Charlie Mackesy'in tadı damağınızda kalacak minik ama gönlü zengin bu öyküde bize başka dünyaların kapısını aralar'ken sevmek, sevilmek, umut etmek, başarı, güçlü olmak ve dürüstlük üzerine dört arkadaşın diyalogları ile bizlere değerli öğretiler sunuyor.
Farklı türlere ait olsalar da hepsi birbirini olduğu gibi sevmenin, değiştirmeye çalışmadan, yargılamadan, ayıplamadan olduğu gibi kabul edebilmenin güzelliğini gösteriyorlar.
Biz insanlarda henüz geliştiremediğimiz duyguları okumak insana Umut vermiyor değil.
Kim bilir belki böyle güzel dostluklar var olur hayatımızda... Böylesi dostlukların var olabilmesi için önce kendimiz bu güzellikleri gösterirsek belki de bulaşıcılığı artar :)
Çevremizdeki insanları izlerken hep düşünürüz aslında gerçekten göründükleri gibi midirler?
Taktıkları maskeleri gerçekten görebilenler var mı?
Gülümseyen bir yüzde hüznü, sakinliklerinde çığlıklarını, gözyaşlarında mutluluk veya acılarını anlayabilen, hissedebilen, benimseyebilen var mı?
Görünen dağın zirvesinden bakabilmek, küçük de olsa hissettiklerini anlayıp sıcacık bir kucak açabilmek; aslında insanlığın ihtiyacı olan şey belki de tam da bu duygu sarmalanmak...
"Vahşi doğa biraz hayat gibi korkutucu olabiliyor diyor" ya yazarımız kaybetmemek adına, kendimizden ne çok tavizler vererek kendimiz olmaktan uzaklaşıp maske ile gezen iki ayaklı varlıklar oluyoruz.
Başka bir öğüdüm var mı diye sordu çocuk?
Ne kadar değerli olduğunu sana nasıl davrandığıyla ölçme dedi" at
Bu hayatta sizden daha özel, daha değerli kimse yok. Tebessümmünüzü hak edene, sesinizi sizi duymak isteyene, sıcaklığınızı varlığınıza şükreden insanlara sunun gerisi teferruat...
Ve bu kısacık