Gönderi

Isabel’in gözleri birdenbire açıldı. Bakışları vahşi ve çaresizdi. Başmı sallayarak Winter’a karşı çıktı. “Boynuna asılmış bir değir - mentaşı gibi gerçek bir aileye sahip olmana engel olmayacağım. Erkeklerin bana bir daha o şekilde bakmasına dayanamam, hele senin... senin bana o şekilde bakmana hiç dayanamam.” Kelimelerin sonundaki o küçücük kekeleme Winter’m yüreğini kabarttı. Bunun bir zaman ve sabır meselesi olduğunu biliyordu. Belki de fazlasıyla sabır göstermesi gerekecekti. “Benim sana olan bakışlarımda asla hayranlıktan başka bir şey göremeyeceksin.” Sakinleştirircesine saçını okşadı. “Sen asla benim boynumdaki değirmentaşı olmayacaksın. Onun yerinegünümü aydınlatan güneş ışığım olacaksın.” VVinter yutkundu. “Görmüyor musun? Sen beni aydınlığa çıkardın. Asla günışığına çıkmasına izin vermediğim yönlerimi kucakladın sen. Lütfen beni bir daha karanlığa mahkûm etme.” Isabel bitkince gözlerini kapadı. “Bu yeterli değil. Bunu kendine ve bana yapma. Param bile birkaç yıla kalmaz beni evlenmeye değer kılacak yeterlilikte olmayacaktır.” Winter Isabel’in bu alaycı sözleri karşısında sarsıldığını hissetti. Kocası onu derinden yaralamıştı ve Isabel de şimdi panik halde kaçmaya çalışıyordu. Onu şimdi ikna etmesine imkân yoktu. Genç kadını nazikçe kanepenin üzerine oturtarak yerinden kalktı ve kemerini bağladı. “Belli ki seni bu gece ikna edemeyeceğim. Yorgunsun ve kabul ediyorum ki ben de öyleyim. Bu konuyu yarma bırakalım.” Isabel o anda tabn ki ağzını yeniden açtı fakat Winter bunu beklediği için de kadının tatlı dudaklarını kendi dudaklarıyla örtüp sakinleşinceye kadar onu öptü. Sonra başını kaldırdı. “Aynca tartıştığımız zamanlarda beni çok fazla aşağılamamayı da ihmal etme lütfen, olur mu, tatlı Isabel?” Isabel’in herhangi bir karşılık vermesine fırsat vermeden hızlı adımlarla yanından uzaklaşarak gitti.
Sayfa 285
·
39 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.