Gönderi

258 syf.
10/10 puan verdi
·
35 saatte okudu
Dorian Gray'in Portresi
!SPOILER İÇERİR! "Her mükemmel varlığın ardında da mutlaka bir trajedi vardır." (S. 42) Bu kitap beklediğimin üstünde bir etki bıraktı bende. Önce içinizde kıvılcımlara sebep olup, daha sonrasında bu kıvılcımları önü alınamaz alevlere dönüştüren bir kitap bu. O yüzden okurken, alevlerin esiri olmamaya dikkat edin. Lord Henry, Basil Hallward ve Dorian Gray. Bizim üç önemli karakterimiz. Ressam olan Basil, güzelliğine hayran kaldığı Dorian ile tanışır. Bu tanışma, sanatına yeni bir boyut kazandırır. Bu sırada, Basil' in arkadaşı Lord Henry de, Dorian'ın portresinin resmedileceği gün, Dorian ile bir araya gelir. Lord Henry ile tanışan Dorian Gray'in hikayesi, tam olarak burada değişmeye başlar. Bu kitapta tam olarak üç konu belirgin bir şekilde göze çarpıyordu ve beni oldukça etkiledi. Bende bunların üzerine ilk incelememi yazmak istedim. Bu konular: 1- Arkadaşlık 2- Hedonizm 3- Güzellik Algısı Arkadaşlıktan başlayacak olursak: "Kiminle takıldığını söyle, sana kime dönüşeceğini söyleyeyim.” Lord Henry, Basil Hallward ve Dorian Gray karakterlerinin arkadaşlıkları ve bu arkadaşlıktan doğan sonuçlar, hem sinir bozucu hem de yaralayıcıydı. Dorian, gençliğinin baharında saf bir ruhken kurduğu arkadaşlıkların etkisiyle, içindeki karanlığın ateşine odun atarak- ki odunları uzatan arkadaşıydı-bu ateşin kendisini yutmasına izin verdi. Bir nevi Dorian, hem kendisinin katili hem de arkadaşlığının kurbanıydı. Kitapta bolca Lord Henry'nin "Hedonizm" odaklı yorumlarını görüyoruz (kadın düşmanı yorumlarının üzerinde bile durmuyorum) ve bunu "deneyine" yani Dorian' a aşılıyor. Neden deney dediğimi kitabı okuyanlar zaten anlamıştır. Kısaca açıklamak gerekirse, önünde yeni filizlenmiş bir çiçeğin tazeliğinin ve güzelliğinin zamanla nasıl şekil alacağını, neler yaşayacağını görecek olması onu en heyecanlandıran olay. Lord Henry, Dorian' a altıncı bölüm de: "Senin için, işlemeye asla yüreğinin yetmediği günahların temsilcisiyim ben." Diyor (S. 93) ama görüyoruz ki yarattığı eser, bu cümlenin vücut bulmuş hali. Bunu asıl söylemesi gereken kişi, Dorian oluyor sonrasında. "Ben iyi bir insan olmak istiyorum; ruhumun şeytanlaşması fikrine tahammül edemiyorum." (S. 113) diyen bir karakterin, gözünüzün önünde okuduğunuz her bir satır sonrası daha çok ölmesi, ruhunun parçalara ayrılması; sizi de parçalıyor. Basil Hallward da ne yazık ki büyük anlamlar yüklediği arkadaşlığın kurbanı oluyor. "Ben seni yok yere gözümde bu kadar yüceltmiş, yok yere sana bu kadar tapmışım. Şimdi cezamı çekiyorum." (S. 180) Basil, gerçekten cezan bu olmamalıydı... Basil' in de dediği gibi: "Bir insanı arkadaşları üzerindeki etkisiyle değerlendirebiliriz." (S. 173) Bu durumda Lord Henry ne oluyor bilemedim... (kendisinin bir çok katılmadığım düşüncesi ve yorumları olmasına rağmen bazı konularda, değindiği yerler ve bazı fikirleri de görmezden gelinecek gibi değil. Arada mantıklı konuşabiliyor.) Bir diğer konu ise "Hedonizm" (Hazcılık): Lord Henry' nin haz odaklı yönlendirmeleri ve Dorian'ı hedonizmin yeni başlangıcı olarak görmesi, en çok üzüldüğüm ve sinir olduğum konulardan birisi. Dorian' ın bu düşüncelerin gerçek bir kurbanı haline gelmesi ve buna her sayfada şahit olmak, insanın içinde yükselen alevlere sebep oluyor. Haz odaklı yaşamanın ve bedelinin ne denli ağır olabileceğini bize çok net gösteren bir kitap. Bu kitabı okurken aklıma "Seneca - Mutlu yaşam üzerine" kitabı, bir çok defa geldi. "Hazların peşinden giden insan... kendisine hazlar satın almaz, aksine kendisini hazlara satar." (S. 21) " Hazzın aşırısı da zarar