Gazete satmak gibi işlerden kazandığı paranın çoğunu
annesine vermesine karşın, elden düşme bir teknecik almaya
yetecek parayı biriktirmeyi başardı Jack London; onu boyamaya,
bir yelken ve bir çift kürek almaya yetecek parayı da topladıktan
sonra seferler yapmaya, okyanusun iri dalgalarıyla birlikte
denizlerde uçmaya, kayabalığı avlamaya başladı.
Görmüş geçirmiş denizcilerin bile denize açılmayı göze alamadığı
havalarda serüvene atılmaktan çekinmemesi, “istiridye korsanları”yla
dostluk kurmasına yol açtı. San Francisco Körfezi’nde
–çoğu özel kişiler tarafından işletilen– birçok zengin istiridye yatağı vardı
ve korsanlar, korsan adını bu yataklardan istiridye kazıyıp
sahilde karaborsa satmakla almışlardı.
Bu korsanların başarıları Jack London’da onların arasına katılma
isteği uyandırmış, birinin teknesini satmak istediğini öğrenince de
ona yakınlık gösteren ve kendi çocuğu gözüyle bakan zenci
“Jenny Sütanne”den yüz dolar borç almayı başarmıştı.
Böylece London, daha neredeyse çocukken –bu kitaba
adını verdiği sanılan– Razzle Dazzle adlı teknenin sahibi oluyordu.