Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

728 syf.
8/10 puan verdi
·
23 günde okudu
Dikenler ve Güller Sarayı serisinin şimdilik son kitabını dün akşam bitirdim, ve hâlâ tam olarak inanamıyorum bitirdiğime. bu seriyi o kadar uzun zamandır okumak istiyordum ki, her yerde görüyordum ve hakkında her zaman güzel yorumlar okumuştum. fantastik okumayı çok seven biri olarak bu kitabı okumamak pek ayıp olurdu, özellikle böyle bir yazardan. düşüncelerim (spoilersız) çok fazla sözüm yok bu kısım için. harika kurgusu ve karakter tasarımı, dünyasının kuruluş biçimi ve asla sıkmayan olay örgüsü kitabı elinizden bırakmanızı zorlaştıracak. detaylandırmalar ve betimlemeler çok yerindeydi, kendinizi onlarla beraber hissediyorsunuz okurken. sadece bu kitap hakkında söyleyebileceğim tek olumsuz şey çevirisi ve sayfa düzeni oldu. kimin ne dediğini anlamadığımız ve çok karışık, uzun ve anlamsız cümlelerin olduğu kısımlar vardı. bazı diyaloglar yarıda kesilmiş, diğer paragrafa geçilmişti. kişilerin iç seslerini okurken italik yazı tipi ile yazılması gerekirken farklı fonta geçilmiş ve okumayı zorlaştırmış. lakin bunlar küçük kusurlar. ne olursa olsun, tüm fantastik-romantik okurlarına rahatça tavsiye edebileceğim bir seri oldu, ben olsam hemen ilk kitabına başlardım :) düşüncelerin (spoilerlı) nereden başlasam... bu seri (ve bu son kitap) bana onlarca duygu yaşattı, Nesta ve Cassian'ın çetin ve ateşli hikayesi hem okuması zevki, hem de belli yerlerinde üzücüydü. aslında sadece bu kitap özelinde yorum yapmam çok zor, çünkü böyle sığ bir incelemeyi haketmiyor bu seri. Feyre ve Rhys'ın ilişkilerini onca kitap boyunca okuduktan sonra, burada bir parça bile onların gözünden okuyamamak beni hafif üzdü. fakat kitapta silinen iki adet bölüm var; biri Az'ın gözünden, diğeri Feyre'nin. ikinici dediğimi kitabı bitirdikten sonra okudum, çiftin bebeklerine ismini nasıl verdiklerini ve Rhys'ın, eşinin hamile olduğunu duyuncaki tepkisini anlatıyordu. bundan bir önceki ara kitap olan "Buz ve Yıldızışığı Sarayı" kitabında, Nesta'nın savaştan sonra ne hâle geldiğini gördük. hepsine karşı çok öfkeliydi ve çok uçuk hareketleri vardı. o ana kadar kendisi hakkında çok az şey okuduk ve haliyle ondan hiç hoşlanmıyordum. fakat bu kitapta onun gözünden görünce her şeyi; özellikle kendisine yöneltilmiş korkunç nefreti, babası gözünün önünde öldürülürken bir şey yapamaması, aslında çocukluğundan gelen ve annesi tarafından da körüklenen bu sinirli ve kırgın hali, Cassian'ı ve arkadaşlarını hatta kız kardeşlerini asla hak etmeyeceğini düşünmesi çünkü ÇOK kötü bir kişi olduğuna inanması... ve bunlar Nesta'nın hissettiği şeylerin sadece bir kısmıydı. bunların hepsini okurken, içtenlikle hem ona, hem de Cassian'a teşekkür ettim. çünkü eğer Cassian ona "elini uzatmayı" bıraksaydı, eğer ondan vazgeçseydi Nesta'yı kimsenin kurtarabileceğini sanmıyorum. Amren bile yanında değilken ona sabır gösterdi. Nesta'nın sinirlendiği için onun evine gidip bağırdığı kısımda, Amren ona, aslında onu bir kalkan veya bariyer olarak kullandığını çünkü herkesin arasından sadece onun Nesta'yı savunduğunu söylemişti. her ne kadar bu söylediğine hak versem de, öncesinde Nesta hakkında söylediği kaba sözleri asla doğru bulmadım, eğer sonrasında barışmasalardı Amren'in, arkadaşlıklarını önemsemediğini söylerdim. Cassian'dan sonra Nesta'ya böyle sebat gösteren ikinci kişi kesinlikle Feyre idi. Feyre'yi Nesta'dan daha iyi anlıyorum, özellikle ona olan tepkilerini ve hislerini (yazar kız kardeşlerin aralarında geçen yaşantıları çok iyi anlatmış). Amren ile olan tartışmada Nesta'nın Feyre hakkında kırdığı pot her ne kadar Nesta'nın ona nasıl hissettiğini göstermek ve bir açıdan