Gönderi

Isabel ses çıkarmamak için yumruklarım sıktı. Yoksa Winter yine durabilirdi ve genç kadının şu anda en son istediği şey onun durmasıydı. Birdenbire göğsünü bıraktı ve doğrularak genç kadına baktı. “Sana ait her şeyi keşfetmek istiyorum.” “O halde bunu yapmalısın,” diye karşılık verdi Isabel mırıldanarak. Winter parmak uçlarıyla önce göğsünün kıvrımını sonra da koltuk altını takip ederek köprücük kemiğine ulaştı. Genç kadı­ nın elini tutarak kolunu başının yanma arkaya doğru uzattı ve kolunun altını okşamaya başladı. Isabel kıvrandı. Winter yüzüne baktı. “Acıyor mu?” “Hayır, tabii ki acımıyor,” dedi Isabel soluyarak. “Beni gı­ dıklıyorsun!” Winter’ın dudağının kenarı kıvrıldı. Eliyle kolunun altmdaki hassas noktayı yokladı. “Ah!” Isabel kıkır kıkır gülmeye başlayınca Winter onun üzerine yattı ve kıvranarak uzaklaşmasını engelledi. “Hareket etme,” dedi ciddiyetle. Dudakları kadının dudaklarının sadece birkaç santimetre uzağındaydı. “O zaman sen de beni gıdıklamaktan vazgeç,” diye mırıldandı Isabel. Genç adamın derin ve gizemli gözlerine bakarken karnını sertçe dürten erkekliğini hissetti. Winter’ın yüzü yeniden ciddileşmişti. Başını eğdi ve genç kadının kaçıp kaçmayacağını görmek istercesine yavaşça üzerinden kaydı. Isabel kollarmı yana açarak kilimin üzerine uzattı ve titreyen dudaklarla gülümsedi. Winter onu kısa bir an seyrettikten sonra geriye çekildi ve başını kadının göbeğine yaklaştırdı. Isabel hızla soludu. “Gıdıklanıyor musun?” diye mırıldandı Winter genç kadının teninde. “Hayır,” diye fısıldadı Isabel. “Mmm.” Genç adamın mırıldanması göbeğini titretmesiyle birlikte Isabel’in ayak parmak uçlan büküldü. Winter ağzım açarak Isabel’in göbek deliğinin etrafını sıyınp geçtikten sonra yavaşlayarak diliyle karnının alt kısmını keşfetmeye başladı. Kadınlığını örten tüylere yaklaştığında duraksadı. “Tenin ne kadar da yumuşak,” diye mınldandı. “Öğret bana. Ne yapmam gerektiğini bilmiyorum.” Genç adamın nefesi vajinasının tüylerini ısıtıp parmak eklemleri de kadınlığını hafifçe okşarken, Isabel’in kendisine tam olarak neyi öğretmesini istediğini açıkça belli ediyordu. Isabel bacaklannı açtı ve derin bir nefes aldı. “Vajinamın en üst kısmında gizlenmiş küçücük bir yumru var.” Winter’m parmakları oradaydı, tenini ayırıyor, yeniden bir şeyleri keşfediyordu. “Burası mı?” Isabel’in tarif ettiği noktayı nazikçe okşamaya başladı. Isabel’in tepkisi, gözlerini kapamak oldu. “Evet. Tam orası... orama dokun.” Winter durdu. Isabel neredeyse onun düşüncelerim duyabiliyordu. Parmaklan başka bir yerde olsaydı belki gülümseyebilirdi ama şu anda... evet, böyle bir anda kendine hâkim olması imkânsızdı. Isabel nefes alıp vererek beklerken yanan ateşin çıtırdamasını dinledi. Tuhaf. Daha önce o hassas noktasına dokunan başka erkekler de olmuştu fakat hiçbiri nasıl dokunması gerektiğini sormamıştı. Belli bir beceriye sahip olduklannı gördüğünde Isabel memnun olurdu; eğer değillerse de Isabel onları genellikle başka bölgelerine yönlendirirdi. Erkeklik gururu denen şey oldukça hassas bir konuydu. Onlara, günün birinde kendisine nasıl dokunmaları gerektiğini söyleyebileceği hiç aklına gelmemişti. En çok nelerden zevk aldığını anlatacağı. Winter nihayet hareket ederek ona belli belirsiz bir şekilde dokundu. Isabel dudağım ısırdı. “Lütfen... acaba okşayabilir misin?” “Böyle mi?” Derin bir nefes aldı. “Daha yumuşak.” “Böyle?” Isabel gülse de sesi gergindi. Winter fazlasıyla yüksekteydi, tam olarak doğru noktayı bulduğu söylenemezdi. Belki de Isabel... “Isabel,” diye soludu Winter genç kadının kulağının dibinde. “Bütün gece boyunca zamanım var. Gün ağarmadan bunu öğrenebileceğimden eminim. Lütfen göster bana.” Evet, bu oldukça dürüst bir yaklaşımdı. Üstelik sesi, erkeklik gururu zedelenmiş gibi de çıkmamıştı. Söylediklerinde meraktan başka hiçbir şey yoktu. Winter bu konu hakkında bu kadar açık konuşabildiğine göre kendisi de bunu yapabilmeliydi. Ne de olsa daha kültürlü, daha açık sözlü olan kendisiydi, öyle değil mi? Bu da cinsel keşiflere karşı Winter’dan daha açık