“Tanrı’nın adım boşa harcamanın bir günah olduğuna inananlardanım,” dedi Isabel’in saçını yana çekip boynunu açığa
çıkarırken. “Fakat buna rağmen sen beni günaha sürüklüyorsun.”
Dudaklarını tam da boynunun omuzuyla birleştiği o hassas
noktaya değdirdi. Tadının özüne varmaya çalışır gibi, bir deney
yapıyormuş gibi yalıyordu tenini. Sonra onu aniden keskin diş
leriyle sertçe ısırınca Isabel nefesini tuttu.
“Canını yakıyor muyum?” diye sordu Winter genç kadının
teninde.
“Hayır,” dedi Isabel titrek bir sesle çünkü tüm saldırganlığına
rağmen gerçekten de canım yakmamıştı. Winter ona karşı her
zaman nazikti, kendi cüssesinin ve gücünün farkındaydı.
“Ama sen benim cammı yakıyorsun,” dedi Winter sohbet eder
gibi bir sesle. “Her gün. Her saat. Saniye saniye.”
“Üzgünüm.” Isabel dönmeye çalışarak genç adamın yüzünü
ellerinin arasına almak ve onu gerçekten üzmek istemediğini söylemek istedi. Sadece her ikisi için en iyisini yapmaya çalışıyordu.
Ama bunu yapmak isterken Winter bir noktada o sonsuz
sabrını yitiriverdi.
“Hayır,” dedi. Bir aygırın kısrağını cezalandırması gibi onu
yeniden ısırdı. “Benim istediğim gibi yapacağız.”
Ellerini vücudunun yanlarından, ipek kumaşın üzerinden
kaydırarak geceliğin eteğini buldu. Sonra da yavaşça, santim
santim yukarı çekerken gecenin karanlığında genç kadmm vü
cudunun açıkta bıraktığı her noktasıyla birlikte duyumsadığı
hislerin tadına vardı. Kısa bir an için kalçasmı kadının poposunun
üzerinden kaldırarak güçlü ve sıcak eliyle poposunu avuçladı.
Başparmağıyla yanaklarının kat yerini bulup hafifçe, neredeyse
gıdıklar gibi aşağılara kaydırarak bütün duyularını harekete
geçirdi. Poposunun bacaklarıyla birleştiği noktada durdu ve
parmaklarım hızlıca bacaklarının arasına kaydırdı.
“Islaksın,” dedi hafifçe. Sohbet edercesine konuşmuş olmasma
rağmen sesinin boğuklaştığını fark etmemek imkânsızdı.
Isabel’in tahrik olması kendisini de tahrik ediyordu. Genç
adamın bedeni, içindeki hayvan tarafından ele geçirilmiş gibiydi.
Tek fark, hayvanların sevgi, pişmanlık ve üzüntü gibi duyguları
bilmiyor olmasıydı.
Isabel şu anda bunları düşünmek istemiyordu. Winter’m
parmakları onu arkadan yoklayarak kalçasını arzuyla kaldırmasına neden oluyordu. Bir parmağını yavaşça içine sokarken
Isabel aklım kaçıracak gibi oldu. Parmağı içine arkadan rahatça
girmişti ve Isabel onu bu haldeyken içine aldığında içini nasıl
dolduracağım hayal etti.
Dudağım ısırarak gözlerini kapadı ve genç adamın parmağının
içine girip çıkmasını hissetti. Vajinası en az geceliğinin kumaşı
kadar kaygandı. Winter onu bir an için bıraktı.
“Bu kokuya bayılıyorum,” dedi kulağının dibinde fısıldayarak.
Elini Isabel’in yüzünün yanındaki yastığa koyunca genç kadın
kendi ıslaklığının kokusunu hissetti. Arzusunun kokusunu. “Bu
senin kokun. Egzotik, gizemli ve tamamıyla ilkel. Aletimin istediği
tam da bu. Kokunu duydukça aklımı kaçıracak gibi oluyorum.”
Isabel inledi. Winter’ın sözleri daha da çok ıslanmasına neden
oluyordu. Neden onu kendine çevirip içine girmiyordu? Isabel de
onu arzuluyordu.
Ancak Winter ellerini yeniden aşağıya, kalçasına doğru kaydırmaya başladı, hiç acele etmiyordu. “Kalçanı kaldır.”
Isabel denileni yapmca Winter elini kadının vücudunun altına
kaydırarak ona alttan dokundu. Parmaklarını açarak vajinasmın
kıvrımlarında gezdirmeye başladı.
“Islak. Sırılsıklam hem de,” diye mırıldandı.
Isabel, Winter’ın bacaklarım dizleriyle yanlara doğru açmasını
ve dizleriyle araya yerleşmesiyle kadınlığının girişinde zonklayan
sert ve ısrarcı penisini hissetti. Winter’m bunu bu açıdan yapa bileceğinden emin değildi. Neredeyse karnının üzerinde dümdüz
bir halde yatıyordu. Fakat Winter’m itmesiyle, erkekliğinin bü
yük, yuvarlak başının kendisini yararak kıvrımlarım amansızca
ayırdığını ve kaslarının tatlılıkla gerilmesini hissetti.
Winter aklına bir şey gelmişçesine duraksadı fakat hemen
sonra bedenini yemden öne doğru iterek kendine Isabel’in sıcaklığında yer açmaya çalıştı.
