Ardından kalçasının yuvarlak tümsekleri çarptı gözüne.
İki yanağının arasındaki o gizli karanlığın bulunduğu o nefis,
şehvetli, yuvarlak ve tatlı kalçası. Eğer şu an ölse, Apollo
sonsuza dek Lily’nin kalçasını hayal edip mutlu olabilirdi.
Eteklerini beline kaldırıp parmak uçlarını kadının kal
çasında gezdirdiği anda onun da titrediğini gördü.
“Benim için bacaklarını aç,” diye emretti.
Lily yerinde kıpırdanarak kendini daha da açığa çıkarsa
da, karanlık onu baştan çıkarıcı bir biçimde gizliyordu.
Parmağını kalçasının iki yanağı arasına, ıslaklığını hissedene kadar yavaşça daldırmaya devam etti.
“Apollo,” diye fısıldadı Lily, hafifçe kıpırdanarak.
“Bu hoşuna gidiyor mu?” Sözcükleri ağzında sanki kadınlık
kokusundan sarhoş olmuşçasına yuvarlamıştı.
“Hoşuma gittiğini biliyorsun,” diye karşılık verdi Lily
daha da eğilerek. Başını taş banka yasladığı kollarının üzerine koyarak kalçasını, kendini ona sunuyormuş ve binilmeye
hazır bir kısrak gibi iyice yukarı kaldırdı.
Tanrım, onu ne kadar da çok istiyordu.
Aletini eline alarak kadına yaklaştı ve aletinin başını
Lily’nin sırılsıklam olmuş yarığının arasında gezdirdi.
Lily inledi, vücudunu geriye iterek bedenini ona yasladı.
Apollo doğru dürüst düşünemiyordu. Sadece hissedebiliyor
ve istiyordu. Aletini kadınlığının girişine koyarak avucuyla
Lily’nin incecik belini tuttu ve onun hareketsiz kalmasını
sağladı. Onu incitmek istemiyordu ve eğer fazla hızlı hareket
edecek olursa da boşalması an meselesiydi.
Lily’nin daracık, sıcak girişine yerleşirken başını geriye
attı ve görmeyen gözlerle yıldızların aydınlattığı gökyüzüne
baktı. Lily kendisi için o kadar ıslak, o kadar hazır ve o kadar
güzeldi ki, Apollo onun içine girip çıktıkça gözpmarlarında
biriken gözyaşlarına hâkim olamıyordu. Kendini o tatlı tünelin içine iterek bedenlerini birleştiriyor, etleri iç içe geçtikçe
Lily’yle kendini tek varlık haline getiriyordu.
Sonra ondan ayrılarak o birleşmenin tadına doyulmaz
güzelliğini yeniden hissedebilmek için aletini tamamen dışarı
çekti.
Yüzü kollarına değen Lily küçük iniltilerle sarsılırken
Apollo onun, kadının, Lily’sinin üzerine eğilerek onu sarmalıyor,
koruyor, üzerinde hak iddia ediyordu. “Ne istiyorsun, aşkım?”
“Bu... bunu.”
Lily’nin ensesini yaladı. “Anlat bana.”
“Seni istiyorum,” diye fısıldadı. “Aletini içimde istiyorum.
Beni, ta ki konuşamayıncaya ya da kendi adımı bile hatırlamaymcaya kadar doldurmanı istiyorum.”
Apollo bunun üzerine kontrolünü tamamen yitirdi. Şahlanarak aletini geri çekip tekrar içine itiyor, içindeki hayvanla
bir oluyordu. Tüm benliği, hissedebildiği tek şey, Lily’yi istila
eden erkekliğiydi ve onu şimdi olduğu gibi sonsuza dek eşi
haline getiriyordu.
Üzerinde eğilerek ensesini ısırırken, içini defalarca yarıp
geçebilmek için kalçasını sıkıca tuttuğu sırada Lily’nin, altında
sarsıldığını ve erkekliğini kavrayan kadınlığının kasıldığını
hissetti. Lily doruğa ulaştığı anda alçak sesle ve kendinden
geçmiş bir halde inledi ve Apollo da bunun üzerine dizlerini bükerek bir an bile durmadan, hiç yavaşlamadan, içine
sertçe girip çıkmayı sürdürdü ve kadın altında sarsılırken o
da başını aniden geriye atarak kendi orgazmını gecenin içine
haykırmaya başladı.
Apollo kendini yavaşça Lily’nin üzerine bırakırken yıldızlar üzerlerinde dönüyordu. Nefes nefese kalmış bir halde
insanlığını yeniden geri kazanmasının mümkün olup olmadığını merak ediyordu.
Yoksa insanlığını tamamen bu kadına mı kaybetmişti?
Sayfa 289