Gönderi

1128 syf.
·
Not rated
Paul Auster, 4321 hacmi büyük bir roman. Yazar romanında, kahramanı Ferguson'un  hayatını konu edinmiş, bir bakıma kendi hayatını. Yazarın kendi hayatı ya da olmasını istediği hayatı şeklinde olduğu düşüncesi hakim oluyor okurken. Salt düz bir anlatı değil. Romanda yazar ayrıntı konusunda mübalağa yapmış diyebiliriz.Gereksiz çok fazla ayrıntı kitabın hacmini şişirmiş. Okurken biraz akıştan koparacak kadar duygularını , düşüncelerini, mekan tasvirlerini, Ferguson'un konuştuğu,  karşılaştığı   tanıştığı  herkesle ilgili ayrıntı vermesi hem konu hem isim karmaşasına neden olmuştur. İzlediği filmler, okuduğu kitaplar, hocalarının isimleri, arkadaşlarının isimleri, akrabalarının isimleri  gibi.. Ferguson'un ailesiyle ilgili giriş,  isim sorunu, ABD' ye nasıl yerlestikleri konusuyla başlayıp, anne babasının tanışma ve evlenmeleri anlatılıyor. Burada Ferguson annesinden gördüğü ilgi, alaka, yakınlık,  sevgiyi babasından görmemesi,  babasından uzaklaşmasına neden oluyor. Babasının sürekli işleriyle meşgul olması,  yazarın onu iş yerinde yakarak öldürmesiyle bitiyor. Diğer bölümler de " babası ölmeseydi nasıl olurdu?" diye devam ediyor ve yeni hayat ve aile tasvirleri yapılıyor. Ferguson yazar olmak istiyor ve kitap yazma çalışmaları yapıyor.Yazdıklarını arkadaşlarıyla, okuduğu okul hocasıyla paylaşıyor ve kitapları basılıyor. Kitaplarında ailesinin hayatını ele alıyor.Ve kendi yaşamını. Hem okuyor hem gazetecilik yapıyor ve başka işlerde de çalışıyor. Gazeteciliği annesinden geçen bir meslek ve onun yardımıyla başlıyor.Ferguson annesini tapacak kadar seviyor. Romanda çok fazla ayrıntı ve cümle kalabalığı olmasına rağmen oldukça akıcı ilerliyor. En can alıcı noktası kitabın son bölümünde  yazarın 4 tane Ferguson ya da Archie ile ayrı ayrı hayat hikayesi oluşturduğunu ve bunu eserlerinde yazdığını dile getirmesi. Eserin adı da oradan geliyor.4 tane Ferguson her bölümde farklı bir hayat yaşayıp farklı bir şekilde ölüyor. Salt bir hayat tasviri  ya da anlatısı yapmıyor dedik. Romanda birçok konuya da değiniyor. Kennedy ' nin ölümü,  Nixon ' un seçilmesi, Amerika'nin Vietnam Savaşı,  siyahilerin( zenci) öldürülmesi suçsuz yere, ırkçılık ( hat safhada), MalcolmX gibi birçok konuya da değiniyor. ABD 'nin gerçek yüzünü,  arka plandaki ABD'yi bölümler arasında ve gazeteci kimliğiyle anlatıyor. ABD'nin gazeteciler için basın özgürlüğü yasasının da kime göre olduğunu,  görev başında olan gazeteci Ferguson'un  öldüresiye dövülmesiyle anlıyoruz. Gençlerin askere gitmemek için, savaştan kaçmak için intihar etmeleri ya da çürüğe çıkmak için raporlar almalarıyla ilgili savaş karşıtlığı dile getiriliyor. Ayrıca savaş karşıtı gösteriler yapan öğrenciler,  okullarda eylem yapanlar ve polisin onları suçlu göstermek için okuldaki her şeyi kırıp döküp öğrencilerin üzerine suç atarak onları tutuklamaları  da ilginç konulardan biri. Roman modern yapıda yazıldığı için hatta post modern diyebiliriz ve ahlaki açıdan değerlendirilir mi bunu okurlara bırakalım. Paul Auster kendi hayatından da eklemeler olduğunu dile getirmiş ki bu oldukça doğal bir durum. Yazarlar eserlerinde; çevrelerini,  kendi kültürel yapılarını   dönemin kültürünü,  sosyo ekonomik, siyasi durumunu , iklimini , coğrafyasını  aile yapısını, yaşam sitilini,  giyim, dini inanış...gibi birçok konuyu da yedirerek aktarırlar. Bu romanda da ABD yaşamını,  Newyork,  gezmeye ve okumaya gittiği Paris oldukça ayrıntılı bir şekilde ele alınıyor. Teknik olarak oldukça uzun cümleler kullanmış. Noktası nerede dediğiniz anlar olmuyor değil. Ahlaki boyutu bizim kültüre uygun mu? Tartışılır. Tasvirler, ayrıntılı verilen adresler ve bolca yabancı isim ki eser zaten yabancı bir yazarın,  bunun olması doğal,  biraz atlayarak gitmenize neden olabilir...
4 3 2 1
4 3 2 1Paul Auster · Can Yayınları · 2017450 okunma
·
36 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.