Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Mobbing Bank Diyor ki;
Tam Bağımsız Olmayı Neden ve Nasıl Kaybettik? İnsanlık devrimini başlatan büyük devrimci Mustafa Kemal Atatürk'ün yaşama erken veda etmesi, devrime sahip çıkacak bir toplumun eğitilmemiş olması, padişah hayranı, manda ve himaye isteyen siyaset anlayışının yaşıyor olması en belirgin sebeplerdi. Nitekim Atatürk sonrası çok partili siyasi partilerin ortaya çıkması bu yıkımın önünü açtı. Bir savunma örgütü olduğu zannedilen nato'nun bir sömürge ve tam bağımsızlık düşmanı bir çete olduğu anlaşılmadı ya da anlaşıldığı halde bilinçli göz yumuldu. Nato'ya evet diyen ve tam bağımsızlığı tehlikeye atan demokrat partiye karşı yapılan 27 Mayıs darbesinin devrim olarak nitelendirilmesi de bir o kadar yanlıştı. Çünkü o darbeyi yapanlar nato'dan ayrılma kararı almış olsalardı devrim yarım kaldığı yerden devam edebilirdi. 27 Mayıs darbesini yapanlar bir anlamda demokrat partiden rol çaldılar. Nitekim bu eroin siyasetinin uzantıları hala ülke yönetiyor. Türkiye de nato'dan yana olmayan siyasi parti neredeyse yoktur. Nato'dan yana olmayan birisi vekil bile olamıyor. Nato'dan yana olan tam bağımsızlıktan ve Atatürk'ten yana olamaz. Atatürk yaşamış olsaydı nato'ya asla girmezdi. Nato zaten birinci dünya savaşı sonrası komünizme karşı ve Avrupa'yı da Amerikan çıkarlarına hizmet eden bir yapıya dönüştürme programıdır. Nato ve Avrupa Birliğinin merkezi bu anlamda Brüksel olmuştur. Avrupa Birliği nato şemsiyesi altında bir yapıdır. Ülkemizde siyasi partiler, holdingler, sivil toplum kuruluşları adı altında tarikat ve cemaatler ve medya bu sistem yararına ele geçirildi. Bütün bu yapılar nato'nun gizli ve onlar adına çalışan güçleridir. Nato'nun içinde olmamız bize saldırmalarına engeldir söylemleri yine nato eroin siyasetinin bir yalanıdır. Askeri ve sivil darbeleri yaptıranlar, ekonomik krizler çıkartarak vurgunlar vuranlar kimlerdir? Nato'nun içinde olduğun halde onların güçleri bu kötülükleri yaptılar. Örnek mi istiyorsunuz? 2001 yılı ekonomik krizi zamanında Merkez Bankası başkanı kendi adamlarından biri olan Gazi Erçel'di. Kurun iki katına çıkacağı haberini alarak bir gecede vurgun vuran bu ülkeye faydadan çok zararı olan holdingler ve bankalarıydı. İşte bu holdingler tam bağımsızlığın düşmanı ve sömürgenin gücü haline nato eroin siyaseti sonrası geldiler. Bu holding sahiplerini koruyan onlardır. 24 Ocak kararları sonrası özelleştirme ile kendi çıkarları adına talanı başlatacak olan 12 Eylül askeri darbesini yapan Kenan Evren'e yazdığı mektup ile destek veren Vehbi Koç'tu. Son yirmi yılda en büyük vurgunu vurarak aşırı büyüyen devlet yok şirketler var diyen tehdidin sahibi bu holdingin sahibiydi. Bu şirk tehdidini bertaraf etmenin yolu üretim ve hizmet araçlarının sahipliğini halkın yararına şirk kurumları holdinglerden alıp kamulaştırma yaparak devlete vermektir. Kamu kurumları devlete yük olmaktadır diye özelleştirme ile toplumu bu şekilde aldattılar. Bunun doğru olmadığı çıktı ortaya. Devlete yük olan şirketlere de yük olurdu. Demek ki yük değilmiş. Bir başka örnek yakın tarihte yaşandı. 