Isabel yüzünün altındaki yastığa tutunarak dizlerinin üzerinde
doğrulmak ve kendini Winter’a doğru itmek istedi. Kaçınılmaz
sona bir an önce ulaşmak için sabırsızlanıyordu.
Fakat Winter fazlasıyla güçlü ve inatçıydı. Isabel’e herhangi
bir hareket alanı tanımıyordu. Yeniden gerindi ve kalın uzvunun
bir kısmını daha kadının içine sürdü.
Isabel onun homurdandığım duyduğunu sandı fakat genç
adamm sesi kendi inleyişinin altında kayboldu. Winter aralanmış
dudaklarım genç kadının ensesine yapıştırarak tüm uzunluğuyla
aniden ve sertçe içine girdi.
Isabel neredeyse zirveye ulaşacaktı.
Winter parmak uçlarıyla dikkatle ve nazikçe genç kadının
klitorisini buldu ve işaret parmağının ucunu üzerine bastırdı.
Başka bir şey yapmasına gerek yoktu. Isabel’in kendi ağırlığı ve
üzerine yatmış olan genç adamın ağırlığı Winter’m parmağının
üzerindeydi. Isabel kalçasını yuvarlamaya, o parmağa doğru
hareket etmeye çalıştı fakat arkadan içine girmiş olan erkekliği
Winter’ın isteği dışında hareket etmesine izin vermiyordu.
“Şimdi,” diye fısıldadı Winter ve penisini yavaş yavaş Isabel’in
içinden çekti. O kadar belli belirsiz bir şekilde geriye çekilmişti
ki sadece bir santim kadar hareket etmiş olabilir miydi?
Ancak içine yemden hızlı ve sertçe, neredeyse gaddarca girmesi,
kalçasımn Winter’m kendisiyle yatak arasında hapsolmuş eline
gömülmesine sebep oldu. Isabel hissettiği hazzın sinir uçlarına
acıya benzer bir şehvetle ulaşmasıyla soluk soluğa kalmıştı.
“Seni seviyorum,” dedi Winter, içinde bir kez daha gidip
gelirken. Ve bir daha. Her hareketi kontrollüydü. Her birinin
yarattığı etki yıkıcıydı. “Seni seviyorum.”
Isabel zaman mevhumunu yitirmişti. Yer ve etrafında olup
bitenlerin farkında değildi artık. Onun kim olduğunu, kendisinin
kim olduğunu hatırlamıyordu. Aklını yitirmişti.
Hissettiği zevk ve acının şiddeti o kadar yoğun ve tatlı, sonsuz bir kutsallığa o kadar yakındı ki devam etmesi dışında hiçbir
şeyin bir önemi yoktu. Winter’ın sevişmesiyle baştan çıkarılmış,
büyülenmiş ve uyuşturulmuş gibiydi. Şu anda dünyadaki tek
önemli olan şey buydu.
Ve Winter durmadı, içinde gidip geldikçe ve hızla soludukça
nefes alış verişleri ciğerlerini parçalayacak gibi oldukça hareketleri
de düzensizleşmeye başladı.
“Gel, lanet olası,” diye homurdandı Isabel’in kulağında. “Erkekliğimi ıslaklığında boğ.”
İşte bu dünyevi istek fazla gelmişti. Isabel, Winter’ın parmaklarıyla penisi arasında hapsolmuş bir halde onun sonu gelmeyen
gidiş gelişlerinin gücü altında, her türlü umut, hayallerin ve insani
beklentilerin ötesine geçerek kıvranmaya başladı.
Tamamen hislerden oluşan bir varlıktı artık, damarlarında
dolaşan o ışıltılı haz kalbinin hızla çarpmasına ve ayaklarının
altının karıncalanmasına neden oluyordu. Isabel aynı anda her
şeydi ve hiçbir şeydi ve bunun tek sebebi Winter’dı. Winter genç
kadının orgazmımn uzatarak sürmesini sağlarken içinde sonsuza
kadar gidip gelecekmiş gibiydi.
Ama ne de olsa o da bir ölümlüydü. O anda onun da doruğa
ulaştığını hissetti Isabel. Kasılarak gidip gelmeye devam ederken
parmağını sertçe Isabel’in hassas noktasına bastırdı ve bir anda
kendini genç kadının içine gömercesine hareketsiz bir halde durdu
ve seğirerek spermlerini saçtı.
Isabel’in omuzunda bağırdı.
Genç kadın o anda akıcı bir madde gibi mutluluktan neredeyse
baygın bir halde süzüldüğünü hissetti. Sırtına yığılmış olan Winter
ağır, kulağındaki nefesi yakıcıydı fakat bu Isabel’in umurunda
değildi. Neredeyse rahat sayılırdı ve o anda akima Winter’dan
geceyi kendisiyle birlikte geçirmesini istemek gibi delice bir fikir
geldi. Hizmetçilerin onu ertesi sabah görmesinin ne önemi vardı?
Ne de olsa burası eviydi ve o da bir duldu. Elbette ki...
Winter çevik bir hareketle üzerinden kalkınca Isabel vücudunun genç adamın koruyucu sıcaklığından mahrum kalmasıyla
üşüdüğünü hissetti. Winter tek kelime etmeden pantolonunu
giydi ve kıyafetlerinin geri kalanını da topladıktan sonra yerdeki
mumu aldı.
Ve odadan çıktı.
Sayfa 316