verir... Kendi büyüklüğünden muzdarip olan iyi bir şey yoktur." (S. 20) Dorian, arkadaşlığın ve içindeki karanlığın kurbanıydı. Haz dolu yaşamı cennet sandı ama bu yaşam onun cehennemi oldu. İçindeki cenneti seçebilmesini, acıyla kenetlenmiş hazların esiri olmamasını çok isterdim. Unutmayalım ki: "Cennet de cehennem de içimizde..." (S. 180) Basil' in bu konuda söylediklerini de dikkate alabiliriz: "...gücünü kötülüğe değil, iyiliğe kullan." (S. 174) Güzellik Algısı: Bu kitapta en belirgin konulardan biri de insan psikolojisinde " dış görünüşün, masumiyetin simgesi" olması. İnsanlar güzelliğe aldanırlar. Daha doğrusu bunu ölesiye isterler. "William Shakespeare- Soneler" kitabında, insanların çoğunluğunu kapsayacak şu dizeyi yazmadan geçemeyeceğim: "Ama dış görünüştür onların tek erdemi" (S. 54) Bu inkâr edilemez bir gerçek... Kitapta, Lord Henry bile: "Zekâ, güzellikten hiç şüphesiz daha kalıcıdır." (S. 15) dedikten sonra, fikir değiştirip şunları diyor: "Güzellik de bir tür dehadır; hatta dehadan çok daha üstündür... Yüceliği ilahidir." (S. 26) Dorian da güzelliğinin kibrine yenik düşüyor. (Bana hep nergis çiçeğini hatırlattı, kitabı okurken.) Geçmişten günümüze değişmeyen olgulardan biri kesinlikle güzelliği zekâdan üstün tutma, güzelliğe aldanma, güzelliği masumiyet simgesi olarak görmek vs. Ne yazık ki böyle bir gerçek var. Eğer, bir suç dahi işliyorsanız ve yeterince güzelseniz daha az ceza alır ya da masum sayılırsınız. Bu kitabı okurken "Kötülük Çiçekleri" kitabından şu dizeler geldi aklıma: "Vücut güzelliği bir yüce armağandır ki her utançtan, alçaklıktan bağışlatır." (S. 105) Bu dizeler gerçek anlamda Dorian' ın hikayesini anlatıyor. Zaten hikayede de buna benzer şeyler geçiyor örneğin: "Böylesine büyüleyen eşsiz güzelliği onu hiç terk etmemişti. Hakkında en kötü şeyleri duymuş olanlar bile karşı karşıya geldiklerinde onun ahlaksız olabileceğine ihtimal vermiyordu." (S.148) "Dünyanın kirinden pasından nasibini almamış, lekelenmeden tertemiz kalmış gibi bir görüntüsü vardı." (S. 148) Bu dizeler insan üzerinde, güzellik algısının yarattığı gücü özetler nitelikte. "Gerçek, görünüşte değildir." Basil Hallward'ın resmettiği Dorian Gray' in Portresi, Dorian' ın dileğinin kabul olduğu bir portre. Yaşarken ruhunda, vücudunda oluşacak tüm çirkinlikleri içinde barındıracak bir eser. Dorian bu yüzden hep genç ve güzel kalıyor. Bu sırada ruhunda yitirdiği her bir parçası da tuvale kazınıyor. "Onu en çok kederlendiren, şu yaşarken ölen ruhuydu." (S.255) Dorian Gray' in Portresi, onun ( Dorian' ın) vicdanı olmuştu ve ruhundan kalan tek şeyi de yok etmek istedi. Oysa Dorian: " Vicdan ruhumuzdaki en yüce, en kutsal şeymiş." (S. 113) diyen saf ruhlu bir gençti. Onun bu değişimi, insanın içini yakıyor gerçekten. "İnsan ruhunu yitirdikten sonra dünyalar onun olsa neye yarar." (S. 247) Dorian ruhundan kalan tek şeyi de öldürürken kendini de öldüreceğinden habersizdi. "Bıçağı alıp resme sapladı." (S. 257) Bu kitabın sonu benim tüylerimin diken diken olmasına yetti. Kesinlikle okunması gereken bir kitap olduğunu düşünüyorum. Lord Henry' nin, hiç kendi payı yokmuşcasına söylediği o sözlerle bitirmek istiyorum incelemeyi: "Senin sanatın yaşamın oldu. Sen kendi kendini besteledin; yaşadığın günler senin sonelerindir." (S. 249)
Dorian Gray'in Portresi
Dorian Gray'in PortresiOscar Wilde · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202374,3bin okunma
·
121 görüntüleme
Tolstoyevski okurunun profil resmi
Detaylı ve güzel bir analiz olmuş. Teşekkürler… Okuma listeme aldım hemen.
Başak Tokat okurunun profil resmi
🙏🏻🌸
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.