Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

550 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
13 günde okudu
Teke Şenliği İncelemesi
Diktatörlük, Latin Amerika’nın makus kaderidir. Neredeyse her Latin Amerika ülkesi bir dönem bir diktatör tarafından yönetilmiştir (sanırım az sayıdaki istisnadan biri Brezilya). Bazıları halen diktatörlükle yönetilmektedir, Venezuela gibi. Latin Amerikalıları hayattan bezdiren iki şey vardır; biri ABD diğeri ise diktatörler. Bu büyük soruna parmak basmak isteyen bir grup Latin Amerikalı entelektüel bir proje başlattılar. Projenin fikir babası
Carlos Fuentes
Carlos Fuentes
’ti. Buna göre her yazar bir diktatör ve onun yaptıkları hakkında kitap yazacaktı.
Alejo Carpentier
Alejo Carpentier
,
Julio Cortazar
Julio Cortazar
,
Miguel Otero Silva
Miguel Otero Silva
projeye dahil oldu. Kimin kimi yazacağı kararlaştırıldı. Ancak bu proje tamamlanamadı. Bir süre sonra
Gabriel Garcia Marquez
Gabriel Garcia Marquez
Başkan Babamızın Sonbaharı
Başkan Babamızın Sonbaharı
isimli kitabı ile fitili ateşledi.
Mario Vargas Llosa
Mario Vargas Llosa
ise bu akıma Dominik’e 30 yıl boyunca dikte eden Trujillo’nun hayatını romanlaştırdığı
Teke Şenliği
Teke Şenliği
kitabı ile dahil oldu. Böylelikle bütün dünya Dominik gibi küçük bir ülkede ne zulümler yaşandığından haberi oldu.
Mario Vargas Llosa
Mario Vargas Llosa
bu kitabı 2000 yılında kaleme almış. Türkiye’de uzun süre baskısı olmadığı için bu kitaptan bihaberdim. Neyse ki Can Yayınları kitabı tekrar bastı ve bu sayede edinmiş oldum. Son zamanlarda oldukça popüler olan romanlardan biri
Teke Şenliği
Teke Şenliği
. Öyle ki nereye baksam bu kitabı görüyorum. Bu denli popüler olmayı hak ediyor mu diye sorarsanız, evet ediyor. Kendini okutturan bir kitap. Ne ağdalı cümleler var ne de kafayı yoran metinler. Arkanıza yaslanıp rahat bir şekilde okuyabileceğiniz bir eser. Kitap hikayeyi tek bir kişinin bakış açısından aktarmıyor. İlk olarak Urania isimli bir kadının bakış açısından okuyoruruz olanları. Urania Dominik’in önemli devlet adamlarından biri olan Cabral’ın kızı. Küçük yaşta ülkeyi terk edip Amerika’ya yerleşmiş. Bu bir sır ve bu sırra kitabın sonunda vakıf oluyoruz. Urania bir tür yüzleşme için Dominik’e dönmüş. Hem babasıyla hem de ülkesiyle yüzleşmek istiyor. Kitabın diğer anlatıcıları ise bir grup suikastçı. Trujillo’yu öldürmeyi kafasına koymuş bir grup memur ve asker. Romanda her birinin bu gruba neden dahil olduğunun sebeplerini okuyoruz. Her biri bir şekilde Trujillo’nun acımasızlığından mustarip olmuş. Kimisinin amacı intikam kimisin amacı ise ülkede temiz bir sayfa açmak. Peki kimdir Trujillo (diğer isimleri Generalisimo, Şef, Velinimet, kendisini sevmeyenler ise Teke diyordu) ? Eski bir asker. Amerikalılar tarafından eğitilmiş, 1930’da mevcut başkana darbe yapıp yönetimi ele geçirmiştir. !961 yılında öldürülene kadar ülkeyi tek elden yönetmiştir. İlk başlarda Amerika’nın desteğini arkasına alıp gücünü arttırmıştır. Zira Truijllo bir anti sosyalisttir ve sosyalizmin gücünü arttırdığı bir dönemde Trujillo gibi adamlar Amerika’nın işine gelmektedir. Ancak Amerika da bir süre sonra Trujillo’nun zulmünden bıkmıştır. Zira sadece kendi ülkesinde değil başka ülkelerde de cinayet işlemeye başlamıştır. Yaklaşık 50.000 insan Trujillo döneminde öldürülmüştür. Favori infaz yöntemi, insanları köpekbalıklarına yem yapmaktır. Muhalefet etmek ölümle eş anlamlıdır. Özellikle Mirabal kız kardeşlerin öldürülmesi, birçok muhalif için bardağı taşıran son damla olmuştur. Bu arada ek bir bilgi olarak, Birleşmiş Milletler Mirabal kız kardeşlerin öldürüldüğü 25 Kasım gününü “Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele Günü” olarak ilan etmiştir. Trujillo’nun kötülüğü sadece cinayetlerle kalmamaktadır. İflah olmaz bir kadın düşkünüdür aynı zamanda. Kabinesindeki bakanların eşleri ile birlikte oluyor, dahası bu ilişkilerini herkesin içinde kocalarının suratına bakarak ifşa etmektedir. Hiç kimsenin sesi çıkmamaktadır bu duruma. Peki halk Trujillo için ne düşünmektedir? Bu soruya en güzel cevap 80-81. sayfalarda verilmiş. “…propaganda dişlileri arasında ezilerek, bilgi yokluğunda zorla kafalarına sokulan öğretilerle aptallaştırılmış, yalnızlığa mahkûm edilmiş, korku ve kölelikle özgür iradesi yok edilmiş milyonlarca insan, Trujillo’yu tanrılaştırmıştı. Ondan korkmakla kalmıyorlardı, seviyorlardı onu.” İnsanlar korkuyordu ve korktukları için de seviyorlardı ya da severmiş gibi yapıyorlardı. İnsanlar aç kalmaktan, işsiz kalmaktan, zulüm görmekten korkuyorlardı. Aç kalmaktan korkuyorlardı çünkü Trujillo ülkedeki tüm işletmelerin ya sahibi ya da ortağı idi. Ülkenin başkanı olmasının yanı sıra en büyük işvereniydi. Dahası 30 yıl boyunca aynı kişi tarafından yönetilen bir toplum başka bir kişi ve rejim tarafından yönetilmeyi tasavvur edemez. Bu sebeple Trujillo öldürüldüğünde insanlar matem tutmuş, cenazesine on binler katılmıştır. Babasını kaybetmiş evlatlar gibi hissetmişlerdir. Kitapta bahsetmeden geçemeyeceğim bir kısım var. Bir diktatör aslında bir toplumun yansıması mıdır? Daha doğrusu karanlık yüzünün yansıması mıdır? Her diktatör mensubu olduğu toplumdan çıkar. Misal Almanya’ya Rusya diktatör ithal edemez. Ya da İngiltere hiçbir ülkeye bir diktatör ihraç etmez. Diktatörlerini kendi toplumları yaratır. Ondan bir parçadır.
Mario Vargas Llosa
Mario Vargas Llosa
kitapta bu durumu şu şekilde ifade etmiş: “Fetihten bu yana beraberimizde sürüklediğimiz bütün kötülükler, bu otuz bir yılda açıklık kazandı.” S.71 Diktatörler toplumun karanlık yüzünü gösterir. Bu sebeple ki her diktatörün toplumda bir kitlesi vardır. Mesela Şili’yi yıllarca elinde balyozla yönetmiş olan Pinoshet’un Şili’de hala sevenleri, taraftarları vardır. Çünkü halk Pinoshet’a bakınca kendini görmektedir. Ben de olsam öyle yapardım yaklaşımı hakimdir. Bunda tabi ki demokratik yönetimlerin başarısızlıkları, kısır döngüleri de sebep olmaktadır. Demokratik sistemlerin çözüm üretemediği yerde bir diktatörün refah düzeyini arttırması halkın desteğini almasını sağlar. Şili örneğini ele alacaksak, Şili ekonomik olarak en büyük ilerlemeyi Pinoshet zamanında yapmıştır. Orta sınıfın ve alt kesimin yaşam düzeyi gözle görünür şekilde iyileşmiş, dış borcunu azaltmış, enflasyonu sıfırlamıştır. Bu refah düzeyi doğal olarak halkta bir karşılık bulmuştur. Turjillo da Dominik’te ekonomiyi canlandırmış, işsizliği bitirmiş, orduyu modernize edip en büyük problem olan Haiti’li sığınmacı işgalini sona erdirmiştir. Doğal olarak halkta karşılığını bulmuştur yaptıkları. Konu derin bir konu. Yazacak çok şey var ama yazdıkça edebiyattan politikaya doğru kayacağım için burada kesmekte fayda görüyorum.
Teke Şenliği
Teke Şenliği
’ni okumanızı tabi ki tavsiye ederim. Ancak şu belirtmem lazım; edebi bir tat almak istiyorsanız bu kitap size uygun değil. Açıkçası bir
Gabriel Garcia Marquez
Gabriel Garcia Marquez
tadı alamıyorsunuz. Romandan çok biyografi ya da tarih kitabı olarak bile kategorize edilebilir. Ama eğer bir diktatörün pençesi altında yaşamak ile alakalı meraklarınız varsa bu kitap sizi oldukça tatmin edecektir.
Teke Şenliği
Teke ŞenliğiMario Vargas Llosa · Can Yayınları · 20201,037 okunma
··
2 artı 1'leme
·
122 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.