Gönderi

216 syf.
8/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 4 days
Kendisini Madenciliğe Mahkum Eden Biri
Yirmili yaşlarında bir delikanlının ailesiyle yaşadığı Tokyo'daki hayattan kaçıp bir adama rastlamasıyla kendisine teklif edilen madencilik işini kabul etmesiyle başlıyor roman. Bu karakter, madenci olmak için hassas ve ince fikirli bir yaradılışa sahip. Kendisine madenci olursa çok para kazanacağını söyleyen adama sırf ailesinden uzaklaşmış olmak için evet diyor bence. Bir yandan da macera arıyor gibi. Ancak karakterin içten içe mazoşistik eğilimleri olduğu aşikâr, çünkü sevmediği (en azından hedefi olmayan) bir iş olsa da madencilik yapmakta ısrarcı oluyor ve işin ilk gününde en derin madenlere girecek, bu madenlerdeki dar ve girilmesi zor tünellere girmek için vücudunu hırpalayacak ve soğuk çamurlu sulara bulanmayı kabul edecek kadar acı çekmeye teslim oluyor. Özgür iradesi içinden çekilip alınmış gibi sürükleniyor sanki bu hayata. Kendisine bir zindan hayatını müstehak görse, daha az mazoşist olurdu; dedirtiyor insana. Bir yandan da bu karakter sayesinde madencilerin ne kadar berbat, sefil, acı dolu koşullarda yaşadıklarına tanık oluyoruz (O kadar kötü durumdalar ki iyi patates anlayışları, küflü ve kurtlu patatesler mesela. Bu detaylarda keskin bir toplum eleştirisini de görüyoruz). Soseki, oradaki ortamın dibine kadar hayal etmemiz için bize orayı ayrıntılarıyla anlatıyor karakterin ağzından. Bu açıdan benim için farklı ve maceralı bir okuma oldu. Doğadaki dolaşmalar, madenin içindeki karanlık ve sıkışık yollar, karakterin andan kopup düşünmeye başlamaları, madende ölüme yaklaştığını hissettiği anlarda rüyadaymış gibi bulanık bilinci iyi betimlenmişti. Bir yandan da karakterle özdeşleşerek onun adına karamsarlaştım ve acı çektim. Karakter sanki tüm bunları yapmakta herhangi bir mahsur görmüyor gibi davranıyor. Düşüncelerini içtenlikle ifade ediyor, bu açıdan roman gerçekten çok akıcı ama bulunduğu duruma hiç üzülmüyor, ailesiyle ilgili hissettiklerinden de hiç bahsetmiyor. Muhtemelen ailesiyle yaşadığı kötü geçmişi unutmak adına bu kadar farklı, bu kadar zor ve yıpratıcı bir işe mahkum ediyor kendini. Sanki ölmek yerine ekstra bir hayat yaşasa ancak ölüme benzer bir durumda olurmuş gibi her an ölümle burun buruna. O tünellerde bir taş düşmesiyle, bir nefessizlikle, aşırı soğukla ya da içinde bulunduğu sefil koşullarla ölmesi çok muhtemel; her an ölüme göz kırpıyor. Bu yüzden onu anlamakta zorlandım. Belki de ailesiyle neler yaşadığını bilmek, onu daha çok anlamamı sağlardı. Bilmesem de en azından şunu düşündüm ki karakter bilinçdışında kendisini cezalandırmak istiyor gibiydi. Bu nedenle bu kadar kötü şartlara razı geliyordu. Belki de ailesinden kaçtığı için sonradan pişmanlık duydu ama geri dönemeyeceğini bilerek kendini cezalandırdı ve böyle bir yol seçti kendine. Roman okumalarını çeşitlendirmek isteyenler için tavsiye edebileceğim bir kitap. Hem dili akıcı hem konusu farklı hem de birinci kişi ağzından anlatıldığı için bence eğlenceliydi (karakterin ara ara okurla konuşması pek hoşuma gitmese de). Japon edebiyatına biraz mesafeliydim, artık Natsume Soseki'yi daha çok okurum diye düşünüyorum.
Madenci
Madenci
Natsume Soseki
Natsume Soseki
Madenci
MadenciNatsume Soseki · Jaguar Kitap · 20181,049 okunma
·
47 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.