Gönderi

292 syf.
·
Not rated
·
Read in 31 days
Eski Bir Dosta Rastlamak Gibi
Romantik bir kitap olarak başlama izlenimi verse de toplumcu gerçekçi eleştirileri durumları da içinde barındıran bir kitap olarak her ikisini içinde barındırıyor. Bireyi, kişinin kafasının içindeki duyguları anlatan kitaplar benim için her zaman daha etkileyici olmuştur. Toplumdan, dünyadan bir şeyler bulunduran her eser benim için biraz değer kaybediyor. Bu kitap biraz da şu klasik "sanat sanat için mi toplum için mi" sorusunun değerlendirilmeai gibi. Özlenen o eski yazlar var kitapta. Her şey değil. Hafif bir bulur var gibi . Bunu biraz da Kahramanı Vedia 'ya sorduğu soruların tam karşılığını alamıyor olması neden oluyor. 2-Kitabı okumanın çok değişik bir tadı var. İnsan o an okurken eski, silik silik olmuş anılarını, eski günlerini düşünürken yaşadığı duyguyu hissediyor. Geçmişin o güzel, özlenen yazları gibi. Biraz da kafamızda kurduğumuz o çok özlenen ve asla ulaşılamıyan aşkı aramak gibi. İlgimi çeken durumlardan biri de Melih Cevdet'in kullandığı, daha önce başka yerlerde rastlamadığım kelimelerdi. Farklı kelimeler Tanıtlamak,yansıtmak, sevi (siz), bili(siz) Kitabın bireyin ruhsal halini anlatımının yanınından toplumcu gerçekçi tartışmalara girmesi biraz da roman karakterlerinin tartışmlarının yansıması aslında. Ana karakter bireyci olarak amcasını suçlarken aslında kendisi geldiği köyde son derece bireyi, kişiyi anlatan bir yaşam kuruyor. Resim yapıyor, duygusal durumlar yaşıyor ve bunlar tamamen bireysel. Kendisi önceki geldiği yerde toplumsal olaylara girdiği anlaşılıyor. Bireyci olarak suçladığı amcası ise köyde toplumu değiştirecek, hayat standartlarını yükseltecek işler yapıyor. Tabi bu karakterimizin geldiği şehirdeki toplumsallıktan uzak bir bireycilik. Kitapta sanatlı anlatım da mevcut. Büyülü bir anlatım var. Gerçekçi bir anlatım da var ama totalde büyülü gerçekçi olmuyor. Gerçeklerin çok gerçek olması büyülü anlatıma geçince kitapta o anda yakalamaya çalışılan büyülü atmosferin kurulmasını güçleştiriyor. Keza bazı bölümlerde bu Sanatlı anlatımla atmosfer yaratılıyor (Özellikle Kahraman ve Vedia olan kısımlarda) ardından köyün ve Dayı'nın gerçekliğine çok met bir geçiş olunca biraz önce kurulan o büyülü havanın atmosferi hemen dağılıveriyor. Bu yönden ben komple bir büyülü gerçekçi bir anlatımı tercih ederdim. Ayrıca büyülü gerçekçi dediysem bu Yaşar Kemal gibi doyurucu seviyede plan bir şey değil. Daha hafifi, daha seyreltilmişi. Belki de Melih Cevdet Anday bunu hafif vererek gerçekçi kısımlara geçişlerde yaşanacak sınırlardaki pürüzleri en aza indirmeyi hedeflemiştir. Kitapta hep bir giz var. Okuyucuyu merakta bırakan bu gizler çeşitlendirilmiş. Kahramanın köye gelme sebebi, Vedia 'nın özel hayatı, köylülerin anlatıcı kahramana bir şeyleri hep yarım yamalak söylemesi, Dayı' nın Vedia 'a karşı tutumunu tuhafllığı hep okura bir merak salıyor. Bunların bazıları anlatımın içinde kendiliğinden ortaya çıkarken bazıları için özellikle o açıklanma anının gelmesini bekliyoruz. Burada gerçekten acı çeken bir kişi var, o da dayım. "Kahramanın başımdan beri büyük bir tutkuyla Vedia 'ya olan tutkulu aşkın kalmadığını bittiğini görüyoruz. Çünkü Dayı Vedia' yı gerçek bir aşkla seviyor. Onu hayattaki güç, umut kaynağı olarak görüyor. En kötü durumlardan çıkış anahtarı olarak görüyor. Kahramanımızın kitapta Vedia ile aşkı yavaş yavaş gelişse de Vedia 'nın gidişi onu Dayı' nın bu gidişe üzülmesi kadar üzmüyor. Bunu kahramanımızın ağzından okuyoruz. Ayrıca kitabın Everest yayınlarındaki kapağına değinmek istiyorum. Kapak çerçeveletip duvara asmalık. Biraz da American Beauty filminin afişini anımsatıyor. Orada da Kevin Spacy "nin kendinden oldukça küçük lisede okuyan bir kıza romantik ilgisi vardı. Burada da Dayı'nın Vedia' ya bir ilgisi olduğu anlaşılıyor. Kitabı tamamen düşündüğümde kitabın ortalarına kadar oldukça sevmiştim. Bireyin ruhsal dünyasını anlatan bir tarzı vardı. Üslubuyla da yakalanan bir atmosfer vardı. Oldukça keyifli gelmişti okuması. Ama dünyeviliğin çok fazla girmesi bende oluşan bu atmosferi dağıtı ve beni hemen gerçek dünyaya getirdi. Yukarıda da bahsettiğim gibi özlenen o eski yazlar vardır ya, tekrar tekrar yaşanmak istenen kitap beni bu net olmayan anlatım tarzıyla oralara götürmüştü. Bu güzel tarafları nedeniyle kitabı tekrar okumayı düşünüyordum ancak bu hava kitabın son kısımlarında oldukça dağıldığı için vazgeçmeme neden oldu. Ve sonu pek olamamış gibiydi.Başka bir son, bir şekilde bir yerlere bağlanan bir son çok daha iyi olabilirdi. Kitapta net cevaplar vermeyen bir Vedia vardı, bu belirsizlik, gizemler, bilinmeyenler kitapta hep vardı ama kitap biterken daha doyurucu bir bitiş olmalıydı bence. Bir şekilde hızlıca, paldır küldür bir son yaşandı. Nerdeyse odak noktamız olan Vedia 'yı en sonunda tatmin olmuş bir şekilde zihnimizde var olamıyor. Kitap bende yarısına kadar çok etkileyen, büyük beklentilere sokan bir kitap oldu ancak devamının gidişatı beni üzdü. Çok sevdiğim bir şeyin tamamına varamaması gibi, çok içten bir şekilde üzüldüm.
Raziye
Raziye
Melih Cevdet Anday
Melih Cevdet Anday
Raziye
RaziyeMelih Cevdet Anday · Everest Yayınları · 2023417 okunma
·
1 plus 1
·
142 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.