Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Herşeyi es geçip son cümleye gidin ♡⁠♡♡
"Size bir şey anlatayım mı? Dünya üzerinde açan ilk çiçeğin orkide olduğu söylenir eğer orkide açmasaymış, diğer bütün çiçekler de var olmazmış. Bu yüzden başlangıcı simgeler. Uzun bir süre buna inandım." Bakışları yeniden bana döndü. "Fakat sonrasında başka bir çiçekle tanıştım, adı Eftalya." Öyle bir gülümsedi ki, gözlerinin içindeki ateşte kavrulacağımı sandım. "O bu evde açan ilk çiçekmiş, saat 11.29'da doğmuş, o doğduktan sonra diğer bütün çiçekler de kokusunu ondan almış." Büyük bir nefes verdi, öne doğru bir adım attı. "Bir başka dünya umurumda değil, değiştiriyorum kuralları. Benim dünyamın da ilk açan çiçeği Eftalya, o olmasaydı başka hiçbir çiçek var olamazdı." "Tugay," diye fısıldadım, ben fısıldadığım anda Tugay'ın kolundaki saat ötmeye başladı, saat 11.29'du, benim doğduğum saatti. Tugay, beni duymazdan gelip kameraya doğru döndü. "Bugün," dedi, "herkes itirafım için beni izliyor, biliyorum ve itiraf edeceğim. Herkes teslimiyeti bekliyor, biliyorum, teslim olacağım. Herkes, delirmiş olabileceğimi düşünüyor, biliyorum, çok daha fazla delireceğim." Bakışları bana döndüğünde yutkundu, yutkunuşunda heyecanını hissettim. Burası doğduğum yerdi, hayata başlangıcımdı, doğduğum saat 11.29'du ve sanki Tugay, bana şimdiden yeniden bir başlangıç vadediyor gibi bakıyordu. "Ben hiç değişmeyecek olan o Tugay Demir Çeviker'im," dedi ardından sol elini bana doğru uzattı. Tam o esnada basının arkasından Giray çıktı ve onu geriye doğru ağzını kapatıp çekerken iki adamın olduğu yerden de Gamze ve Marco belirdi. Dudaklarım aralanırken Tugay gülümsemeye devam ederken beni yanına davet etti. "Gelmek istemez misin?" diye sordu nazik bir şekilde. "İlk kez, iki genç insan olarak kayıtlara geçelim, benim güzelim. Hem belki de sana hiç söylemediklerimi bütün dünyanın gözü önünde duymak istersin." Şu an bana öl dese bile ölürdüm, bunun farkında mıydı acaba? Düşündüğümden daha hızlı adımlarla yanına gittiğimde ellerim buz gibiydi fakat bu umurumda bile değildi; heyecandan titriyordum ama bu da umurumda değildi. "Şimdi söz verdiğim gibi itirafımı gerçekleştiriyorum," dedi Tugay sol elimi nazik bir şekilde tutup avcumun içini çevirip öperken. "Ben bir suç kralıyım, katilim, BL örgüt kurucusuyum, çoğu insan için öylesine umursanmayan tek kolu olmayan bir adamım, çoğu insana göre korkunç biriyim, bazılarına göre deliyim, bazılarına göre ise ölmesi gereken biriyim ama her şeyden önce ben, tek bir kadının karşısında boyun eğen öylesine biriyim." Dudaklarım aralandı, konuşamadım bile. "Şimdi söz verdiğim gibi teslimiyetimi gerçekleştiriyorum," dedi Tugay ardından hiç ummazken yavaşça dizlerinin üzerine çöktü karşımda. Nefes almakta bile zorlandığımda gülümsedi. "Ben bir suç kralıyım, katilim, bir ülkeyi inançları için cehenneme çeviren bir adamım, kimse için kendimden vazgeçmem ama şimdi herkesin gözü önünde bir kadına teslim oluyorum, onun karşısında ceketimi ilikliyorum ve bir tek onun önünde dizlerimin üzerine çöküyorum, bütün dünya da aynısını yapana kadar bir an bile durmayacağım." Tuttuğu sol elim titremeye başladığında kendi kendime kahkaha atmaya başladım. ... "Şimdi söz verdiğim gibi daha fazla delirdiğimi göstereceğim," dedi ve yavaşça eli cebine doğru gitti. Sağ elim kalbime doğru gittiğinde Tugay, cebinden bir yüzük çıkardı, hayır o ezilen yüzük değildi, üzerinde güneş deseni olan zarif bir yüzüktü. "Ben," dedi. "Bir suç kralıyım, katilim, kötü adamım, korkulacak biriyim ama bütün bunların yanında Eftalya Atalar için ölebilecek kadar delirmiş bir adamım. İnanıyorum, vardır bir nedeni. Bilirim seni, tanırım." Yutkundu, sesi heyecan titriyordu, karşımda genç bir adamdı. "Görürüm, hissettiğimden ise kimse vazgeçiremez beni, sen bile." Vardır bir nedeni demiştim, o bana inanıyordu; o benim ona inandığım kadar inanıyordu. "Ben," dedi üzerine bastıra bastıra. "Birçok insana göre birçok kötü cümleyim ama senin için tek bir cümle olmak istiyorum." Başını salladı. "Bir mahkumum, güneşi senelerdir görmemişim, beş dakika güneşi görme hakkım var ama ben yine de dönüp seni izliyorum ve bunun adı aşk. Ben sana gökyüzünden bile vazgeçecek kadar aşığım çünkü gökyüzüm sensin, özgürlüğüm de öyle." Gözlerimden yaşlar dökülmeye başladığında Tugay da gülümsedi, o en sevdiğim gülümsemesiyle üstelik. "Şimdi bu aptal düzene, dünyaya, savaşa rağmen bu yüzüğü tak parmağına, bütün dünyaya ikimiz de deliliğimizi duyuralım." Yutkundu ve nefesini verdi. "Evlen benimle sevgili güzel avukatım ve sadece benimle yaşayıp benimle öl."
··
6 artı 1'leme
·
103 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.