Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

157 syf.
·
Puan vermedi
İmgelerin yoğun olarak kullanıldığı eser sürrealist bir tarzda yazılmış. Madde -ruh ikileminin yanında nefis mücadelesi,  bastırılmış duyguların,  arzuların,  isteklerin  ruhla birlikte tezahür etmesiyle vücut bulmuş. Bir tür günahlarını başka bir şekilde sunmak gibi. Şeyh Galip, " Hoşça bak zâtına kim zübde-i âlemsin sen " diye dile getirdiği insanın alemin özü oluşu, her şeyin insan temeline dayandığını ve tüm alemin insan için düzenlendiğini dile getirmiştir yazdığı beyitte. "Gerçekten Biz Âdem evlatlarını şerefli kıldık, karada ve denizde kendilerini taşıyacak vasıtalar nasib ettik, onlara helâl ve hoş rızıklar verdik ve onları yarattığımız varlıkların çoğuna üstün kıldık."(İsra,17/70) Ayette açıkça beyan ettiği gibi insan yüce bir varlık olarak yaratılmış ama o kendini aşağıların aşağısına çekmektedir nefsani duygularına yenilerek. Yazar da bu ikilemi işler, beden ve ruh ayrılır. Ruhun işlediği günahın cezasını beden yanarak öder. Günahlarının bedelidir. İslam'a göre ahiret inancı,  cennet ve cehennemin varlığına inanılır. Cehennem günahların çekildiği   yanilan, yakılan,  arınılan yerdir. Tuba ağacı da cenneti temsilen kullanılmıştır. Yollarda koşarak bir çıkış arar, çıkacağı yolu bulmakta zorlanır, karanlıkta ilerlemekte zorlanır, meydan mahşeri anımsatır,  herkesin toplandığı yer olmasına rağmen kimseler yoktur. Bir hayrat bulur ama günahkar ruhlar hayır için yapılan çeşmeden içemez. Susar susar, bir eve girer evde gördüğü çocuk kendi nefsidir. Gördüğü sürahiden içtiği su aslında,  içmemesi gereken haram olan alkoldur. Her ne günah işlediyse onu içtikten sonra olmuştur. Yağmur yağmasını ister, yağmur arınma isteği,  susuzluğunu giderecek ama kendini de temizleyecek yağmur. Bir tür bilinç altındakilerin rüya olarak görülmesi olayı. Bilinç her şeyi saklı tutar. İstenildiği yerde ya da baskıdan kurtulduğu yerde ortaya döker. Dönemi düşündüğümüzde ve Ahmet Hamdi 'nin ilk hikayesi olduğunu göz önüne alarak değerlendirdiğmizde, bazı duygu ve düşünceleri doğrudan vermek yerine bir başka kılıfa büründürerek yazmak toplumsal bir tepkiden çekinceden doğmuş olabilir. Kullandığı kelimelerin bir kısmı günümüzde kullanılmayan Osmanlı zamanında kullanılan ve günümüzde anlaşılması zor olan kelimelerdir. Bu da anlatımı kapali bir hale getirmiş , kolay okunulmayan bir eser yapmış. Dili ağırdır. Anlatımı dolaylı. 1943 yılında yayımlanmış olmasına rağmen,  anlatım şekli olarak modern yapıdadır. Sürrealist bir eserdir.
Abdullah Efendinin Rüyaları
Abdullah Efendinin RüyalarıAhmet Hamdi Tanpınar · Ahmet Halit Kitabevi · 1943276 okunma
·
62 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.