15 Temmuz darbe girişimi sömürge yararına oyuncu değişikliği yapmak adına incirlik üssü destekli yapıldı. Aynı yolun yolcusu mevcut iktidar biz onlardan daha iyi hizmet ederiz adına sivil darbe yaparak hukuk devletinin kırıntılarını bile yok ederek halka seçtirilmiş padişahlık dönemini başlattılar. Nato ile Türk Silahlı Kuvvetleri de bu yapının hizmetinde olmaktan kurtulamadı. Ordumuzu Türk ulusunun çıkarlarını korumak yerine sömürgenin çıkarlarını koruyan bir ordu olarak kullandılar. Bugün sömürgenin şirketlerine maden ruhsatı satışı ile yerüstü zenginlikler sonrası yeraltı zenginlikler peşkeş çekiliyor. Erzincan İliç ilçesinde siyanür ile altın arama yapan şirket altınların yüzde 98'ne sahip oluyor. İnsanlık tarihi böyle bir talana ilk kez şahit olmaktadır. Sadece Erzincan İliç ilçesinde değil Anadolu'nun her tarafı aynı talanı yaşıyor. 1991 yılında Sovyetler Birliği çöktükten sonra nato; Orta Doğu ve Asya'da kendi adına vekalet mücadelesi veren terör ve örgütlerinin üreticisidir. Bu anlamda nato terör üreten, düşman üreten ve her iki tarafa da silah satan bir sömürgenin sistemidir. Milli savunma sanayimizin gelişmesini engelleyen de bunlardır. Bizi silaha bağımlı hale getirmek yoluyla önümüzü kesmiş kendileriyle savaşma gücümüzü azaltmak amacıyla bu kötülüğü bize içeride ki hain işbirlikçileriyle yapmışlardır. Eskiden bu toplum kahramanları ile gurur duyardı. Nato sonrası hainleri ile gurur duyan bir toplum haline geldi. Tarım ve hayvancılığı geriletmek, üretim yerine ithalat, borç ve tüketim ile yaşama tercihleri borsa, döviz ve faiz üç kağıtçı ekonomisinin bir dayatmasıydı. Sömürge bize karşı her türlü düşmanlığı her yolu deneyerek yüceltmiş ulusumuzu tuzaktan tuzağa düşürmüştü. Etnik ve mezhepsel ayrımcılığın da amacı tam bağımsızlığı, birlik ve beraberliğin sağladığı bütünlüğü yani güçlü iç cepheyi yıkmaktı. Tek tesellimiz bunda yüzde yüz başarı sağlayamamış olmasıdır. Çünkü uyuyanları uyandırmaya her zaman bir uyanık yeter. Bir asır önce Mustafa Kemal bu toplumu gaflet uykusundan uyandırdı. Bugün ise o görev Mustafa Kemal Atatürk'ün gerçek askeri olan, tam bağımsızlıktan yana olan, sömürgeci çetelerin tümünü reddeden herkesindir. Anadolu Türkiye Cumhuriyeti'ne dünyanın en büyük gücünü verecek bir coğrafyadır. Bugüne kadar bu gücü sömürge yararına kullandırdığımız için biz hissedemedik. Bundan sonra çok daha bilgili içeride kimin dost kimin düşman olduğunu çok daha iyi biliyor durumdayız. Hangi yapılardan nasıl kurtulmak gerektiğini çok daha iyi biliyoruz. ✓ Bu ülkenin siyasi partilere ihtiyacı yoktur. ✓ Bu ülkenin sömürgeci holdinglere ihtiyacı yoktur. ✓ Bu ülkenin insanlarının inançlarını sömüren din üzerinden çıkar sağlayan sivil toplum kuruluşu adı altında emperyalizme cehalet üreterek hizmet veren tarikat ve cemaat yapılarına ihtiyacı yoktur. ✓ Bu ülkenin halkına yalan söyleyen medyaya ihtiyacı yoktur. Devrim; ağır bedeli sonraki nesillere ödetmemek adına bir kere ödenmesi gereken bir bedeldir. Cumhuriyet ile başlayan nato macerası ile yarım kalan devrimi tamamlamak için bugün çok daha fazla gerekçemiz birikmiştir. Emperyalizmin belini nato'dan ayrılarak, siyasi partilerin tümünü kapatarak, üretim ve hizmet araçlarının sahipliğini geri alarak kırabiliriz. Böyle bir iradeyi bütünlüğü koruyan birlik ve beraberlik içinde yönetim anlayışı olarak benimsemek yeterli olacaktır. Önder KARAÇAY
··
62 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.