Isabel’in gözleri birdenbire açıldı. Bakışları vahşi ve çaresizdi.
Başmı sallayarak Winter’a karşı çıktı. “Boynuna asılmış bir değir -
mentaşı gibi gerçek bir aileye sahip olmana engel olmayacağım.
Erkeklerin bana bir daha o şekilde bakmasına dayanamam, hele
senin... senin bana o şekilde bakmana hiç dayanamam.”
Kelimelerin sonundaki o küçücük kekeleme Winter’m yüreğini
kabarttı. Bunun bir zaman ve sabır meselesi olduğunu biliyordu.
Belki de fazlasıyla sabır göstermesi gerekecekti.
“Benim sana olan bakışlarımda asla hayranlıktan başka bir
şey göremeyeceksin.” Sakinleştirircesine saçını okşadı. “Sen asla
benim boynumdaki değirmentaşı olmayacaksın. Onun yerinegünümü aydınlatan güneş ışığım olacaksın.” VVinter yutkundu.
“Görmüyor musun? Sen beni aydınlığa çıkardın. Asla günışığına
çıkmasına izin vermediğim yönlerimi kucakladın sen. Lütfen beni
bir daha karanlığa mahkûm etme.”
Isabel bitkince gözlerini kapadı. “Bu yeterli değil. Bunu kendine
ve bana yapma. Param bile birkaç yıla kalmaz beni evlenmeye
değer kılacak yeterlilikte olmayacaktır.”
Winter Isabel’in bu alaycı sözleri karşısında sarsıldığını hissetti. Kocası onu derinden yaralamıştı ve Isabel de şimdi panik
halde kaçmaya çalışıyordu. Onu şimdi ikna etmesine imkân yoktu.
Genç kadını nazikçe kanepenin üzerine oturtarak yerinden kalktı
ve kemerini bağladı. “Belli ki seni bu gece ikna edemeyeceğim.
Yorgunsun ve kabul ediyorum ki ben de öyleyim. Bu konuyu
yarma bırakalım.”
Isabel o anda tabn ki ağzını yeniden açtı fakat Winter bunu
beklediği için de kadının tatlı dudaklarını kendi dudaklarıyla
örtüp sakinleşinceye kadar onu öptü.
Sonra başını kaldırdı. “Aynca tartıştığımız zamanlarda beni çok
fazla aşağılamamayı da ihmal etme lütfen, olur mu, tatlı Isabel?”
Isabel’in herhangi bir karşılık vermesine fırsat vermeden
hızlı adımlarla yanından uzaklaşarak gitti.
Sayfa 285