Karın yağacağı yok İstanbul’ a oğlum .
Yalnız ben gideceğim.
Gökyüzünü göremez oldum şu yüksek binalardan
Sevdaları da çekilmez oldu aşk trafiği hepten kırmızı
İş gücü çoktan bıraktım öylesine gidip bakıyorum
Gün öldüreyim kendimi oyalayım diye işte
Önce kadınlar ve çocuklar diyenlere karşı
Önce insanlık diyesimi getiriyor susuyorum
Bilmiyorum böyle böyle nereye kadar sürer
Sen gelemiyorsun kar yağmıyor
omuzlarımda bir ağırlık içlerimi eziyor.
Annen kaçıp kendini kurtarır da ya sana ne olur.
Kuşlar bile çok yükseklerden uçar oldu
Diktiğimiz binalara değmesin diye kanatları
Denizi de caydırmıyor beni havası da.
Annen burada yaşasaydı mesut olurdu da
Bilirim ki bu kadar suyu bir arada görmemiştir annen
Ki görse bayılır.
Kimse kaldırmaz onu yattığı yerden
Bakar geçerler hiç aldırmadan yanından
Hele martılar gördü mü bir iki tane
Havada uçar da yanına gelmez ise şaşar kalır
Şehrindeki güvercinlere benzetir annen
Onlar gibi çağırır hemen.
Martı kanmaz bunlara oğlum
O bedavadan hiç bir yere gelmez.
Buranın martısı bile oranın insanından kurnaz.