“Hayat yaşamaya değer mi” bu soru bence tuhaf.. Çünkü bu değeri ben tespit ediyor isem bu dünyaya gelecek ve bunca zahmete katlanır bir yaşamı seçecek kadar değerli bulmuşum hayatı en başta..Yok bana sunulmuş bir yaşam ise ve buna bir türlü katlanmak zorunda isem bunu anlamlı hale getirme gayreti son vermek gayretinden daha az zahmetli olacaktır..bahse konu sanatçılar için üzgünüm..
Biri gitse idi gitmese idi neleri kazanır ya da kaybederdik biraz yine tuhaf.. Sanat, sanatçıdan ayrıdır.. Bugün Sabahattin Ali’yi düşündüm.. gözlerim ıslak.. tanımadığım, görmediğim ve hiç bilmediğim biri; fikrimce son derece kıymetli bir sanatçı için ağlayabiliyorsam..satırlarını okurken tutuklu kalıp devam edemeyecek kadar incinebiliyorsam bu onun varlığının yansıması olan sanat eserlerinden sebep oluyor.. Burada intihar yok.. Elden alınmış hak var.. Yaşasa idi neler olurdu kim bilir.. Bunu düşünemem ki..Hiçbir şey bilmesem de Filiz, babası ile yaşanan bir hayatın nasıl olduğunu öğrenirdi..Varlığının ıspatı olan imzalı cümleleri kifayetsiz okuru için.. İntihar şuurlu ya da aksinde farklı bir şey..diğer yanda yok etmek.. Gülünç bir şey var.. Sanatçı ölmez.. Bunu kalem için fırça için söylüyorum.. Şarkılar sesten sese değişir ölümsüz kalmaz.. Ama imza öyle mi.. Hadi unuttursunlar Yaşar Kemal’i Sabahattin Ali’yi Oğuz Atay’ı.. birilerini hiç kimse hatırlamayacak..sevgiden yana esame olmayacak.. Kıskanıyorlar ne diyeyim..Sevdiklerini erken alıyor yanına demek belki biraz iyi hissettirir deyip susuyorum..