Gönderi

622 syf.
·
Puan vermedi
·
55 günde okudu
Bir kitap ancak bu kadar güzel olabilir!
"Bu kitapta önemli olan Oblomov değil Oblomovluktur." "Hayır, benim hayatım sönmüş başladı. Tuhaf, fakat böyle. Kendimi bilir bilmez sönmeye başladığımı hissettim." Böyle diyordu Oblomov ve böyle de sürdürüyordu yaşamını. Hep sönük.. Oblomov'u tarif edecek olursak şu cümleler yeterli olurdu: "— Niçin uyuyorsun? — Vaktin nasıl geçtiğini bilmemek için." Kitabın büyük bir bölümünde "hadi kalk artık, kalk da bak şu yaşamın güzelliğine" diye sitem ediyorsunuz. Ancak büsbütün de kızamıyorsunuz ona. Çünkü siz de yaşamınızın bir bölümünde Oblomov olmuşsunuzdur. Çocukluk arkadaşı Ştolts, karakterimizi "ya şimdi ya hiçbir zaman" diyerek ayağa kaldırmaya çalışsa da her defasında başarısız oluyor. Oblomov yatağında bir sağa bir sola dönerek sönük yaşamını başlattığı gibi sonlandırıyor. İçinde yaşama sevinci olmayan, gözlerinden hüzün akan, düşünmeye bile korkan bir adamı kim yerinden kaldırabilir ki? Öyle ki yaşadığı aşkta bile yorulduğunu bu sorumluluktan kaçmaya çalıştığını görebiliyoruz. Oysa saf duygularla başladığı bu aşk en çok ona yakışmıştı. Oblomov kendi çorabını giymekten bile acizken nasıl bir aşkın sorumluluğu altına girebilir, hele ki zeki bir kadını kendine layık görebilirdi ki? Kitapta en çok Oblomov ile Olga'nın yaşadığı aşkı, duygularını ifade ederken ki naifliğini sevmiştim. Bunun sürmesini isterdim ancak kitap istediğim sonla değil de olması gereken bir sonla tamamlanıyor. İnsaf edin. Zaten yaşamam yaşamak değil; bu sıkıntılar beni öldürecek... Bu donuk gözde hiçbir hayat eseri yoktu. Sen bir gelip, bir kayboluyordun, tıpkı parlak, hızlı bir kuyrukyıldızı gibi; bense her şeyi unutuyor, ağır ağır sönüyordum... — Bakın kendinize, dedi. Gözleriniz parlıyor. Müziği ne kadar derinden duyuyorsunuz! — Hayır, müzik değil bu duyduğum, dedi. Bu duyduğum aşk. Tanrı aşkına, gitme. İnsan bir suç bile işlese onu dinler... Ah Yarabbi! Hiç mi kalbi yok? Gözlerinde nedenini bilmediği yaşlar vardı. Şarkı söylemek istedi, söyleyemedi. Tanrım, ne diye seviyor beni? Ben ne diye seviyorum onu? Keşke tanışmasaydık... — Size bir şey soracağım. Sizi sevecek olsam ne olur? Siz artık aşka değil, aşkın hayaline, kendi yarattığınız bir kuruntuya bağlı kalıyordunuz. Hayır, bırak ağlayayım. Ben gelecek için değil, geçmiş için ağlıyorum. Her şey gitti, uzaklaştı. Ağlayan ben değilim. Hatıralarım ağlıyor.. Görüyorsun işte, yiyorum, içiyorum, uyuyorum, gezmeye çıkıyorum. Ama birden keyfim kaçıyor, bir boşluk duyuyorum... Hayat sanki durmuş gibi oluyor...
Oblomov
Oblomovİvan Gonçarov · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202139,8bin okunma
·
1 artı 1'leme
·
76 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.