Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Onu özlemiştim. Onunla bu şekilde olmayı özlemiştim. Düğmeleri deliklerinden çıkardıkça, gömleğinin yakaları birbirinden ayrılarak önce güçlü boynunu, sonra da göğsünün birazını ortaya çıkardı. Benimle oyun oynar gibi, göğüs kaslarının hemen altındaki düğmede durup kol düğmelerine geçti. Kol düğmelerini birer birer, yavaş hareketlerle çıkardı ve komodinin üstüne dikkatle ve özenle bıraktı. Hafif bir inilti kaçtı ağzımdan. İçimde gözü dönmüş, yabani bir şey vardı, en güçlü afrodizyak dolaşıyordu damarlarımda. Omuzlarını önce birbirine yaklaştırıp sonra da gevşeterek gömleğiyle yeleğini çıkarıp attı. Mükemmeldi. Her santimi. Teninin kalın ipeksi dokusunun altından görünen her bir biçimli sert kas dilimi. Hiçbiri kaba değildi. Hiçbiri fazla değildi. Aleti hariç. Tanrım. O bağcıklı ayakkabılarını çıkarıp pantolonuyla boxer çamaşırını uzun, güçlü bacaklarından aşağıya iterken ben de uyluklarımı sıkıp birbirine bastırıyordum. Cinsel organım sızlıyordu, şişmişti, bütün kanım bedenimin merkezine toplanmıştı, yarığım arzuyla kayganlaşmıştı. Doğrulurken karın kaslarının sert örgüsü gerildi. Kasıklarına doğru V şeklini alan kaslar, bacaklarının arasından yukarı kıvrılan kalın, uzun penisini işaret eder gibiydi. "Ah Tanrım. Gideon." Aletinin geniş kafası zevk suyuyla parlıyordu. Ağırca sarkan testisleri, kalın damarlı aletinin ağırlığını dengeliyordu. Muhteşemdi Gideon, en ilkel anlamda güzel, vahşice erkeksiydi. Onu görmek, içimde kadınsı ne varsa canlandırıyordu. Dudaklarımı yaladım, ağzım sel basmış gibi nemlenmişti. Gideon'ın tadına bakmak, ben kendi zevkimde kaybolmamış­ ken onun zevk seslerini duymak, ben onu çıldırtırken onun sarsılıp titreyişini hissetmek istiyordum. Gideon, kökünden başına kadar sertçe sıvazladı ereksiyonunu ve ucunun inci tanesi gibi bir ıslaklıkla nemlenmesine neden oldu. "Senin bu, meleğim" dedi pürüzlü bir sesle. "Al hadi." Apar topar yataktan inip dizlerimin üstüne oturmaya yeltendim. Dirseğimden yakaladı beni, ağzı gergin bir çizgiydi. "Çıplak olarak." Arzudan bağı çözülmüş dizlerimi doğrultmakta zorlandım. Daha zor olanı, giysilerimi alelacele sıyırıp atmamak için kendimi tutmaktı. Kolsuz anvelop bluzumu çözüp, gevşeyen iki yanını biraz olsun striptize benzeyen hareketlerle aç­ maya çalışırken titriyordum. Sutyenimin dantelini ortaya çıkardığımda tıslayarak aldı­ ğı soluk Gideon'ın azalan kontrolünü ele verdi. Göğüslerim ağır ve hassas, meme uçlarım sert ve dimdikti. Gideon bana doğru bir adım yaklaşarak ellerini sutyen askılarının altına soktu ve memelerim bekleyen avuçlarına dü­ şene dek aşağı çekti askıları. Hafifçe sıktığı memelerimin ağırlığını eliyle tartıp sonra da meme uçlarımı başparmaklarının etli yeriyle okşarken hafif bir iniltiyle kapattım gözlerimi. "Giyinik bırakmalıydım seni" dedi gergince. Ama dokunu­ şu bambaşka bir şey söylüyordu. Güzelsin diyordu bana. Seksisin. Gözüm senden başka bir şey görmüyor. Geri çekilmesiyle bir çığlık attım, ellerini özlüyordum. Gözleri o kadar koyulaşmıştı ki siyah gibi görünüyordu. "Sun onları bana." Ayaklarımın üstünde kıpırdandım, cinsel organım zonkluyordu. Bir omuz hareketiyle bluzumu sıyırıp yere attım, sonra da sutyenimi açmak için arkama uzandım. Kollarımdan kayıp düştü sutyen, böylece serbest kalan ellerimle memelerimi avuçlayıp Gideon'a doğru kaldırdım. Gideon başını çıldırtıcı bir sabırla eğerek, ağır, telaşsızhareketlerle dilini meme ucumun üstünde gezdirdi. Bağırmak istiyordum ... ona vurmak ... bir şeyler yapmak. Bu delirtici soğukkanlılığı kırmak için ne gerekiyorsa onu yapmak. "Lütfen" diye yalvardım, utanmadan. "Gideon, lütfen ... " Emiyordu, sert sert. Seri, derin emişlerle etimi içine çekiyor, öfkeli diliyle sanki dövüyordu hassas meme ucumu. Hayvani şehvetinin, feromonların ve testosteronun kokusunu alabiliyordum; şiddetle azmış güçlü bir erkeğin kokusuydu bu. Beni çağırıyordu, buyurgan ve sahipleniciydi. Çağrının çekimini, Gideon'ın çekimini hissediyordum. İçimdeki eriyişi, teslimiyeti hissediyordum. Sallandım, beni