onu kendi tarafına çekmek amacıyla söylenmiş olsa da, Feyre'nin gösterdiği olgunluk ayrı bir seviyeydi. ve aynı şekilde Rhys'ın gösterdiği tepki çok düşük bir seviyeydi çünkü Nesta ona söylemeseydi SEN Feyre'ye bu gerçeği söyleyecektin. ne düşünüyordu acaba, mutlu karşılayıp ondan gerçeği gizlediği için teşekkür edeceğini mi? eninde sonunda öğrenecekti ve az çok aynı tepkiyi verecekti, Rhys zaten hatayı baştan yaptı. ve sanki Nesta'ya olan tahammülsüzlüğü rasyonelmiş gibi bi de yaptığı hatalar için onu asla affetmiyor ve onunlayken hep tetikte bekliyor, sanki karşısındaki 20'li yaşlarında bir genç değilmiş, kendisi hiç hata yapmamış gibi. Nesta'nın kitap boyuncaki inanılmaz gelişimi, uzun süredir okuduklarımdan en iyisiydi belki de. arkadaşları ve ailesi için feda ettiği şeyler, içine attığı onca düşünce, nefret paha biçilemezdi. beni rahatsız eden şeylerden biri de, Feyre'nin çok gençken ormana girip avlanması mevzusunda Elain'in asla sorumlu tutulmaması. Nesta'dan nefret etmek çok daha kolay olduğu için kimse küçük, masum, bir işe yaramayan Elain'den hesap sormuyor, ama hayır; konu onun travmalarına geldiği zaman herkes seferber oluyor, çünkü o çok hassas ve korunması gereken biri (!) Feyre'ye o yaşta sorumluluk yükleyen sadece Nesta değildi ama işe bakın Rhys sadece ONU affetmiyor, çifte standartın daniskası. bu da yetmezmiş gibi çok uzun süre kimse Nesta'yı desteklemedi veya yardım etmedi, halbuki herkes Elain'in başında pervane olmuştu; Nesta da dahil, özellikle. bu kayırmacılığı yüzünden Rhys'a karşı çok kırgınım ve bu kitapta ciddi anlamda sınırlarımı zorladı, ve en üzücü olan bunu sadece onun yapmış olması değil, HEPSİNİN bir yerde yapmış olması. bunca sebepten dolayı Nesta'ya olan saygım çok büyük çünkü diğer bütün karakterlerden çok daha fazla çabaladı, hem kendini geliştirmek ve affetmek için, hem de ailesiyle olan tüm kişisel sıkıntılarını çözmek için. Rhys ile olan ilişkileri hep böyle kalacak sanmıştım fakat Nesta ana çiftimizi ve bebeklerini kurtarınca sonunda barıştılar, Rhys Nesta’nın parmaklarını öpünce içim eridi :’) son değinmek istediğim konu Azriel'ın gözünden okuduğumuz silinmiş bölüm. bu bölümü okurken sinir krizi geçirmemek için çok zor dayandım çünkü Elain'e olan hisleri... ve bunların hepsi gerçekti, yani herhangi bir yanlış anlaşılma değil. neden neden neden..? Mor sebebiyle çok büyük bir özlem çektiğim hikayelerinin yarım kaldığını sanmıştım, fakat Azriel zaten Mor'un üstesinden gelmeye, hatta yeni birinden (spesifik olarak Elain'den) hoşlanmaya başlamış bile. bu konu hakkındaki düşüncelerimi nasıl kelimelere ifade edebileceğimi gerçekten bilmiyorum. Elain'nin zaten eşi varken Azriel'a olan hareketleri... aslında sadece onu suçlayamam çünkü Azriel'ın yaptığı daha bile yanlış. ona yakıştırdığım tek karakter Mor'dan sonra Gywn ve umuyorum ki bu ikisi birlikte olsun. çünkü olmazsa o zaman Lucien'a ne olacak? kimse Elain ve Azriel'ın ilişkisini onaylamaz ve ben inanıyorum ki onun Elain'e olan bu şehveti aslında onu koruma ve kollama içgüdüsünden kaynaklanıyor, onu kendine, hatta annesine çok benzettiğinden şüpheleniyorum, bilmem doğru mudur. her şey bir kenara, Elain'in Azriel'ı hakkettiğini asla düşünmüyorum ve sonuna kadar Gywn'i destekliyorum, çünkü Azriel'ın kalbi yeterince kırıldı. koskoca bir seriyi bitirdim ve biliyorum ki yazar yeni kitaplarla gelmeye devam ediyor, yani bu serüven burada bitmedi. bütün kitapları heyecanla bekliyor olacağım. herkesin dediği kadar varmış dediğim bir seri oldu, iyiki okumuşum dediğim bir seri :)
Gümüş Alevler Sarayı
Gümüş Alevler SarayıSarah J. Maas · Dex Yayınları · 2021849 okunma
·
54 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.