Gönderi

288 syf.
9/10 puan verdi
·
Liked
Artık baskısı çok yapılmadığı için uzun bir süre aradığım bir kitaptı "Renklerden Moru"! Hep okuyanlardan iyi yorum alıyor ve heyecanlanıyordum. Sonunda Şubat ayında doğumgünümün şansıyla buldum ve okudum. Dedikleri kadar vardı roman, oldukça başarılı buldum. Yazarımız Alice Walker, kişiliği itibariyle kendi içinde gücünü bulan, tüm felaketlere rağmen mücadeleyi bırakmayan, doğru zamanı bekleyen bir aktivist olarak dikkat çekiyor. Tümbu özelliklerini, "Renklerden Moru" kadınlarına yansıttığını gördüm. Romanda Celie dahil tüm kadınlar bir noktadan itibaren "Dur!" diyor ve hayat adı verilen mücadeleye dört elle sarılıyorlar. Bu açıdan ilham verici bir kitapla karşı karşıyasınız. Alice Walker, aynı zamanda erkek egemen bir dönemde erkeklerin tüm acizliklerini, tüm zayıflıklarını, tüm zaaflarını, tüm ezik egolarını ve sığ bilinçlerini gözler önüne sererek de önemli bir iş başarıyor. Erkekler tüm ezikliğini ve acizliğini, boyunduruğu altındaki kadınlara fiziksel ve psikolojik şiddet uygulayarak yansıtıyor romanda... Günümüze baktığımızda, bu erkek egemen toplumu zırvasının pek değişmediğini görüyoruz. İçler acısı halimizi "Renklerden Moru" romanındaki gibi yaşarken, kadınlarımız sesini çıkarmadıkça ve erkeklerimiz tam bilinçli bir şekilde yetiştirilmedikçe toplumumuzda bir değişimin yaşanmayacağını görüyoruz. Alice Walker'ın emarelerini verdiği üzere, ülke toplumumuzda da bu konuda bir gelişim var; ancak yeterli değil... Romanımız, mektup tarzında yazılmış. Üslup olarak yalın ve günlük konuşma tarzında bir dil kullanılmış. Walker bunu yaparken, kelimelerini binlerce duyguyla kaplamayı başarmış. Okurken anlayacağınız üzere duyguları, acıyı, isyanı kelimelerinin arkasına saklamış. Bu durum, okumanın etkisini arttırıyor. Ayrıca fazlasıyla sürükleyici bir roman olduğunu söyleyebilirim, sayfalar aktı ve ben bir günde bitirdim. Yazar Alice Walker'ın önemli değer yargılarının olduğunu da okurken görüyorsunuz. Bu roman, yazarımız Alice Walker'a 1983 yılında Pullitzer Ödülü'nü kazandırması bakımından da son derece önemli! Bu güzide romanda, ana kahramanımız Celie! Hikayesi 1900'lü yılların başında 14 yaşındaki genç kız haliyle başlıyor. Genç kızlığa eriştiğinde, hayat ona kabus yüzünü çabuk gösteriyor. Babası canice katlediliyor, annesi zor zamanların ardından tekinsiz bir adamla evleniyor. Bu üvey babayla birlikte, Celie'nin uzun yıllar içinden kurtulamayacağı cehennemi başlıyor. Annesinin hastalığı üzerine, üvey babasının defalarca tecavüzüne uğruyor bahtsız Celie! İki çocuk doğurmak zorunda kaldığı bu iğrenç adamdan, aynı zamanda psikolojik ve fiziksel şiddet görüyor. Üvey babası kardeşlerine de aynısını yapmasın diye, Celie yüce gönüllü davranıyor. Sonrasında, üvey babası tarafından toprak beyi bir adama resmen satılıyor. Evleniyorlar; ancak Celie yalnızca adamın seks isteklerini görüyor, bir hizmetçi gibi evi çekip çeviriyor ve adamın çocuklarına üvey annelik yapıyor. Bu evde de oldukça sevgisiz kalıyor, yine fiziksel ve psikolojik şiddete uğruyor. Üstelik evlendiği kaba adam, kalbini çok uzun zamandır Shug adlı alımlı ve başarılı bir kadın şarkıcıya kaptırmış durumda... İçinden çıkamadığı çok zor yıllar geçiriyor Celie! Kimseye sözle ifade edemediği acılarını Tanrıya ve kızkardeşi Nettie'ye mektuplar yazarak açıklayabiliyor. Kalemi silahı oluyor, gözyaşları kağıda dökülen cümleleri! Üvey oğlu Harpo'nun evlendiği güçlü Sofia'yı görünce ve sonrasında evlerine yerleşen meşhur Shug ile birlikte Celie'nin içinde değişimler başlıyor. Kendi gücünü anlıyor. Shug'a bakıyor, onunla çok vakit geçiriyor. Celie, Shug'u sığınılacak bir liman olarak görüyor, hayatında hep aradığı aşkı ve sevgiyi o görkemli kadında buluyor. Kocasının, kardeşi Nettie'den gelen her mektubu gizlediğini öğrenen Celie, hayatındaki tek dayanağıyla iletişimini kestiği için kocasına öfke duyuyor. İşte Celie için geri dönülemez değişim, burada başlıyor. Shug'a daha fazla sığınıyor ve onunla Memphis'e gidiyor. Burada sevgiyi doyasıya yaşarken, mental anlamda kişiliğini de güçlendiriyor. Sevgi, onun kalkanı oluyor. Diğer yandan pantolon dikme işinde harikalar yaratıyor ve güçlü iradesiyle bunu mesleğe dönüştürüyor. Üvey babasının ölümüyle evin ona bırakıldığını öğrenen Celie, bunca acıyı çektiği topraklarına geri dönüyor. O hep Nettie ile görüşmeyi, çocuklarını tekrardan görebilmeyi diliyor. Onlara kavuşabilme hasretiyle evini yeniden yapılandırıyor ve bir pantolon dükkanı açıyor. Geri dönüşünde çeşitli hesaplaşmalar da yaşayan Celie, muazzam bir içsel dönüşüm hikayesine imza atıyor. Tanrının beyaz orta yaşlı bir erkek olduğunu düşünüyor ve onu kendi içinde de serbest bırakıyor. Gücüyle, azmiyle günümüz kadınlarına dahi ilham olması gereken br mücadele veriyor ve buradan alnının akıyla çıkıyor.
Renklerden Moru
Renklerden MoruAlice Walker · Doğan Yayınları · 2019709 okunma
··
90 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.