Gönderi

Sanatın insanları daha iyi insanlar yaptığı varsayımı­na, daha iyi insanın nasıl olabileceğine dair ciddi bir fikir nadiren eşlik eder. Ancak bu mesele, uzun zamandan beri ütopyacıları ve fütüristleri heyecanlandırmıştır. Sözgelimi Antilop ve Flurya romanında Margaret Antwood, mevcut modelin kusurlarını gidermek üzere geliştirilmiş, genetik mühendisliğinin ürünü bir insan ırkı tahayyül eder. Onun yeni insanları, Cennet Bahçesinden bu yana çok sayıda ütopya sakininin olduğu gibi, çıplak vejetaryendirler, ama daha sıradışı birtakım özelliklere de sahiptirler. Mesela zi­hinleri ten rengini kaydetmez, bu yüzden ırksal önyargıya sahip değildirler. Her üç yılda bir sadece bir kez cinsel bir­leşme yaşarlar, bu da doğum kontrolü sorununu çözer ve otuz yaşına geldiklerinde kendi kendilerini imha ederler. Şimdiye kadar hiç kimse sanatın insanı bu derece iyileş­tirmesini beklememiştir ve ütopyacılar bile genelde daha mütevazı ilerlemelerle yetinmişlerdir. Öte yandan, eğer en çok arzu edilen insani özellikler konusunda bir konsensüs, Platon'dan beri gelen Avrupa ve Amerikan ütopya edebiya­tında aranacaksa, cevap kesinlikle eşitlikçi bir topluma gö­türen özveridir.' Komünizm, Sir Thomas More'un 16. yüz­ yılda sert bir şekilde kurduğu ütopyasında hüküm süren idaredir. Bütün evler ve şehirler aynı şekilde inşa edilmiştir, herkes aynı kıyafetleri giyer ve aynı saatlerde çalışır. Bu ilke, Charles Fourier'in tam bir tensel özgürlüğü işlediği, Fransız Devrimi sonrası ütopyasında da geçerlidir. Öyle ki yaşlıların ve sakatların cinsel ihtiyaçları bile her iki cinsiyetten gönüllü ve yardımcı "cinsel sporcular" tarafından düzenli olarak giderilir. Edward Bellamy'nin 19. yüzyıl sonlarındaki Amerikan sanayi orduları üzerine ütopyası da, komünizm temasının başka bir versiyonudur; bu ütopyada herkes, ken­ disine gayrisafi milli hasıladan eşit pay alma hakkı veren bir kredi kartı taşır. Komünizm temasını işleyen daha birçok ütopya yazılmıştır. Marx'ın sosyal sağlık tarifi -"herkese ye­ teneğine göre, herkese ihtiyacına göre"- Marx'tan çok daha önce başlamış Batı ütopya edebiyatının ardındaki ilkeydi. Hasılı eğer ütopyaların yaratıcıları güvenilir rehberlerse, in­sanlığın genel konsensüs, insanların, daha az bencil oldu­ğu ve gezegenin sunduğu nimetlerden eşit pay almaya rıza gösterdiği takdirde daha iyi olacakları yönündedir. Keza Hı­ristiyanlık da aynı şeyi öğretir, çünkü komşunuzu kendiniz gibi sevmek, ona aynı ölçüde iyi bakıldığından emin olmayı gerektirir.
Sayfa 154 - 155 - Pdf - 4. Bölüm: Sanat Bizi Daha İyi İnsanlar Yapar mı?Kitabı okudu
·
35 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.