Gönderi

284 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
Lizbon’da Bir Gece’yi okurken, İnsanları Sevmelisin’in devamını okuyor gibi oldum. Kitabın sonsözünde öğrendim ki aslında bir dörtlemenin üçüncü kitabıymış. Ben sıralamada hata yapmışım. İnsanları Sevmelisin ile başlayan Zafer Takı ve Lizbon… ile devam eden, Cennetteki Gölgeler ile sona eren hikaye Avrupa mültecilerinin trajedisini başından sonuna anlatıyor. Lizbon’da Bir Gece, Almanya’nın savaşı başlatıp, Batı’ya yürümeye hazırlandığı sırada başlıyor. Mültecilerin bu arada tek çare olan Lizbon’a ulaşma ve sonrasında Amerika’ya gitme çabalarını konu alıyor. Birbirini tanımayan iki Alman, Lizbon limanında, Amerika’ya gidecek gemiyi seyrederken karşılaşır. Bir tanesinin ne vizesi ne de parası vardır. Diğeri ise geceyi birlikte geçirmek koşuluyla elindeki biletleri vermeyi teklif eder. Fransa’da ölüm döşeğinde bir Avusturyalının kendisine verdiği pasaport ile kimliği değişen ve Josef Schwarz olan anlatıcının tek istediği gece boyunca, yaşadıklarını geride kalacak şekilde birine anlatmaktır. Böylece 1934’te toplama kampından kurtulup kaçışından başlayarak hikayesini anlatır. Başlangıçta, Schwarz ve İnsanları Sevmelisin’in kahramanı Steiner arasındaki benzerlik dikkat çekiciydi. Sonrasında farklılıklar ortaya çıkmaya başlasa da aslında her iki karakterin de Remarque’dan büyük izler taşıdığı ortaya çıkıyor; romanlar otobiyografik özellikler taşıyor. Lizbon’da Bir Gece’de diğer romanlarından farklı, daha duygusal bir anlatım söz konusu. Anılar, tutuklanmalar, kişilik bölünmesi, var oluş nedenlerinin sorgulanması, tanrı arayışı, ölüm ve insanlığın onuru gibi temalar, duygusal bir şekilde anlatılıyor. Hem konu hem de anlatım olarak akıcı bir kitap.
Lizbon'da Bir Gece
Lizbon'da Bir GeceErich Maria Remarque · Everest yayınları · 2019132 okunma
·
33 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.