olması gerektiği anlamına gelirdi. Öyle değil mi? Ya da belki de öğretmenlerin, bugüne dek hiç görmediği sade bir yönleri vardı. Isabel’in duraksaması uzun sürmüştü. “Isabel.” “Şey.Isabel genç adamm kocaman ve becerikli eline uzandı. Bir an için parmakları birbirine dolandı. “Çok büyük değil, en fazla büyükçe bir bezelye kadardır ancak çok hassas olduğu için de okşamanın en doğru noktada olması gerekir.” Genç adamı yönlendiriyordu. “Küçük bir tepesi vardır, penisinin ucundaki deriye benzer diyebilirim. Dokununca çok güçlü duygular elde edilir ama geriye çekilmesinden hoşlanmam. Eğer sadece...” Genç adamın orta parmağına nazik daireler çizdirerekkendisine en çok hoşlandığı biçimde dokunmasını sağladı. Daha önce hiçbir erkek kendisine bu şekilde dokunamamıştı. “Bu şekilde mi?” diye sordu Winter sakin bir sesle. Genç adamın nefesini bacağında hissediyordu. “Evet, evet, bu çok...” diyerek yutkundu Isabel, hissettikleri gerçekten de çok güzeldi. Orada öylece yatarak genç adamın kendisini okşaması harikaydı. Ancak böyle devam ederse... “Belki de başka bir yere geçmemiz iyi olacaktır.” “Haklısın,” diye yanıtladı onu Winter boğuk bir sesle. “Seni izlemek, kokunu içime çekmek hoşuma gidiyor.” Ulu Tanrım! Winter genç kadının bacaklarını iyice açarak göğsüyle bacak arasına yerleşti ve kollarıyla bacaklarını kavradı. Yüzü tam kadınlığının üzerinde, kendisini izliyor olmalıydı... Dudaklarım kadınlığının aralanmış kıvrımlarının üzerine koyunca Isabel nefesini tuttu. Parmağı kendisini hâlâ okşuyordu ve... “Canını acıtıyor muyum?” “Hayır!” Isabel genç adamın saçlarını kavrayarak onu daha da aşağıya çekti. İffet, kültür ve açık görüşlülük gibi kavramlar o anda önemini tamamen yitirmişti. Winter çabuk öğreniyordu. Onu yalıyordu, dili kendi parmağına çarparak kıvrımlarını aralıyor, kadınlığını derin derin öpüyordu ta ki Isabel sert ve hızla esen bir fırtınanın etkisiyle soluk soluğa kalarak kendine ve zamana ait tüm hâkimiyetini kaybedene dek. Vücudu genç adamın altında yay gibi gerinirken, Winter’ın da o anda rüzgârla yarışan kalçasını elleriyle sıkıca kavradığını belli belirsiz bir şekilde fark etmişti. Sonunda gözlerini açtığında, yanına uzanmış sabırla bekleyen ve elini sahiplenircesine genç kadının karnının üzerine koymuş olan Winter’ı gördü. Elini uzatarak hayranlıkla genç adamın dudaklarının çevresinde gezdirdi. “Gel bana.” Isabel içgüdüsel bir hareketle bacaklarını açınca Winter üzerine çıktı. Genç adamın sert uzvunu eline alarak ıslak giri­ şine yönlendirdikten sonra yarı kapalı gözkapaklannm ardından Winter’m yüzündeki gergin ifadeyi seyretti. “Şimdi,” diye fısıldadı Isabel. “Şimdi.” Winter doğrularak Isabel’in üzerinde, içinde gidip gelmeye başladı. Kendini tuttuğu belliydi. Isabel kalçasını kaldırdı. “Bırak kendini.” “Sana zarar vermek istemiyorum,” dedi Winter bunun üzerine sıkılı dişlerinin arasından. “Vermezsin,” diye fısıldadı Isabel gülümseyerek. “Seni hissetmek istiyorum, her bir santimetreni hem de.” Winter’m göğüs ucunu başparmağıyla işaret parmağının arasına alarak sıktı. Bunun üzerine Winter’m içindeki bir şey boyun eğer gibi oldu. Gürleyerek kendini genç kadının içine itti, sertçe ve hızla. Gözleri birbirlerine kenetlenmişti ve Winter o anda gelen orgazmı kendisini ele geçirmesine, yüz ifadesini allak bullak etmesine ve de boyun kaslarını germesine rağmen kararlılıkla Isabel’in yüzüne bakmaya devam etti. Son bir kez genç kadının içine girdi ve kendini ona sıkıca kenetleyerek sanki onu sonsuza dek sahiplenircesine öylece kaldı. Isabel’in dudakları titredi. Onlar için sonsuza dek diye bir sözcük yoktu. Winter’ın aklı kısacık bir an için durdu. Tüm sorunları ve endişeleri, bütün düşünceleri yok olmuş gibiydi. Kilimin üzerinde yatarken göğsü hızla inip kalkıyordu ve hissedebildiği tek şeyse tüm kaslarının rahatlamış olduğuydu. Kadınsa, olanca sıcaklığıyla yanında yatıyordu. Bu huzurun ta kendisiydi. Isabel parmaklarını genç adamın göğsünde gezdirerek onu hafifçe gıdıkladı. “Winter?”
Sayfa 249
·
84 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.