Gönderi

Hz. Peygamber'in ifadesiyle; "İnsana bir vadi dolusu mal verilse ikincisini, ikincisi verilse üçüncüsünü isteyecek ve nihayet onun gözünü toprak dolduracaktır." Burada insanın temel ihtiyaçlarıyla ilişkisini gemi ile suyun ilişkisine benzeten Mevlâna Celaleddin-i Rûmî'nin örneğini hatırlatmakta yarar vardır. Mevlana'ya göre, gemi nasıl suya muhtaçsa insan da temel ihtiyaçlarını karşılayacak imkânlara muhtaçtır. Ancak denizde yol almayı sağlayan suyun sızıntısının gemiyi batırması gibi ihtiyaç boyutunu aşan sınırsız istekleri de insanı kontrol altına alıp onun zarar görmesine yol açabilir. Sonuçta; Psikolog Eric Fromm'un ifadesiyle modern zamanlarda "sahip olmak ya da olmak arasında sıkışıp kalan insan, gerçek anlamda "olma"nın ancak "sahip olmakla mümkün olduğuna gittikçe daha çok inanmaya başlar. Bu durumda, bireyin hayatına yön veren değerlerin hiyerarşik yapısı değişmiş olur. Çünkü birey açısından sadece birer araç olması gereken teknoloji, para, çıkar ve kazanç elde etme gibi teknik değerler, sevgi, inanma, çalışkanlık, dürüstlük, dostluk, vefa, güven ve saygı gibi yüksek insanı değerlerle yer değiştirmiş olur. Böylece birey, hayatın amacını "her şeye rağmen -meşru ya da gayrimeşru- sahip olmakta ve hayatın zevklerini sınırsızca elde etmeye çalışmakta görmeye başlar. Aslında bu bir kısır döngüdür ve bu durumdaki birey, sınırsız isteklerinin peşinden koşup tükettikçe "olma"ya değil aksine "tükenme"- ye ya da "tüketilme'ye mahkûm olur. Çünkü insanın "sahip olma güdüsü ve sınırsız istekleri, din ve ahlak sistemlerinin Öğretileri tarafından dengelenmediğinde, paylaşımcı/diğerkâm değil aksine hedonist/hazcı tutum ve davranışlar üzerine kurulu bir tüketim ahlakına yol verir.
·
25 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.