yakalayıp koluna yatırdı ve diğer mememe geçti. Emişinin gücüyle onun yanakları içeri göçerken benim de kasıklarım aynı ritimle kasılıyordu. O zevkini alsın diye aldığım pozun zorluğu omurgamı sızlatıyordu ve bu da beni iyice azdırıp delirme noktasına getiriyordu. Ben onun için mücadele etmiştim. O benim için adam öldürmüştü. Her türlü tanımı aşan, ilkel ve kadim bir bağ vardı aramızda. Alabilirdi beni, kullanabilirdi. Onu bekletmiş­ tim ve o da bildiğimden tam emin olmadığım birtakım nedenlerle izin vermişti buna. Ama şimdi, arada biraz uzakla­ şıp mesafemi korumaya çalışabileceğimi ama bizi birbirimize bağlayan zincirlerin hep onun elinde olacağını hatırlatıyordu bana. Ve canı ne zaman isterse beni kendisine çekecekti, çünkü ben ona aittim. Her zaman benimsin. "Bekleme." Ellerim saçlarına gitti. "Becer beni. Aletinin içimde olmasına ihtiyacım var ... " Beni döndürdü ve yüzüstü yatağa dayadı, sonra da bir elini kürek kemiklerimin arasına bastırıp diğeriyle kapri pantolonumun arka fermuarına uzandı. Fermuara asılıp yırttı ve pamuklu kumaşı parçaladı. İyisin değil mi?" dedi hırlar gibi; açılan yerden elini sokmuş kaba etimi avuçluyordu. "Evet. Tanrım, evet ... " Bunu o da biliyordu ama yine de soruyordu. Kontrolün bende olduğunu, ona izin verenin ben olduğumu bana hatırlatmayı asla unutmuyordu. Bir elini saçlarıma dolayıp öbür eliyle paramparça olmuş pantolonumu dizlerime indirdi. Hoyrattı, sabırsızdı. G-stringimin lastiğini tutup çekti, lastik önce tenime gömü­ lüp sonra da koptu. Elini bağlı bacaklarımın arasına sokup cinsel organımı avuçladı. Sırtım geriye büküldü, vücudum titriyordu. "Tanrım, ıslaksın." Bir parmağını içime soktu. Çıkardı. İki parmağını soktu. "Aletim o kadar sert ki senin için." Hassas dokular içime dalan parmaklarını kavrıyordu. Geri çekti parmaklarını, klitorisimi dairesel hareketlerle ovalamaya başladı. İhtiyacım olan zevkin peşinde, parmak uçlarına bastırdım kendimi; hafif yalvarış sesleri dökülüyordu boğazımdan. "Ben içine girmeden gelme" dedi hırlar gibi. Aletinin geniş başını yarığımın ağzına yerleştirip kalçalarımı iki eliyle tutarak geriye çekti beni. Sert ve sesli soluklar alarak bir an duraksadı. Sonra daldı içime. Döşeğin içine doğru haykırdım, fazlasıyla dolmuştum, zorlanıyordum, ona yer açmak için kıvrandım. Beni kaldırıp ayaklarımı yerden kesti. Kasıklarını çevirerek penisini ta derinlere soktu ve içimde boş kalan son yeri de işgal etti. Aletinin etrafında çılgınca bir zevkle kasılarak her santimini sıkıyordum. "Tamam mı?" dedi sertçe, parmaklan huzursuzca yoğuruyordu etimi. Kollarımla kendimi geriye ittim, gelmeye o kadar yakındım ki canım yanıyordu. "Daha." Kanımın kulaklarımdaki uğultusunun arkasından, Gideon'ın adımı söyleyerek inlediğini duydum. Aleti şişip uzadı, seğirmelerle fışkırtarak geldi. Hiç bitmeyecekmiş gibiydi ve belki de öyleydi, çünkü henüz daha doruktayken yeniden becermeye başladı ve pompalayarak sıcak, yoğun menisiyle doldurdu içimi. Onun geldiğini hissetmek beni de ateşledi. Güçlü spazmlar halinde bastırdı orgazmım ve şiddetli titremelerle sarstı vücudumu. Gideon gözü dönmüş, ateşli bir azgınlık içinde kaybolmuş halde aletiyle içimi döverken, ben tırnaklarımı yorgana ge­ çirmiş, tutunmaya çalışıyordum. Menisinin kayganlığı önce cinsel organımın dudaklarını ıslattı, sonra da bacaklarımdan aşağı aktı. İnleyerek derince abandı, kasıklarını çevirerek aletini iyice soktu içime. Titredi, yine geliyordu, hem de ilkinden sadece birkaç dakika sonra. Üzerime katlanarak omuzumu öptü Gideon, sıcak ve hızlı soluğu sırtımın terli kıvrımı üstünde esiyordu. Göğsü omurgamın üstünde körük gibi inip kalkıyordu, kalçalarımı çürü­ türcesine kavrayan parmakları yavaş yavaş gevşedi. Okşamaya, yatıştırmaya başladı elleri. Klitorisimi bulup masaj yapan parmakları beni heyecanlandırıp, ovalaya ovalaya yeni bir doruğa taşıdı. Dudakları tenimin üstünde kıpırdadı. Meleğim ... Tekrar tekrar söyledi bu sözcüğü. Kırık dökük. Çaresizce. Soluk soluğa.
Sayfa 201
·
1 artı 1'leme
·
114 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.